Hergün kadına yönelik korkunç şiddet haberleri ile karşı karşıya kalıyoruz. "Seçime sayılı günler kala hala siyasi partiler kadına yönelik şiddet konusunda hangi önlemleri alacak? Bu durum nasıl tersine çevrilecek? Kadınların insanca yaşam hakkı nasıl korunacak?" gibi sorulara hangi partinin ne cevap verdiğini bilmiyoruz. Öğrenebilecek gibi de görünmüyoruz.
Çünkü ülkeyi yönetmeye soyunanlar toplumdaki bu önemli sorunun boyutlarını küçümsüyor. Kendi ülkemizde olanlara öfkelenirken Libya'dan gelen haber biz kadınları biraz daha umutsuzluğa sevk ediyor.
Birleşmiş Milletler'in (BM) tespitlerine göre Libya Devlet Başkanı Muammer Kaddafi'ye bağlı güçlere cinsel gücü artırıcı ilaçlar dağıtılıyor ve de "savaşmaları" için muhaliflerin yoğun olduğu bölgelere gönderiliyorlardı.
İşte savaşın çok nadiren gündeme getirilen ve de bir insanın bir insana yapabileceği en korkunç şeylerden biri olan tecavüz, bizzat devlet eliyle kendi kadınına karşı bir silah olarak kullanılıyor.
Ne kadar korkunç bir düşünce. Ne kadar garip bir mantık. Bu fikrin arkasında yatan mantığı bir türlü anlayamıyorum.
Libyalı askerlere Libyalı muhaliflerin yaşadığı bölgedeki kadınlara tecavüz ettiriyorlar, acaba böylece kadınların hamile kalarak, dünyaya "Muammer mücahitleri"ni mi getireceklerini umuyorlar?
Böylece gelecek 15-20 yıl içinde savaşmadan bölge kendi kendine Muammer Kaddafi yanlısı mı olacak? Bu nasıl bir dünya görüşü?
Bölgedeki tüm insanların hayatı altüst olmuş vaziyette. Evleri, işleri, yaşamları tehdit altında. Açlar, susuzlar ve korkuyorlar. Ancak Libyalı kadınlar tüm bunların yanında bir de cinsel şiddete maruz kalma korkusuyla yaşıyorlar. Bu nasıl bir adalet?
Her kötü durumda toplumun yarısı, kadınlar, tüm zorlukların üzerine bir de cinsel saldırı korkusu ve saldırının bizzat kendisiyle baş başa kalıyor. Bu nasıl bir öç alma, nasıl bir cezalandırma biçimidir anlamak mümkün değil.
Bugüne kadar savaşlarda düşman görülen ülkenin halkına mensup kadınların tecavüzle karşı karşıya kaldığını işitmiştim ama kendi halkına tecavüz eden "asker" hiç duymamıştım. İnsanın insanlığından utandığı son nokta bu olsa gerek diyorum ama bunu derken de korkuyorum. Kadınlar için her gün kötünün daha kötüsü karşımıza çıkıyor.
Artık yeter! Kadınlar yemeğin tuzunu eksik koydular veya eşlerini terk ettiler töreye karşı geldiler gibi sudan sebeplerle öldürülmesin. Kadına tecavüz ederek bir toplumu imha ettiğini sanan zihniyet yok edilsin.
Tecavüzle sadece o kadınların ruhlarını öldürüyorlar, aynı toplumda yaşayan erkeklerse kadının durumunu çok da anlamadan, berbat durumdaki kadına "kirlenmiş" gözüyle bakarak yoluna devam ediyor. Anlayacağınız olan yine kadına oluyor...
Ne diyeyim seçimlerde benim oyum kadına yönelik şiddet konusunda ne yapacağını madde madde açıklayan partiye gidecek. İster barajı aşsın isterse aşmasın. Yoksa kadına yönelik bu canice duygulardan hepimiz giderek artan oranda payımızı almaya devam edeceğiz... (NM/BB)