Bir Ermeni'nin kendine sorduğu veya maruz kaldığı sorularla sınavı biter mi? İşte nesillerdir yaşadığın, sevdiğin 'anavatan' bildiğin Türkiye'de üzerine etikelenen 'Ermenilik', ' babavatan'* Ermenistan'a geldiğinde 'kifayetsiz' kalıyorsa, atalarından sana miras kalan hüzün bir türküyle, bir resimle, bir film sahnesiyle yüreğinde çırpınıyorsa, bu sınavın bitmez.
Türkiye'de yaşayan Ermenilerin adeta Ermenilik dozları var: Kimisi sadece nüfus kağıdında taşıyor Ermeniliğini, kimisi geçmişinden kalan hatıralarıyla Ermeni. Dilini bilen, bilmeyen, az bilen... Sofrada bir kaç mezeyle Ermeni... Kiliseye giden, bayramdan bayrama giden, okuluna devam etmiş, etmemiş, çocuğunu Ermeni okuluna göndermiş, veya göndermeyi hiç gerekli görmemiş... Hayatını başka bir milliyetten kişiyle birleştirmiş veya bundan kaçınmış Ermeniler... Bunlardan biri veya birkaçıyla yaratılan mikro kozmoslarda yaşayan Ermeniler, bizler... Yaşadığın gerçeklik hep bir ucundan eksik kalıyor, bir türlü bedenini kuşatamıyor. Ermenilik, senin kafa kağıdında yazsa, adında anılmaz, adında yaşasa dilinde yaşamaz, dilinde yaşasa evinde yaşamaz, sofranda yaşasa komşunda yaşamaz, sen yaşatmak istesen çocuğun kaçınır... 'Az' Ermeni ile 'çok' Ermeni arasında gider gelirsin. Türkiye'de dokunduğun kişiye Ermeniliğin fazla iken, Ermenistan'da eksik kalır. Tümüyle giyinemezsin bu elbiseyi, buna zaten gücün yetmez, azından utanırsın, tümden vazgeçemezsin.
Deden Apraham'ı görmedin ama sana anlatıldı: Dağ başında yalnız ve can kaygısıyla nasıl saklandı, aylar yıllar sonra sevdiğiyle nasıl tekrar karşılaştı, incir ağacının altında tütün sararken baba olduğu nasıl müjdelendi. Bunları dinlerken biraz sen o oldun, o sen oldu.
Senin 'morkor' dediğin teyzen önce Beyrut'a (o, Berut derdi), sonra İsveç'e gitmek ve orada yaşlanmak zorunda kaldığında 'Ben doğduğum ülkeyi sevmiyorum, çünkü beni dilimden kovdu' diye sitem ettiyse ve bunun bedelini ölene kadar ödediyse, can verirken doğduğu şehrin bağını, pınarını, ağacının gölgesini sayıkladıysa, sınavın bitmez.
Senin baban, anasının babasının mahallesinde doğduğu halde onların devam ettiği okula adımını atamadıysa ve buna kızmadan öfkelenmeden katlanıyorsa, sınavın bitmez.
Senin atalarının birçoğunun bir mezartaşı bile yokken, mevcut olanların kırılıp yağmalanmasına katlanıyorsan, sınavın bitmez.
Hayat da seni aldı, bir yerlere taşıdı, ananın babanın ve senin doğduğun yerlerden uzak şehirlere getirdi. Hikayesi sana benzeyenlerle veya hiç benzemeyenlerle yaşadın, okulda, işte, evde, yolda, bir şehrin incecik damarlarında aktın gittin yıllarca. Ama bir tek kelime ile yüreğin burkuldu, için ezildi, soru vardı ama cevabı yoktu: Bu sınav ne zaman biter?
Yüreğinde kapanmayan yaralarla yaşıyorsun. Yürüyorsun yürümesine, ilerliyorsun da ama sırtında hep bir yükle. Vazgeçmek istemezsin bu yükten ama taşımak da bazen ağır geliyor.
Senin 'mesele'n dostunun ahbabının, konunun komşunun ötesinde sokağa çıktığınde, mahallende, şehrinde, ülkende aynı vicdan ölçeği ile tartışılmadan, helalleşilmeden ortada kaldığı sürece sorularla sınavın devam eder. Kendi sorduğuna, hayatınla cevap vermeye çalırşırsın. Bir türlü tam not alamazsın bu sınavdan, çünkü geçmişinle bugünü bir türlü aynı çüzgiye taşıyamazsın. Geçmişi bugüne getiremezsin, bugünü düne götüremezsin.
Çözüm mü, onu da düşünmek sana kalır. Hiç olmazsa arada bir köprü kurmak istersin. Doğduğun yerlerde bir zamanlar nasıl yaşandığını anlatmak istersin... Düne de, bugüne de sahip çıkmak boynunun borcu, elbet yarına da... Yarının da yolunu açmak istersin, elinden geldiğince. Başka türlüsü olmaz , başka türlüsünü sen de arzu etmezsin.
* Babavatan: Ermenice vatan anlamında Ermenistan'a Hayrenik denir, Hayr, baba anlamına gelir.
Dedem
Dedem Apraham'dan bize kalan
Bir resim
Bir ömürden tek bakış
Nenemin belinde dolaşmış Sevkıyat'ı
Kuşağının arasında iki kat
Kat izi hala durur.
Babam henüz dokuz aylık bebekken
Dedem ölünce zatürreden
O hiç bilmemiş babasını
Çok sarhoş olduğunda ağlayıp söylemişti
Bir kere adam 'baba' demez mi babasına,
Neyse ki babama 'baba' diyen çok oldu.
Resimde dedeyle torunlar sırayla göz göze gelir
Bir dede bulup çıkarırız o suretten
Dedem ne düşünüyordu ki acaba
İlk defa ve son defa
Fotoğrafı çekilirken.
Yaşımız çoktan geçti
Onun öldüğü yaşı
Çok acı çok hikaye
Üzerinden yüz yıl da geçse
Çare yok
Dedem çıkmaz resimden
Biliyorum oradan bakanlar da yoruldu
Kendini bildirmekten.
22-29 Nisan 2017, Erivan-İstanbul (LB/HK)