* Begüm Tarako'nun "7" isimli albümü DMC etiketiyle yayınlandı.
Alacakaranlıkta kaybettik biz düşlerimizi. Kendimize gelmeye çalıştığımız zamanlar oldu ama nedense hep kaybettik.
Siz hiç öldünüz mü?
Belki, binlerce kez. Taranmış yüzler dolaşıyor sokaklarda, kalpler ve bedenler paramparça. Yitip gidenler var, ardından bakakaldığımız.
Şu sokağın başında bırakmadık mı seni, 19 yaşında? Sana anlatacak çok hikayesi vardı oysa anneciğinin, şefkati vardı, oğlum git ekmek al diyecek hevesi… Hepsi yarım kaldı, daralttılar dünyayı. Geriye bir şey kalmadı. Solgun yüzler de eklendi, taranmışların yanına.
Sokaklar boşaldı, bombalar patladı, ürkeklik bulutları göğümüzü sarmaya başladı. Bu masalın kahramanları aslında kahraman değil, korkaktılar.
Geleceğe dair umutları da çaldılar, elimizden kayıp gitti, bir sabun köpüğü gibi hayat. Şimdi, söylenecek ve anlatılacaklar var.
Gökkuşağının altında yeniden buluşur muyuz, yeşil hangimizin rengi? Biz, bunları seçerdik, çok naifti. Kod adları yoktu hayatın, henüz kriptolar girmemişti yeryüzüne. Şifreli değildi hayat, siyah beyazdı ama mutluydu sanki. Haftasonunu ailene ayırmaktı, bir yerlere gitmekti, sinemaya ya da… Kendi köşene çekilip, sessizce kitap okumaktı. Saksındaki fesleğene su vermekti, ne bileyim, o kadar çok şeydi ki… Silindi, değersiz hesapların sonuçlarıyla… Kaldık baş başa, kendi yalnızlığımızla baş başa.
Büyük çaresizlikler sokağına döndük, uçurtmalarımız tellere takıldı. Bir köşede bekliyoruz şimdi, aynı trenin yolcuları.
Biri çıktı dedi ki, “Aslında, asıl diye bir şey yok; her şey kopya, asıl kaybolalı çok oldu…” İronisi bol dünyanın hezeyanlarıyla yüzleştik. Bu yeryüzünün tanrılarının arabasına çomak sokmak lazımdı, en nihayetinde biri şiir sesledi.
Yedi dedi ve çıktı sokağa… Düşlerinin kaybolan seslerinin çağrısına kulak vererek, uzak bir adadan gelen şişenin içinde saklı mektubu açığa çıkardı.
Alaca dedi, birer tohum oluruz devinir dururuz sadece…
Suretler dedi, kendini buldun mu hiç karşındaki kişide…
Yer kuşakları dedi, kanar içimdeki görünmez bağlar.
Celse dedi, ey ruh, olmak ya da olmamak meselesinde Shakespeare’yen: Boşlukta bekleyen… Dem bu dem, bu eski şarkı göklerin dilinde… Eşiğe geldik ki, “Hayatmış katili ruhumun, tetikteki eliymiş namlunun…” Uçsuz bucaksızlığın tango havası… Ben ne anlatıyorum, ki kendisi zaten anlatmış, her birinin hikayesiyle…
Begüm Tarako söylüyor, bize ruhumuzu boydan boya yıkamak düşüyor… (UB/AS)