Mazlum Akay |
"Adım, Mazlum Akay. 11 yaşınday(d)ım.
Senden üç yaş küçüğüm, kardeşin sayılırım.
Geçen sene Adana'da, nasıl sıcak bir yazdı. Aylardan temmuzdu.
Kola ve ekmek almaya bakkala göndermişti annem. Evime dönmekteydim.
Bir arkadaşımı gördüm yolda. 'Eşyalarını koy, top oynayalım' dedi. Bir kenara koydum ben de elimdeki naylon poşeti.
Uzun zamandır her haftada bir olduğu gibi, o gün de mahallemizde eylem vardı.
Bir ara, ortalık fena karışmaya başlayınca, korktum çocuk aklımla.
'Gidelim, şimdi polisler gelir. Bize bir şey falan isabet eder' dediğimi hatırlıyorum arkadaşıma.
Sonrası yok abi.
Yüz üstü yere düşmüşüm. Kafamın arkası balon gibi şişmiş. Bir dişim kırılmış. 'Anne' diye inlemeye davranmışım.
Arkadaşlarım bir komşumuzun evine götürmüş kucaklayıp beni.
Oradan hastaneye kaldırılmışım.
Avucumda iki buçuk lira para üstü bulmuşlar. Dedim ya, bakkaldan dönüyordum.
Ben hatırlamıyorum, yoğun bakıma yatırmışlar sonra.
Annem baygınlık geçirmiş, babam hastane kapılarında perişan olmuş.
O günden beri buradayım abi.
Düştüğüm yerde gaz bombası kapsülleri varmış. Mahalleden eş dost akraba, bulduklarını savcılığa teslim etmiş.
Ancak savcılıktaki amcalar, inceleme yapmak istememişler. Daha doğrusu, gerek duymamışlar.
Polisler desen, 'Göstericiler taş atıyordu, o taşlardan biri kafasına isabet etmiştir' diye ifade vermişler.
Bir de, vurulduğum yer gaz tüfeği menzili dışında olduğu için atılan gaz fişeği kapsülü ile yaralanmamın mümkün olmadığını söyleyerek kendilerini savunmuşlar.
Savcılık, emanete verilen gaz bombası kapsüllerine, 'iki metal parçası' deyip bakıp geçmekle yetinmiş.
Nihayetinde, ölümümün üzerinden bir yıl geçtikten sonra, kovuşturmaya yer olmadığına karar verilmiş.
Her şey şu üç metre yüzünden.
Gaz fişeğinin menzili 120 metre imiş, ancak benim düştüğüm yer ile polisin bulunduğu yer arasındaki mesafe 123 metre imiş.
Üç metreyle katilimi ıskaladım abi.
Öldüğümle kaldım yani.
Sorsan şimdi, adımı bugüne kadar duymuş birini zor bulursun.
Öyle, birilerinin benim için ağlama yarışına girmeye zahmet etmeyecekleri kadar ünsüzdüm. Zaten Kürttüm. Ne ilktim ne sonum.
11'lik büyümüş de küçülmüş ifadem, tek vesikalık fotoğrafımda dondu şimdi. Artık hep çocuğum.
Meğer seni de benim gibi vurmuşlar. Hala hastanede yatıyormuşsun.
Kaç gün olmuş, ben tam sayamadım buradan.
Kalkamamışsın hala uzandığın yataktan.
Senden bir ricada bulunmak için söyledim bunca şeyi:
Ben öldüm, sen artık uyan abi." (BK/HK)
* Mazlum Akay Adana'da 29 Temmuz 2012 günü polisin attığıgaz bombasıyla kafasından ağır yaralandı. O sırada “Abdullah Öcalan’ın üzerindeki tecriti protesto eylemi” yapılıyordu. Mazlum mahalle bakkalından çıkmış evine gidiyordu. İnsan Hakları Derneği'nin (İHD) raporuna göre güvenlik kuvvetleri gaz bombasını "rastgele atmıştı". Komşularının yardımı ile Adana Devlet Hastanesi Beyin Cerrahi Yoğun Bakım ünitesine kaldırılan Mazlum 4 Ağustos 2012 günü yaşamını yitirdi. Henüz 11 yaşındaydı.
* Berkin E. 16 Haziran’da Okmeydanı’nda polisin attığı gaz fişeğinin başına gelmesiyle yaralandı. O günden beri Okmeydanı Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nde uyutuluyor. 14 yaşındaki Berkin, iki kez beyin kanaması geçirdi, bilinci halen kapalı ve hayati tehlikesi devam ediyor.