Metin Akıncı, Çamlıhemşin’in Çinçiva (Şenyuva) köyünden. Mahallesinin adı Çulina ama o mahallesine, “Kendini Koruyan Mahalle” demiş. Çünkü ulaşımı tamamen kendi tasarladığı ve uyguladığı, insan taşıyan bir kabinle sağlıyor, hem de 400 metre yüksekten!
Her gün ya da işine, evine giderken kullandığınız yol, 400 metre yükseklikten giden bir teleferikse ne yapardınız?
Metin Akıncı, bu süreci şöyle anlattı:
“Özünde, bu coğrafyada herhangi bir yere araç yolu girmiyorsa, o mahalle ya da köy kendini korumuş sayılır. Buranın eski adı Çulina, kendini koruyan mahalle ismini verdik. Buraya araba yolu yapmadan, doğasını bozmadan nasıl ulaşım sağlayacağımızı kafamızda tarttık, bunun da en iyi yolunun teleferik olduğuna karar verdik. Daha evvel yük teleferikleriyle ilgili biraz tecrübem vardı. Eğer bir teleferik yük taşıyorsa, neden insan taşımasın diye düşündüm. Bunu fiili olarak hayata geçirmeden, mühendisliğini epeyce kafamda tarttım, ondan sonra kâğıda döktüm, bilgisayarda çalıştım.
“Fiziki hikâyesi de şöyle gelişti: Önce nereden çekeceğime karar vermem gerekiyordu, normalde yük teleferikleri rampa aşağı olduğu için risk arz ediyor. Burada yatay tutunca bir güvenlik sağlıyorsun. Bildik ölçme teknikleri haricinde Google Earth’den mesafe tespiti yaptım. 500 metre kadar, zaten tutturduk o mesafeyi, yaptık işte 6 yıldır da çalışıyor. Dere tabanından yüksekliği 400 metre.
“Yerelden ve dışarıdan gelen insanların alışkın olmadıkları bir ulaşım şekli bu. Teleferik fobisinden evvel coğrafyanın dehşetinden ürküyorlar. Zaten herkes de geçemiyor. Ama binenler keyif alıyorlar. Kendim yapmamış olsam binmezdim, önce kendi çocuklarımın ulaşımını sağlayabilecek bir sistem kurmalıydım.
“Sistem elektrik destekli ancak uzaktan kumandayla da çalışıyor, tek başınızayken kumanda yanınızda da karşıya geçebiliyorsunuz. Kumandayla hattın üzerinde ya da istediğin yerde durdurabiliyorsun.”
Bir mahallede tek aile
Akıncı kışları yalnız kalıyor, yazın ailesi yanına geliyor, hep birlikte işletmecilik yapıyorlar, tavuk besliyorlar, yüzde yüz organik bir hayat sürüyorlar, buraya gelecek insanların da doğayı kirleten insanlar olmamasını istiyorlar:
“Gurbete giderken, buraya dönme fikriyle gittim. Birçok kişi bu düşünceyle gitti ama çoğu dönemedi, saplandı kaldı. 2012’de döndüğümüzde, evimizle birlikte, daha evvel 80’li yıllarda yaptığım çadır turizmi ve doğa gezilerinin verdiği deneyimle, burada tamamen ustalığı, işçiliği, çıraklığı, ameleliği bana ait iki adet de bungalov yaptım. Toplam sekiz kişi kalabiliyor. Buraya gelen sabah kahvaltısı, akşam yemeği alabiliyor. Günü dolduracak bir mahalle gezisi yapabiliyorlar. Uzun süreli konaklama yapanlara yayla turu düzenliyoruz. Haftada bir aşağıya alışverişe iniyoruz. Köye kayıtlı dört hane var ancak biz yaşıyoruz sadece. Buradakilerin de geri döneceğini pek sanmıyorum.”
Siz de Metin Akıncı’nın yaptığı kabin deneyimini yaşamak isterseniz bu adresten rezervasyon yaptırabilir, doğanın içerisindeki sükuneti kısa süreliğine de olsa yaşayabilirsiniz. (UB/AS)