Fotoğraflar: İsmail Daye
Bugün , geçen yıl aynı günlerdeki gibi Zaporojiya merkezdeydim. Tam bir bahar havası vardı. Günlük güneşlik. Geçen yıl 24 Şubat öncesi aynı tarihler de aynı sokaklardaydım.
O zaman da Rusya’nın Ukrayna’ya saldırısı konuşuluyordu. Buradaki büyük çoğunluk gibi ben de bu haberlere inanmamıştım. Bunun; batı ve ABD yalanları olduğunu, korku ve telaş yaratmaya yönelik haberler olduğunu düşünmüştüm.
Onca kişiye de düşüncesini sormuştum. Sadece iki kişi bu saldırının olacağını söylemişti.Biri Özbekistanlı bir gençti. “Ağbey Ruslar geliyor ben kaçıyorum” demişti. Gerçekten de genç hemen sonrasında buralardan tüydü. Ona içimden çok gülmüştüm.
Sonrasında bu saldırının hükümet ve buranın oligartları tarafından önceden bilindiğini öğrenmiş oldum. Açıklamama nedeni olarak; halkta korku ve telaş yaratmamak olarak ifade ettiler.
Fakat gerçek neden eğer açıklarlarsa ülkede erkek nüfusun kalmayacağının kendileri tarafından çok iyi biliniyor olması olduğunu düşünüyorum. Nitekim savaş sonrası ilk yaptıkları 18-60 yaş arası bütün Ukrayna vatandaşlarının yurt dışına çıkışlarının yasaklanması oldu.
Yolsuzlukları ortaya çıkaranlar gazeteciler
Burada bu günlerde iki ya da üç hafta içinde yoğun bir saldırı olacağına yönelik bir beklenti var. Toplum sanki o saldırı öncesi son keyifli günlerini geçiriyor.
Her ne kadar ülkede yolsuzluk, rüşvete yönelik operasyonlar ayyuka çıkıp , görevden almalar, bunun söylentileri ortalığı kasıp kavursa da bu durumu değiştirmiyor. Bu yolsuzlukları ortaya çıkaranlar da gazeteciler.
Yani hala buralarda gazete ve gazeteciler var. Bir de iktidar partisinden bir milletvekilinin Tayland’dan paylaştığı tatil , havuz görüntüleri insanların eğlence kaynağı olmuş durumda.
Elektrik kısıtlamaları günlük 4 saat aralıklarla bazen 12 saati buluyor. Yani günün yarısı demek. Bazen de belki enerji yeterli ki tarife dışı elektriği kesmiyorlar.
Zincirlerle demirlere bağlanmış jeneratörler harıl harıl çalışıyor. Bu arada jeneratörlerin yanlış kullanılması sonucu ilk ölüm haberler de basında yer almaya başladı. Karbon monoksit gazi zehirlenmesi.
Gündüz gözüne jeneratörlerin zincirlendiğini görüce buradaki güvenlik durumunu bir kez daha düşünmek zorunda kaldım. Türkiye soygun, hırsızlık konusunda buradan çok daha güvenli. Kiev’de toplu taşım aracında bir Türkün nasıl bir gurup tarafından araya alınıp soyulduğunu kendisinden dinlemiştim. Adamı güpe gündüz herkesin ortasında bağırta çağırta soymuşlardı.
Hortitsa yerleşim bölgesinde, büyük bir parka çadır kurulmuş. Çadırın dışında büyük bir jeneratör var. İnsanlar evlerinde elektrik olmadığında gelip orada telefonlarını, sarj aletlerini şarj ediyorlar. Kamuya açık. Ücretsiz. Devlet ne de olsa halkını düşünüyor.
Ülke genelinde beklenen büyük Rusya saldırısı Zaporojiya için daha bir önem taşıyor. Çünkü burasının yüzde 60 toprak olarak zaten Rusya işgali altında.
Kent merkezi ve bazı yerleşim yerleri, benim yaşadığım köy dahil, Ukrayna güçlerinin elinde. Rusya’nın ele geçirdiği bu yüzde altış toprağı koruması ve de Kırım’a yönelik Ukrayna’nın geri ele geçirme girişimi planını Zaporojiya kent merkezini ele geçirmeden, kendi korkularını endişelerini gidermesi mümkün gözükmüyor.
O yüzden beklendi Zaporojiya kent merkezinin Rusya güçleri tarafından ele geçirilmek isteneceği. Bu yüzdenden her iki tarafta buna yönelik güçlerini cepheye yığıyor. Rusya’nın Berdyansk, ve Melitopol a asker ve savaş aletleri, araç ve gereçlerini yığdığı yazılıp çiziliyor.
Ben de herkes gibi büyük fırtına öncesi alabildiğince bu sakin günlerin tadını çıkarmaya bakıyorum. Bekleyim ve görelim, en azından benim budan başka yapabileceğim bir şey yok.
(İD/EMK),