Kapıyı açtığımda bir elinde çantası, diğerinde kaplama kağıtları olan ve "Şado işin yoksa; kitap ve defterlerimi seninle beraber kaplayabilir miyiz?" diyen komşumun kızı ve yeni arkadaşım Evşen'i kıramazdım. Masasının üstünü boşaltmama yardım ettikten sonra çantasındaki kitap-defterleri çıkardı.
Adı gibi şenlikli arkadaşım
Evşen adı gibi şenlikli bir çocuk. 8 yaşında. İkinci sınıfa başlayacak. Akıllı, uyumlu, ne isteyip ne istemediğini bilen, kendini ifade edebilen bir çocuk; çoğu akranı gibi. Bu sevimli arkadaşımın okullar açılacağı için keyfi yok bir haftadır. Tatil biteceği ya da dersler başlayacağı için değil; yeni bir okul, yeni öğretmenler ve yeni arkadaşları olacağı için kaygılı.
Nazilli'den babasının tayini nedeniyle geldiler Ankara'ya. "Burası çok büyük. Kaybolurum ben burada " demişti ilk geldiği günlerde. Alıştığı, sevdiği her şey ve herkesten ayrılmıştı. "Buranın peynirli pidesi bile değişik, hiç güzel değil" diyordu. Aradan geçen iki ay sürede, ücretsiz izinli olan annesinin kızına daha fazla zaman ayırması sayesinde şehri keşfettikçe sevmeğe, hatta alışmağa bile başladı.
Kuğulu park, hamak, bilgisayar, kitap derken...
Eskisi gibi sokakta oynayamasa da evin yakınındaki Kuğulu Park'ta bulduğu günübirlik arkadaşlarıyla oynayarak bu açığı kapattı. Apartman görevlimizin akranı olan kızı Aysu'ya "Benim buradaki tek dostum Şado. Ama o 52 yaşında. Arkadaşım değil; dostum olabilir. Sen benle arkadaş olur musun?" teklifi kabul görünce arkadaşına bilgisayar kullanmayı öğretti, ondan örgü örmeyi öğrendi. Birlikte kah kavgalı kah keyifli evcilik oynamak, Aysu'ların bahçesindeki hamakta sallanmak, bilgisayarda zaman geçirmek iyi geldi ona. Annesinin zoruyla her gün 20 sayfa okudu. Bitirdiği kitabı bana özetle anlattığında şemsiye çikolatayla ödüllendirdim onu.
Bitti tatil
"2. Sınıf Tatil Kitabı"nı tüm yaz ellememiş, geçen hafta babasının "Bitirmezsen, Behzat Ç. dizisini okul zamanı izlemene izin yok" tehdidi karşısında sıkı bir çalışmayla 10 günde bitirdi. Babasına öfkesi büyüktü; terfi etmeseydi buraya taşınmayacaklar ve dolayısıyla o da okul-öğretmen-arkadaşlarını değiştirmeyeceği için.
Annesi Dila bilinçli bir kadın. Okul değişikliğinden kızının en az düzeyde etkilenmesi için elinden geleni yapıyor. Evlerine çok uzak bir okul yerine yakındaki okulları önce kendisi tek başına gezdi. Uygun bulduğu iki okulu Evşen'in görmesini sağlayarak kararı kızına bıraktı. Bahçesi büyük ve tuvaletleri güzel olan okulu seçti kızımız. Kayıt için gittiklerinde müdür yardımcısının hediye ettiği oyun kitabı onu mutlu etti. Öğretmeninin kadın değil, erkek olması, sınıfındaki öğrenci sayısının eski okuluna görece az olması, sabahçı olması üzdü onu. Sıraların tek kişilik olması, spor salonu ve müzik salonu bulunması, kantinin büyük olması ve formasının şık olması mutlu etti onu.
Sardı korkular, kaygılar
"Öğretmenim senin kadar yaşlı. Ama senin kadar büyük değil, göbeği" diyerek güldürdü beni. Pembe-mor çizgili kravatı hoşuna gitmiş ama babası kadar yakışıklı bulmamış onu. Annesinin öğretmeniyle daha önceden konuştuğunu bilmiyor ama öğretmeninin "Sınıftaki arkadaşlarını seveceksin; hepsi iyi ve akıllı çocuklar. Tek tek tanıştıracağım onları seninle. Hem de kürsünün önündeki sıraya oturtacağım seni" demesi bir parça güven vermiş ona.
Verilen kırtasiye ve yardımcı kitap listesini almak için çıktıkları alış-verişten liste harici malzemelerle ve bütçe üstü harcamayla döndüklerini söylemem gerek var mı? Formasıyla defile yaptı bana. Okula giymemek koşuluyla alınan tekerlekli ayakkabısıyla Tarkan'ın şarkıları eşliğinde dans etti bana.
Evşen şanslı... Annesi bilinçli...
Annesinden ilk üç gün ders aralarında onu bekleyeceğine dair söz aldı. Salonda değil odasında ders çalışacağına dair yemin etti. Evşen, tatil rehavetinden çıkıp, okul düzenine alışması için alınan erken yatıp kalkma, kahvaltı süresini kısaltma gibi önlemlere mızırdansa da uyuyor, mecburen. Saç kestirmeğe gittiği kuaförde modeli saptaması kolay olmamış.
Göz muayenesi için gittiklerinde doktora "Gözlük verecek misiniz? Mor olanı yakışır bana" dese de amacına ulaşamamış ancak annesine sokaktan güneş gözlüğü aldırtmış. İşitme kontrolü için gittikleri hastanedeki doktor "Sağlıklısın" deyince annesine dönüp "Odanı, oyuncaklarını topla dediğinde istemediğim için duymadığımı anladın mı şimdi" deyip, güldürmüş herkesi. Diş kontrolünden mutsuz döndü, iki çürüğüne dolgu yapılacağı ve kola-şeker sınırlaması getirildiğinden.
Babası kocaman bir duvar takvimi almış ona. Daha şimdiden tatil günlerini gülen adam etiketleriyle belirledi. Beslenme saati için süt-meyve suyu stokladılar eve. Her şey tamam olsa da; Evşen için öyle değil.
'Of'lamakta haklı
"Şado'cum; benim eski okulum çok güzeldi. Sadece okuma-yazma öğrenmiyorduk orada. Eğleniyorduk da. Arkadaşlarım iyiydi; bana çelme atan Muhsin hariç. Sınıf başkanıydım. Okuma bayramında bir sürü rolüm vardı. Arkadaşlarımın doğum gününe gidiyordum. Burada beni kimse tanımıyor. Daha adlarını bile bilmiyorum; onların. Teneffüslerde tek başına kalırsam; n'aparım ben. Kalemimi evde unutacak olsam borç kalem bile veren olmaz bana. Ya Muhsin'den bile daha kötü oğlan çocukları varsa... Öğretmenime de şikayet edemem; çünkü onu da bir kez gördüm sadece" diyen ve sıkça 'of'layan Evşen'e; defter-kitaplarını kaplarken kendime ve kızlarıma ait okul anılarını biraz da değiştirerek anlatmamın ona ne denli yararı olduğunu bilemiyorum.
Yaşayarak öğrenecek
Evşen biraz korku, çokça kaygıyla yeni bir yaşam deneyimleyecek bugün. Yeni okulundaki öğretmeni ve arkadaşlarıyla bir üst sınıfa başlayacak yeni şeyler öğrenmek için. Bu 'yeni'lerin getirisi güçlüklerle baş edip edemeyeceği kaygısı besliyor korkusunu. Oysa açılış töreni sonrası girdiği ilk ders sonunda, günün sonunda azalacak korkusu, kaygıları ama... Nerden bilsin bacak kadar çocuk bunu. Yaşayarak öğrenecek işte.
Evşen, bugün okullu olacak; ikinci kez.
Bugün yeniden okullu olacak tüm Evşen'lere başarılar.
Bugün yeniden okullu olacak tüm Evşen'lere iyi-doğru-güzel şeyler öğretecek olanlara da teşekkürler şimdiden.
* Şadiye Dönümcü, sosyal hizmet uzmanı.