*Görsel: Pexels.
Yaygın korku ve endişe günleri yaşıyoruz. Heidegger'in "Angst" dediği varoluşsal bir korku bu. Şimdiye kadar hiçbir açıklama veya mesaj korkunun sonunu öngörülebilir hale getirmedi.
Çünkü taze bilginin son kullanma tarihi herhangi bir gelişmenin yönüne, endişelerin ve belirsizliğin ne zaman son bulacağına bile işaret etmeden hızla eskimektedir.
Yanılmıyorsam H. G. Wells'in Dünya devleti adlı bir kuramı vardı. Bu kuram tüm insanlığın ortak bir çatı birleşeceği bir yapı öngörür Wells bir bilimkurgu yazarıdır.
Bu his, ortak bir düşmanın varlığına dayanan ve ona karşı teyakkuzla inşa edilen bir kolektif duygulanımdır.
Toplumsal yaşamın durması ve bireysel yaşamın dondurulmasının bazen bir rahatlama sağladığı paradoksal deneyiminin içinden geçiyoruz. Ağızda buruk bir tat bırakan bir deneyim bu.
Bu paradoksal deneyim, insanın kendi dört duvarı arasında öngördüğü tefekkür için de geçerlidir. Mesela yoğunluk nedeniyle zamana yayıp ertelediğiniz edebi projeler için alın size eşi bulunmaz bir fırsat.
Rol yapmak kolay değil
Gönül rahatlığıyla Nazım okumaya, Beethoven dinlemeye ve bir şeyler karalamaya kalktım. Netice iç karartıcıydı.
Çünkü bu gibi zamanlarda insanın kendini yazıya vermesi düşünüldüğü kadar kolay bir şey değildir. Çünkü, yazmaya başladığınız anda, içinden muhtemelen geriye size sadece yazı masasından başka bir şeyin kalmadığı, dramatik bir durumdan çok daha fazlasına karşılık gelen bir olaydan söz ediyoruz.
Her şeyin üzerinde kara bir gölge ve vicdan azabının asılı olduğu kıyametvari durum göz önüne alındığında, rol yapmak da kolay değildir.
Bu krizin bir fırsat olduğu hakkında iyimser öngörüler var. Krizin ardından insanın büyük bir aydınlanma yaşayarak değerlerini yeniden gözden geçireceği, hektikle (telaş ve acele) malul yaşam tarzını bırakacağı, uzun mesafeli seyahatlerden kaçınacağı, çevresel tahribatın sonlanacağı, küresel üretim zincirlerinden, yüzeysel yaşam tarzı ve gereksiz 'kültürel stres'ten vazgeçeceğine yönelik iyimser beklentiler bunlar. Bir distopyadan ütopya devşirmek bu kadar kolay mı?
Korona krizinden büyük bir sosyal ve kültürel arınma beklemek ve virüsü daha iyi bir dünya için mücadelede gizli bir savaşçı olarak görmek, tarihsel-felsefi sinizm ve romantik ütopyadan oluşan garip bir karışımıdır.
Distopik sürümler
Bu karışım, şimdi alınan önlemler nedeniyle temel hakların yok olacağını ve bunun demokrasinin sonunu getireceğini iddia eden distopik sürümlerinden çok farklı değildir.
Korona krizi sosyal olarak dezavantajlılar için varoluşsal bir mücadeleye dönüştü. Yasadışı göçmenler, sığınmacılar, evsizler, işsizler, asgari ücretliler, tutuklular ve mahkumlar kırılgan toplumsal dokuyu oluşturuyorlar.
Virüs sosyaldarwinist bir doğrultuda orak kullanarak erkenci bir hasat mevsimi başlattı.
İşini yapmaya devam eden herkes bakım, hizmet ve tedarik zimcirinin bir şekide devam etmesini sağlıyor. Bunun kâr hırsıyla ya da açgözlülükle ilişkilendirilip buradan ahlâkî çıkarımlar yapılması bence kolaycı bir yaklaşım.
Stres sınavı
Tabii ki önlemlerin her zaman bir fırsatçılık maliyeti olacaktır. Bir an için tüm endüstriyel tesislerin kapatıldığını düşünün, bu ülkede sağlığa daha fazla zarar vermez mi ? Olası bir "Shutdown" (kilit vurma, kapanma) tüketim toplumu için bir stres sınavı olur.
Bazı devletler sanki "dün" hiç olmamış gibi hareket ediyorlar. Dün Boko Haram Nijerya ve Çad'da 100'den fazla askeri öldürdü.
Virüsun köktendinciler üzerinde hiç bir karantina etkisi oluşturmaması ayrıca ilginç bir olgu.
Mozambik'teki kamyon konteynırlarında 60'tan fazla mültecinin cesedine rastlandı. Etiyopya asıllı mültecilerin kapalı konteynırlarda havasızlıktan boğularak öldükleri tahmin ediliyor.
İdeolojik motivasyon
Maduro, Küba ve Çin virüse karşı sadeec bilimsel olarak değil ideolojik motivasyonlarla da savaşılması gerektiğinin güzel örneklerini verdiler.
Koronavirüs krizi euro bölgesi üye devletleri arasındaki eski siperleri yıkamadı. Sırbistan Cumhurbaşkanı Aleksandar Vuciç 15 Mart'ta olağanüstü hal ilan etti. Duygu ve öfke arasında salınan bir ruh haliyle, gözyaşları içinde vatandaşlarını evde kalmaya çağırdı.
Ardından Avrupa rüyasının başlamadan sona erdiğini duyurdu. Çin bu duygusal imdat çağrısını yanıtsız bırakmadı. Çin'in bu fırsatı kullanarak, Balkanlara kurduğu hava köprüsü aracılığıyla ulaştırdığı yardımlar Avrupalılarınkini çoktan aştı.
Macron'un duygusal çarğsı
Macron'un düşmana karşı ilan ettiği savaş duygusal bir çağrıdan öteye gitmemişe benziyor. Çünkü savaş, savaş ekonomisi gerektiren bir olgudur. Fransa'daki huzurevlerinde kapalı kapılar ardında bir trajedi yaşandı.
Orada unutulan bakıma muhtaç bir çok yaşlı virüs nedeniyle hayatını kaybetti.
Papa Manu adı verilen ünlü saksafonist Manu Dibango virüsten hayatını kaybetti. Hindistan ülke genelinde sokağa çıkma yasağı ilan etti. Sayıların insan yaşamını aşağılayan iktidarı böylece yıkılmış oldu.
Bu ilan, sağlık altyapısı içler acısı olan, bir milyar dörtyüzmilyonluk bir ülkede, niteliğin niceliğe karşı sembolik zaferi olarak da anlaşılabilir.
"Sosyal Mogol istilası"
Uçak filosunun büyük bir kısmı yerde. Özellikle tatil ve eğlence gezileri için sayısız uçuş iptal edildi. Restoranlar kapandı, eğlence partileri yasaklandı ve alışveriş artık sadece sanal bir etkinliğe dönüşmek üzeredir. Fakat ne hikmetse dünyanın birçok yerinde savaş faaliyetleri için uçaklar havalanmaktadır.
Koronavirüsü Greta Thunberg'den bile daha güçlü. İnsan davranışı üzerindeki etkisi açısından virüs, iklim değişikliği, buzulların erimesi, plastik yığını ve çöl sıcakları ile ilgili tüm endişelerden daha da güçlüdür.
Çünkü bunların ölümcül etkileri görece zamana yayılmıştır.
Korona salgınını bir çeşit "sosyal Moğol istilası" olarak düşünmek mümkün. Yalnızlık, kapının eşiğinde bekleyen ölümcül bir kötülük. Kapanma, sınırlamalar ve "sosyal izolasyon" zaten iş başında olan yalnızlık salgınını daha da kötüleştireceğe benziyor.
Artık kendini, savaşın barış, özgürlüğün kölelik ve cehaletin güç olduğu bir karşı toplumsal model olarak empoze eden bir distopya çağından söz etmek mümkün.
İnsan kapalı iç mekânın "sosyal hava kirliliğinin" zararlarını yeniden keşfetme sürecindedir.
Kapalı mekanlara sıkışıp kalan işsiz erkeklerin eşlerine ve çocuklarına şiddet uygulaması olasılığı arttı. Şiddet yanlısı olmayanların bile stres-yoğun bir ortamda ruh sağlıklarını korumaları giderek zorlaşıyor.
Virüs nedeniyle, kamusal yaşam büyük ölçüde kararnameler ile askıya alındı. Çoğu zaman evdeki hesap, ev sahibi hesaba katılmadan yapılmaktadır.
Mutatis mutandis değişmesi gerekenlerin değiştirilmesi anlamında kullanılan hukuki bir terim. Bir çok ülke mutatis mutandis adımları köktenci önlemler olarak halkına yutturuyor. Medusa görünümlü bir çeşit "olağanüstü hal ve kararnameler devleti" virüse karşı sert önlemlerle vatandaşların sempatisini kazanmak peşindedir.
(JHK/PT)