Erdal’ım… Bir devrim şehidini anmak önce kocaman bir yürek gerektirir. Kocaman evet, içine seni sığdırabilecek kadar. Oysa nasıl narinsin, ne genç ve nasıl bir oğul sızısıdır, kardeş kokusudur bütün varlığın.
Son bakışın Erdal’ım, dimdik duruşun, senden olanları utandırmama soyluluğun gelip dayattığında kendini, çat diye çatlamaması için insan yüreği kocaman olmalı; namuslu sonuna kadar ve ‘dost dost illa kavga’lı.
Erdal’ım… Bir devrim şehidini anmak, satın alınmamış bir beyin gerektirir, zehirlenmemiş bilinç ve kirletilmemiş bir vicdan sonra; seni anlayabilecek kadar. Aslında beteri bize düşmüş delikanlım, an be an sınanmakta şimdi kuşatılmış duyarlılığım. “Konjonktür” var şimdi dillerde en mızmız bahane, sen bilmez miydin? En pespaye müsamereler oynanmakta, figüran seçiliyor dönek pazarlarında ve bir damla petrole satılıyor artık vicdanlar. Hiç bir zaman hissedilmemişti “o güzel atlara binip giden o güzel insanların” yokluğu. İki karış toprağını kurtarılmış vatan parçası biliyorsak şimdi, derman ediyorsak yaralarımıza işte bundandır ahvalimiz yoldaşım.
Erdal’ım… Bir devrim şehidini anmak, emekle yoğrulmuş bir özen gerektirir… Son sözlere saygı ve gereğini yerine getirmek vasiyetin; seni mutlu edecek kadar. Yani nerede bir isyan ateşi yakılmışsa senin ellerin de uzatılmalı ısıtmak için.Boynunda atkısı, poşisi, eli molotoflu, eli kitaplı, karanfilli, her 17 yaş Erdal kod isimli olduğunda; analar Erdal ağıdı yaktıklarında, yürekleri kabardığında, “Erdal kadar yiğit” övgüsü paha biçilmez bir onur olduğunda; yıkılır zulmün kaleleri, bir kez daha görür dost düşman, analar ne Erdal’lar doğurur ve önce Erdal’ım mutlu olur.
Erdal’ım... Bir devrim şehidini anmak, sevdana sonuna kadar sahip çıkmayı gerektirir, senin öğrettiğin kadar... Gelecek güzel günlere inanacaksın, sana “sen hala orada mısın” diyenlere, evet buradayım diyecek kadar naif olacaksın… Evet, çocuk sevinçleri dolacak hala yüreğine Erdal yaşında. Gözyaşın ucunda olacak kirpiklerinin, kahkahan gümbür gümbür ve seveceksin güzel olan her şeyi. Gözlerin her güzelliğe Erdal için de bakacak. Ve gelip çatmışsa kavga anı bir kez, bütün ruhunla, canınla,kanınla dalacaksın on dakika önce gül derlediğin elini yumruk edip “dünyanın ağzını kanlar içinde bırakacaksın”... Aşık olacak, savunacaksın herkese ve her şeye karşı. Bileceksin vaktinin yetmediğini, aşık olmalara, soluk soluğa 17 yılının can Erdal’a.
Erdal’ım... Oğulsun can içinde sarıp sarmalanmalık, öğreten yoldaşımsın, kardeşsin; saçların okşanmalık, zindanlarda destansın. Bakış değil çığlıksın kara gözlerinle, düşmana korku, isyansın.
Adın her zaman devrimle birlikte anılacak, mücadelen, bıraktığın mirasın yolumuzu aydınlatacak.
Saygıyla selamlıyorum can yoldaşım. (MN/HK)
* Erdal Eren'in mahkemedeki fotoğrafını çeken AA foto muhabiri Caner Gören'in o anı anlattığı röportajı için tıklayın.