Bir çocuk televizyonların canlı yayınında “hain” derse ne olur?
Eğer varsa yetişkinler gibi çocuklar da ifade özgürlüğü hakkına sahiptir.
20 Kasım 1989 tarihli Çocuk Hakları Sözleşmesine bakalım.
“Çocuk, düşüncesini özgürce açıklama hakkına sahiptir; bu hak, ülke sınırlarına bağlı olmaksızın; yazılı, sözlü, basılı, sanatsal biçimde veya çocuğun seçeceği başka bir araçla her türlü haber ve düşüncelerin araştırılması, elde edilmesi ve verilmesi özgürlüğünü içerir.
Bu hakkın kullanılması yalnızca:
Başkasının haklarına ve itibarına saygı;
Milli güvenliğin, kamu düzeninin, kamu sağlığı ve ahlakın korunması nedenleriyle ve kanun tarafından öngörülmek ve gerekli olmak kaydıyla yapılan sınırlamalara konu olabilir” (ÇHS Madde 13).
Çocuklar için tıpkı yetişkinlerde olduğu gibi ifade özgürlüğünün de bazı sınırları vardır. Müdahalenin hukuka uygun olduğu haller gözetilmelidir ve öncelikle yetişkinler çocuklardan ve çocuk haklarından sorumludurlar.
Çocuklar suça sürüklenmemelidir.
Çocukların haklarının korunması ve aile; tartışmasız bütün devletlerde çok önemlidir.
Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesine göre herkes özel ve aile hayatına, konutuna ve yazışmasına saygı gösterilmesi hakkına sahiptir. Bu haklar vardır ama tarif edilmemiştir.
Bu hakkın kullanılmasına bir kamu makamının müdahalesi, ancak müdahalenin hukuka uygun ve demokratik bir toplumda ulusal güvenlik, kamu güvenliği, ülkenin ekonomik refahı, düzenin korunması, suç işlenmesinin önlenmesi, sağlığın veya ahlakın veya başkalarının hak ve özgürlüklerinin korunması için gerekli bir tedbir olması durumunda söz konusu olabilir (Madde 8).
Anayasaya göre herkes özel hayatına ve aile hayatına saygı gösterilmesini isteme hakkına sahiptir. Özel hayatın ve aile hayatının gizliliğine dokunulamaz (Madde 20/1).
“Ailenin korunması ve çocuk hakları” Anayasada yer alır. Aile; Türk toplumunun temelidir ve eşler arasında eşitliğe dayanır. Devlet, özellikle ananın ve çocukların korunmasından ailenin huzur ve refahından sorumludur. Devlet, her türlü istismara ve şiddete karşı çocukları koruyucu tedbirleri alır (Madde 41).
Anayasada; “Gençliğin korunması” düzenlenmiştir. “Devlet, istiklal ve Cumhuriyetimizin emanet edildiği gençlerin müspet ilmin ışığında, Atatürk ilke ve inkılapları doğrultusunda ve Devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğünü ortadan kaldırmayı amaç edinen görüşlere karşı yetişme ve gelişmelerini sağlayıcı tedbirleri alır.
Devlet, gençleri alkol düşkünlüğünden, uyuşturucu maddelerden, suçluluk, kumar ve benzeri kötü alışkanlıklardan ve cehaletten korumak için gerekli tedbirleri alır” (Madde 58).
Özel yaşam ve aile yaşamına müdahale sınırları AİHS’de, aile yaşamı, çocuklar ve gençlerin korunmasına dair devletin alacağı tedbirlerin ne olduğu Anayasada düzenlenmiştir.
Cumhurbaşkanlığının 28 Ocak 2022 tarihli “Basın ve Yayım Faaliyetleri” hakkındaki 2022/1 sayılı Genelgesinin özü; Anayasada yer alan “Ailenin korunması ve çocuk hakları” ve “Gençliğin Korunması” hakkındadır. Kanunlar nasıl yorumlanacak, nasıl uygulanacak ve yöneticiler ne yapacak?
Temel hak ve hürriyetler, özlerine dokunulmaksızın yalnızca Anayasanın ilgili maddelerinde belirtilen sebeplere bağlı olarak ve ancak kanunla sınırlandırılabilir. Bu sınırlamalar, Anayasanın sözüne ve ruhuna, demokratik toplum düzeninin ve lâik Cumhuriyetin gereklerine ve ölçülülük ilkesine aykırı olamaz (Madde 13).
O halde Genelge ile temel haklara sınırlandırma getirilemez, Cumhurbaşkanlığı Genelgesi ile haklara müdahale edilemez.
Temel hak ve özgürlüklere yapılacak olan müdahaleler için kanun gerekir.
Genelge kanun değildir ve 2022/1 sayılı Genelge kanunilik ilkesine aykırıdır.
Gazeteler, televizyonlar, radyolar, sosyal medya ve dijital ortamdaki haber ve yayınlara “genelge” gereği kamu makamları karışamaz ve internet ortamında sınırlandırma yapılamaz.
İnternet Kanunu olarak bilinen 15 yıl önce kabul edilmiş yürürlükteki İnternet Ortamında Yapılan Yayınların Düzenlenmesi ve Bu Yayınlar Yoluyla İşlenen Suçlarla Mücadele Edilmesi Hakkında Kanun’un “Genel Gerekçesi” ile 2022/1 sayılı Genelgenin dayandığı mantık birbirinin aynısıdır. Aileyi, çocukları ve gençleri korumak adına suçla mücadelede aynı mantık kullanılıyor.
5651 sayılı Kanun İnternet kullanımının yaygınlaşması, sağladığı imkanlardan yararlanarak işlenen suçlarla mücadele edilmesi gerektiği gerekçesiyle “özel kanun” olarak çıkarılmıştı. Genel gerekçesinde Anayasada düzenlenmiş olan ailenin, gençlerin ve çocukların korunmasına atıf yapılıyordu.
Temel hak ve özgürlüklerin sınırlandırılması için 15 yıl önce kanun yapılıyordu, şimdi Genelge yayımlanıyor.
Özel yaşam veya aile yaşamına saygı hakkına müdahale edilebilmesinin koşulları bellidir.
Sınırlamalar; “hukuka uygun” olmalı, yasayla öngörülmelidir ve “demokratik bir toplumda gerekli” olmalıdır. Aksi takdirde hak ihlal edilmiş demektir.
Mahkemeler gerekçeli kararlarında bu haklar hakkında “yorum” yapmaktadır.
Ancak 2022/1 sayılı Genelgenin yorumu hukuka uygun değildir.
Kanunla düzenlenmesi gereken bir konuda Genelge ile haklara müdahalenin gerekli olduğu yorumu demokratik toplum gereklerine aykırıdır.
Aile yaşamı günümüzde hangi noktadadır acaba?
Geleneksel aile, çekirdek aile, parçalanış aile, eşler arasındaki eşitlik, çocukların korunması, evlenme hakkı gibi haller vatandaşlık elde etmek için yapılan evlilikler toplumları ve aile kavramını etkiledi.
Monogami, poligami, polijini ve poliandri evlilikleri, endogami ve exogami evlenmesi, Sororat, Levirat ve Berdel gibi kavramlar Türk toplumunun temelini oluşturan aile tipini değiştirmiş midir?
Aile yaşamı günümüzde hangi noktadadır acaba?
“Türk toplumunun temelini” oluşturan aileyi tarif eder misiniz?
Kanun yapıcılar ve yargı organları aile kavramının değişmesinden ne kadar etkilendi?
Özel yaşam veya aile yaşamına saygı hakkının kullanılmasına müdahale edilebilmesinin koşulları yaşayan hukuka göre nedir?
Resmi evliliklerin aile yaşamında bir temel yaratmasına rağmen, bir evliliğin geçerli şekilde gerçekleştirilmediği durumlarda, örneğin resmi nikah gerekmesine rağmen taraflar sadece dini bir nikahla evlenmişlerse AİHM’si “aile yaşamının” mevcut olduğu sonucuna ulaşabilmek için ilişkinin gerçekliğini incelemiştir.[i] AİHM kararlarında “aile” kavramı hakkındaki yorum yalnızca evlilik temelli ilişkilerle sınırlı değildir. Tarafların evlilik dışında (yani evli olmadan) birlikte yaşadıkları durumlarda fiili olarak yaşanan “aile bağlarını” ve gerçekliğini araştırmıştır. İstikrarlı bir ilişki içinde birlikte yaşayan eşcinsel çiftlerin durumunu aile hayatı ve özel hayat kapsamında değerlendirilmiştir. Mahkeme birlikte yaşayan ve medeni haklar bakımından birbirlerine partnerlik yapmış olan iki kadın ile yardımcı üreme yoluyla birinin sahip olduğu ama her ikisinin birlikte büyüttüğü çocuk arasındaki ilişkinin Madde 8 bağlamında aile hayatı olduğunu tespit etmiştir. Dolayısıyla Mahkemeye göre bir çiftin tıbbi yardımla üremeden faydalanması, özel hayat ve aile hayatının bir ifadesi olarak Madde 8 kapsamına girmektedir.[ii]
İki hak, örneğin ifade özgürlüğü ile özel yaşam ve aile yaşamı hakkına saygı gösterilmesi hakkı çatışırsa, hangisinin daha üstün olarak kabul edilmesi gerektiği hakkında AİHM çatışan iki hak arasında denge kurma yolunu seçmiştir.
Acaba yargı Genelgeden sonra ne karar verecek?
Bağımsız ve idari otorite olduğu ileri sürüldüğü halde hiç öyle olmayan RTÜK, Genelgeyi nasıl uygulayacak? Müdahale bir “kararla” ortaya çıkacak ve uyuşmazlık sonuçta yargıya intikal edecek. Böyle bir müdahale konusunda kim, nasıl bir karar verecek?
Ailenin, Türk tipi ailenin, çocukların ve gençlerin korunması adına gerekçe ne olacak?
Genelgeye göre; milli kültürümüzü yabancılaşmaya ve yozlaşmaya karşı korumak için yapılacak müdahalede verilecek kararın hukuka uygun olduğu hakkında nasıl bir “uygun” gerekçe yazılacak?
Gazete, TV, radyo, sosyal medyadaki basın yayın faaliyeti “toplumumuzun temel değerlerine aykırı unsurlar taşıdığı” için gazetelerin toplatıldığı, yayının yasaklandığı, durdurulduğu, erişimin engellendiği kararları “toplumumuzun temel değerlerinin” ne olduğunu nasıl açıklayacak?
Hangi gerekçeli karar ve/ya gerekçesiz kararlar ne diyecek?
Televizyon programlarının “toplum üzerinde yıkıcı etkilerini bertaraf edecek adımlar ivedilikle” atılacağına göre “toplum üzerindeki yıkıcı etkileri” nasıl yazılacak?
Müdahalenin/sansürün gerekçesi ne olacak?
Cehaletten kurtarılacak çocuklar ve gençlerin zihin dünyalarını hedef alan düzenlemeler mevcut düzene uygun mu olacak? Düzene uygun düşünmeyenleri ne yapacaksınız?
Milli ve manevi değerlerimiz nedir? Sayar mısınız? Kim sayacak?
Acaba medya yoluyla milli ve manevi değerlerimizin nasıl yıpratılıyor?
Aile ve toplum yapısını “temelden sarsmaya yönelik” açık veya örtülü faaliyetler nelerdir?
Nefret söylemi yasaktır. Bir çocuğu niçin suça sürüklüyorsunuz!
Tekrar soralım; televizyonların canlı yayınında bir çocuk bir siyasetçiye “hain” derse…
Kim sorumludur?
“Toplumun temel birimi olan ve tüm üyelerinin ve özellikle çocukların gelişmeleri ve esenlikleri için doğal ortamı oluşturan ailenin toplum içinde kendisinden beklenen sorumlulukları tam olarak yerine getirebilmesi için gerekli koruma ve yardımı görmesinin zorunluluğuna inanmış olarak,
Çocuğun kişiliğinin tam ve uyumlu olarak gelişebilmesi için mutluluk, sevgi ve anlayış havasının içindeki bir aile ortamında yetişmesinin gerekliliğini kabul ederek,
Çocuğun toplumda bireysel bir yaşantı sürdürebilmesi için her yönüyle hazırlanmasının ve Birleşmiş Milletler Antlaşmasında ilân edilen ülküler ve özellikle barış, değerbilirlik, hoşgörü, özgürlük, eşitlik ve dayanışma ruhuyla yetiştirilmesinin gerekliliğini göz önünde bulundurarak…”
Bağlı olduğumuz Çocuk Hakları Sözleşmesine göre davranması gereken kurum, kuruluş ve yetkililer toplamı olan Devlet sorumludur.
İnternet ifade özgürlüğü başta olmak üzere temel hak ve özgürlüklerin kullanılması için bulunabilmiş en etkili ve en yararlı ortamdır.
İnternet kişilerin bilgi ve düşüncelerini açıklama, karşılıklı paylaşma ve yaymaları için vazgeçilmez bir kitle iletişim aracıdır.
Çocuk Hakları Sözleşmesini yaşama geçirilmesine devletin çok hassas davranması elzemdir.
Nefret söyleminden uzak durulmalıdır.
Nefret söyleminden uzak durmayı önce öğrenmek ve sonra çocuklara öğretmek gereklidir.
Asıl sorumluluk budur. (Fİ/RT)