Bildiğiniz gerçekliktir gerçi, yine de bir satırla giriş yapıp öyle devam edeyim.
Diyarbakır’ın kalbi Suriçinde 2 Aralık 2015’de altıncı kez Valilikçe ilan edilen Sur beldesinin altı mahallesindeki sokağa çıkma yasağı 10 Mart 2016 tarihinde yine bir duyuru ile kaldırıldı.
Evet, kaldırıldığı dile getirildi ama fiili yasak Mayıs sonu itibariyle hâla sürüyor. Gerçi arada yasaklı mahallelerin kimi sokakları yasak kapsamından ilanla çıkarılıyor ama aslında yasak hep devam ediyor.
Çünkü ağır iş makineleriyle devletin güvenlik eksenli konsepti ile uyguladığı yıkım nedeniyle yasak devam edegeliyor.
İşte bu çerçevede 21 Mayıs 2016 Tarihinde Sur Kaymakamlığının duyurusu ile yasaklı mahallelerden üçü; Savaş, Dabanoğlu ve Fatihpaşa Mahallelerinin 14 sokağında sokağa çıkma yasağının kaldırıldığı açıklandı.
Bunun üzerine sokağa çıkma yasağının kaldırıldığının ifade edildiği sokaklara sadece o sokakların sakini olup da aylardır evlerine giremeyenler değil, Evleri daha aşağılardaki ve hâla yasaklı olan bölgelerde olanlar da girip o sokaklardaki yüksek binaların terasına çıkarak evlerinin akıbetini görmeye çalıştılar.
Fotoğraf karesine düşen ve en trajik olanı Dört Ayaklı Minareden aşağı inip sağa dönüldükten sonraki Hasırlı Mahallesinin ortasıydı. Koca bir meydan açılmış ve iş makineleri aralıksız çalışarak yıkıma devam ediyordu.
Aylardır sahipsizlikten viraneye dönmüş yüksek binanın çatısına binbir eziyetle çıkmış kadınlı, erkekli çocuklu grup aylardır giremedikleri sokaklarında evlerinin yerini bulmaya çalışırken doğru yer tespiti için birbirleriyle tartışıyorlardı. Hâlbuki büyük çoğunluğunun yılları o mahalleler, o sokaklar o evlerde geçmişti. Ama garip ve tuhaf olan evlerinin yerinde iş makinelerinin çıkardığı toz bulutu ve koca bir meydandan başka bir şey gözükmüyordu.
Çoğunun evinin yeri dümdüz bir tarla yerine dönmüştü. Yıkımdan artakalan molozlar zaten iki aydır Dicle Nehri kıyısına taşınıyordu.
Hüzün, çaresizlik ve öfke ve bu üç duygunun bileşimi olan sözler birbirine karışıyordu.
Sonra yasağın kaldırıldığı dile getirilen sokakları dolaştık. Adı geçen ve artık yasaksız olduğu ifade edilen her sokağın bir noktasında yolun polis barikatıyla kesildiği bir “yolun sonu” karşılıyordu sokaklara girenleri. Ötesi hâla yasaklıydı…
Aslında ben bu yazıya başladığımda çok değil daha iki ay önce şehre devasa devlet erkanıyla gelip Ulucami meydanında ve Hasanpaşa Hanında konuşma yapıp söz veren; “Bırakın zorunlu kamulaştırma kanununu filan size ben söz veriyorum” diyen sözün sahibi eski başbakanın sözlerinin akıbetini sorgulayacaktım.
Ama o söz(ler) bitti zahir. Şimdi yeni sözler söylemek saatidir. Çünkü eski çamlar bardak oldu misali, eski sözler tez zamanda anlamını yitirdi. Sözün sahibinin tarih olduğu gibi!
Siz bu satırları okuduğunuzda yeni sözler söyleyecek olan yeni başbakanla, onu o göreve getiren cumhurbaşkanı şehirde olacak. Bakalım onlar ne diyecek! Ve onların sözlerinin ömrü ve dahi gerçekliği nasıl zuhur edecek… (ŞD/EKN)