Aydın Kuşadası’nda bir kadın Esra A., bir erkeği Mustafa Teksöğüt’ü, 9 Temmuz 2023’te öldürdü.
Aslında, Esra A., kendisinin ve ailesinin yaşaması için Mustafa Teksöğüt’ü öldürmek zorunda kaldı demek, daha adaletli olacak.
Esra’nın bir suç işlemek zorunda kalması yani Mustafa’yı öldürmesi sadece Esra ile ilgili de değil, şiddete karşı korunmak için defalarca başvurduğu kolluk-yargı sistemi ile de bağlantılı.
“Şiddete karşı kadını korumak devletin görevidir” vurgusu olan İstanbul Sözleşmesi’ni kaldıran sistemin Esra’nın suça itilmesinde payı büyük.
Bu kısımları detaylıca anlatacağım, önce mahkeme kararına bakalım.
Bu soruyu da en başta buraya bırakayım:
Esra yerine Mustafa olsaydı, yani "öldüreceğim" diye tehdit eden sürekli silah gösteren Mustafa, Esra’yı öldürseydi, mahkeme yine bunu “meşru müdafaa” olarak görmeyecek miydi?
Savcılık Esra için en üst hadden tahrik indirim uygulanmasını talep etmesine rağmen, 20 Şubat 2024’teki duruşmada, Söke 2. Ağır Ceza Mahkemesi, Esra A.’ya, 11 yıl 8 ay hapis cezası verdi.
Esra’nın avukatı Yalım Uyanık, geçen hafta içinde cezaya itiraz ettiklerini ve bianet’e üst mahkemeye başvurduklarını açıkladı.
Örselenmiş Kadın Sendromu
Esra’nın meşru müdafaa hakkını kullandığı somut delillerle ve tanıklarla mahkemede kanıtlanmış olmasına rağmen, mahkemenin onu ille de cezalandırmak istemesinin bir nedeni mahkeme heyetinin “erkekle özdeşlik” kurması mı?
Kadınların her eylemde, yükselttikleri “Erkek adalet değil gerçek adalet” sloganı elbet boşa değil.
Şimdi, olan bitene en baştan bakalım.
Esra A. ile Mustafa Teksöğüt bundan yaklaşık iki yıl önce tanıştı. İlk başta evli olduğunu söyleyen Teksöğüt, eşiyle geçinemediğini eşinden ayrı yaşadığını ve boşanması ardından Esra'yla evlenmek istediğini belirtti. Duygusal birlikteliği de böylece başladı.
Ancak bu birliktelik devam ederken başka bir şey oldu. Esra A., Teksöğüt’ün boşanmadığını üstüne bir de başka bir kadından üç çocuğu olduğunu öğrendi.
Bunun üzerinde ayrılmak istedi. Bir çok kadının başına geldiği gibi bu noktada Teksöğüt Esra’yı darp etmeye başladı. Sistematik olarak şiddet uygulamaya başladı.
Döverek kararından vazgeçiremediği Esra’ya fiziksel şiddetin yanında bir de cinsel şiddet uyguladı. Cinsel ilişkiye zorladı. Esra duruma daha fazla dayanamadı, ayrılma kararını yineledi ne yazık ki karşılığı daha büyük bir şiddet dalgası ile karşılaşmak oldu. Teksöğüt, Esra’yı kendisinden ayrılması halinden öldürmekle de tehdit etmeye başladı.
Şiddetten kaçıp devlete sığındı
Esra, bu baskıdan dolayı bir süre daha Teksöğüt’ün dediklerini yapmaya başladı. Esra her görüşmek istemediğini ve ayrıldığını söyledikçe Teksöğüt’ün onu öldüreceği noktasındaki tehditleri arttı. Bir gün Esra'nın çalıştığı iş yerinin önüne gelip, zorla aracına bindirip günlük-kiralık kullandığı evlerde silah zoruyla hem fiziksel, hem de cinsel saldırı da bulundu.
Bu çıkmazdan bir türlü kurtulamayan ve ölüm korkusu yaşayan Esra, uğramış olduğu şiddetin sonlanacağı düşüncesiyle Devlete sığınmaya karar verdi. İlk olarak, 10.05.2023’te şikayetçi oldu ve Teksöğüt hakkında uzaklaştırma kararı aldırdı.
Elbette, Teksöğüt, bu durumu kabullenemedi ve daha da kinlendi, tehdit ve saldırılarını artırarak sürdürdü. Tekröğüt’ün uzaklaştırma kararı devam ederken, yine de Esra’nın evinin çevresinde gezmesi, iş yerinin önünden geçmesi, geçerken silahını göstermesi, ölüm tehdidi içeren mesajları atmaya devam etmesi üzerine Esra 13.06.2023’te ikinci kez uzaklaştırma kararı almak zorunda kaldı.
KADES de çare olamadı
Yine, aynı tarihte (13.06.2023) Teksöğüt, Esra'yı rahatsız ettiği için Esra, KADES uygulamasına başvurdu. Yine başka bir tarihte Esra, KADES uygulamasıyla polis çağırdı ve uzaklaştırma kararı olan Teksöğüt’ün kararı ihlal ettiğini belirtti.
Yine de değişen bir şey olmadı. Teksöğüt, bu kez hem Esra’yı hem de ailesini ölümle tehdit etmeye başladı, buna dair sosyal medya paylaşımları yaptı. Bu nedenle Esra, üçüncü kez şikayetçi oldu ve uzaklaştırma kararı almak zorunda kaldı.
Peki olay günü ne oldu?
Esra’nın Mustafa’yı öldürmesine kadar geçen yaklaşık son iki aylık dönemde Mustafa Esra’yı ve ailesini defalarca öldürmekle tehdit etti, onlara zarar vereceğini noktasındaki kararlılığını da onları her gördüğü yerde silah göstererek yaptı.
Olay günü yani 9 Temmuz’da da Mustafa evin çevresinde görüldü. Sonrasında Esra’nın erkek kardeşi geldi eve baktı ve Mustafa’yı çevrede göremeyince, güvenli alan olduğun düşünen Esra ve annesi market alışverişi için sokağa çıktı. Ancak biraz ilerlediklerinde sokak başında aniden Mustafa’nın araçla önlerini kesmesi sonucu mecburen durmak zorunda kaldılar. Tarafların araçtan inmesi sonucu Esra, "ne yapmak istiyorsun, öldürmek mi istiyorsun, işte buradayım, adımı orospuya çıkardın" dedi.
Annesi Necla, Mustafa'yı bir kaç adım ileri götürerek " sen hep kızımı öldürmekle tehdit ettin silah gösterdin, dayak yok" demesi üzerine Mustafa, aynı anda hem elini beline götürdü hem de yanında bulunan Esra'nın annesine "sana evlat acısı yaşatacağım, aldığın son nefes" dedi.
Bunun üzerine, Esra, aylardır aldığı ölüm tehditleri, devlete korunmaya yönelik başvurularının sonuçsuz kalması, yaşamış olduğu şiddeten ileri gelen çaresizlikle çantasındaki silahı çıkardı ve hedef gözetmeden ateş etti. Mustafa önce yaralandı, sonra hayatını kaybetti.
Avukat Uyanık, Söke 2. Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki duruşmalarda “Örselenmiş Kadın Sendromu”ndan söz etti.
Bu kavram, kocasından veya duygusal ilişki yaşadığı partnerinden devamlı fiziksel, duygusal ve cinsel şiddet gören kadınların içinde bulunduğu psikolojik durumu nitelendiren bir kavram.
"Sürekli şiddet hali" olarak değerlendirişmiş bu kavram, Türk Ceza Hukuku bakımından Örselenmiş Kadın Sendromu’nun meşru savunmanın koşullarını sağladığı kanaatine varıldı. Yani Esra’nın meşru müdafaa yaptığını anlattı. Savcılık iddianamesinde de Esra’nın işlediği suç değil öncesinin de anlatıldığını hatırlattı.
Yani Esra’ya dayatılan “öldürmezsen öleceksin” sistematik şiddet de savcılık iddianamesinde ye almasına rağmen mahkeme, meşru müdafaayı kabul etmedi. Esra’ya 11 yıl hapis cezası verdi.
Şimdi baştaki soruyu yeniden sormak gerekir: Esra yerine Mustafa olsaydı, Mustafa Esra’yı öldürseydi, mahkeme yine bunu “meşru müdafaa” olarak görmeyecek miydi?
Şiddete karşı çaresiz bırakılan Esra meşru müdafaa hakkını kullandığı için cezalandırılmak isteniyor. Esra, kendisini ve annesini öldürmekle tehdit eden Mustafa’yı öldürmek yerine şiddete karşı sessiz kalsa ve Mustafa bir gün onu öldürse acaba aynı cezayı alır mıydı? Esra Aydın Cezaevi’nde sesini duyurmak istiyor.
Duyuyor musunuz?
(EMK)