Konsey olarak, ... ifade özgürlüğüyle ilgili bir suçtan dolayı insanların hapse atılmasında tuhaflık olup olmadığını irdelemeyen bir medya dünyasını, bu tür bir raporla meşgul etmekte anlam olmadığı sonucuna vardık deniyor.
Ayrıca mektup, ... medyamızın bu konulara da ilgi duyacağı zamana kadar hapishanede bulunan gazeteciler konusunda çalışma yapmama kararı aldık ifadesiyle devam ediyor.
Ekşinin mektubunun hemen altında da Temsilcinin Notu var: Konuyu araştırdık. Basın Konseyinin bu açıklamasına ilişkin haberin yazı işlerine hiç ulaşmadığı ortaya çıktı.
Alınan karar kuşkusuz tartışmaya çok açık, diğer yandan Ekşi, Hürriyet gazetesi karar mekanizmasında etkili olabileceğini düşündüğümüz bir isim. Konsey Başkanı bizzat kendisi yıllardır yazdığı gazetede konunun takibini yapmıyorsa, bu raporların hazırlanmasındaki samimiyet ve inanç düzeyi zaten ortadadır. Aklımıza takılan bir başka soru ise Türkiyede medya sadece Doğan grubundan mı oluşmaktadır? Raporları yayınlayan ve bu konuya duyarlı diğer basın kuruluşlarını bu kadar görmezden gelmekte Basın Konseyi adına bir ayrımcılık olmuyor mu?
Konseyin etkili ol(a)madığı ve kuruluşundaki idealleri yerine getir(e)mediği de ortada. Hapisteki gazetecilere ilişkin rapor tutmama yerine bu raporlara daha fazla dikkat çekmeye çalışma Konsey ve Konsey Başkanı adına daha samimi ve işlevsel olmaz mı? (İC/BB)
(1) 31 Mart 2003, s.15