Sosyal medyayı her açtığımızda birbirinden karanlık haberlerle karşılaşmaya alışmıştık da bir mucize bekliyorduk. Ali’nin durumu da iyiye gidiyordu hem. Hastane çıkışında sloganlarla, alkışlarla karşılayacaktık onu. Derken bir sabah yaşamını kaybettiği haberi geldi. Sarsıldık, midemize tekme yemiş gibi olduk, bir yumru geldi boğazımıza, bir daha gitmek bilmedi.
Haberi alanlarımız Ali’nin tedavi gördüğü Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Tıp Fakültesi’nin bahçesine koştu. Herbirimizin yüzünde acı ve öfke vardı. Ve cevap almak istediğimiz sorular vardı. Ali’yi öldüresiye döven sivil giyimli kişiler kimdi? Olayın olduğu yeri gören kamera kayıtlarını polise sağlam bir şekilde teslim ettiğini söyleyen otel sahibine rağmen neden görüntülerin bozuk olduğu söyleniyordu? Ali’yi kas gevşetici vererek ve “Bir şeyin yok” diyerek evine yollayan doktor kimdi?
Ali'nin otopsisinin bitmesini hastane bahçesinde bekledik. Anne ve babasını gördükçe başımız öne eğildi, yüzümüz kızardı, Ali’ye bunu yapanlar yerine biz utandık.
“Anaların öfkesi katilleri boğacak”
Ali, alkışlar ve sloganlar eşliğinde hastaneden çıkarıldı. Annesinin söyledikleri, sabah boğazıma gelip oturan yumruyu ağırlaştırdı: “Ali’m biz buradan böyle gitmeyecektik. Senin hayallerin vardı kuzum.”
Hastane önünde kısa bir konuşma yapıldı, "Anne babasına söz veriyoruz. Ali'yi yaşatacağız ve mücadeleye devam edeceğiz" dendi. Saygı duruşunda bulunuldu. Ali’nin tabutunun üzerinde öğrencisi olduğu Anadolu Üniversitesi’nin cübbesi seriliydi.
Konuşmanın ardından Ali’nin cenazesi omuzlara alındı. Sloganlar ve marşlarla Ali’yi takip ettik. Cenaze arabasına aktarıldıktan sonra da yürüyüş devam etti. Pek çok slogan vardı ama kalabalığın en içten katıldığı: “Anaların öfkesi katilleri boğacak” oldu.
Cenaze arabasının yürüyüşten ayrılacağı yere gelindiğinde Korkmaz’ın ağabeyi avukat Gürkan Korkmaz bir konuşma yaptı. Korkmaz konuşmasında şunları söyledi:
“Özgürlüğün başı sağ olsun”
“Kardeşim adına hepinize hoş geldiniz demek istiyorum. Gerek kardeşim adına gerek ailem adına hepinize teşekkür ediyorum destekleriniz için. Keşke Ali İsmail burada olsaydı da bu yürüyüş direniş yürüyüşü olsaydı. Bundan sonra daha dikkatli olacağız can kayıpları olmaması için. Bu kayıplar iki taraf için de geçerli. Hepimiz dikkatli olacağız. Sizlerden de dikkatli olmanızı istiyorum.
Şimdi de yürüyüş yapacaksınız. Ali İsmail’in darp edildiği, katledildiği yere gideceksiniz. Sizden ricam, Ali’nin kemiklerinin sızlamaması için ricam, kargaşa çıkmasın. Biz de saygı gösterelim, biz de saygı bekleyelim. Saygısızlıklara, saygısızlıkla karşılık vermek bizim seviyemizi düşürür. Şerefsizle şerefsiz, pislikle pislik olmayalım. Hepimizin başı sağ olsun. Devrimin başı sağ olsun. Özgürlüğün başı sağ olsun. Demokrasinin başı sağ olsun.”
Cenaze arabası Hatay’a doğru yola çıkarken "Ağlama anne evlatların burada" sloganı atıldı ve Gündoğdu Marşı söylendi.
Ali’nin katledildiği yerde karanfiller, mumlar
Kalabalık sloganlar eşliğinde Yunus Emre Caddesi'ne, Ali'nin darp edildiği yere yürüdü elinde karanfiller, dilinde sloganlarla. Amacımız Ali’nin kimliği belirsiz kişilerce dövüldüğü fırının önünde mumlar yakmak ve karanfiller bırakmaktı.
Yunus Emre Caddesi'ne vardığımızda gördük ki polis, tomanın ışıklarını yakmış bizi bekliyordu. Kalabalık toplandığında, tomanın çalışma sesini de duyduk. Bir süre oturma eylemi yapıldı ve "Polis simit sat onurlu yaşa" "Ali'nin katili AKP'nin polisi" sloganları atıldı.
Yürüyüş Espark önünde son buldu. Bir grup burada barikat kurdu. Gecenin ilerleyen saatlerinde ise sayıca az olan gruba sivil giyimli kişilerin müdahalede bulunduğu haberleri geldi.
Bilmeyenler için
19 yaşında bir üniversite öğrencisi, ismi Ali İsmail Korkmaz. Gezi Parkı eylemlerine destek için Eskişehir’de direndi. Direnirken polis şiddetinden kaçıp bir ara sokağa sığındı. Burada bir fırının önünde elinde sopalar olan kişiler tarafından öldüresiye dövüldü. Zorlukla ayağa kalktı, hastaneye gitmek istemedi önce, sonra arkadaşları ikna etti de hastaneye gitti.
Yunus Emre devlet Hastanesi’ndeki bir doktor, tomografisini çekti Ali’nin, kas gevşetici bir ilaç verdi, “Bir şeyin yok, git ifadeni ver” dedi Ali’ye, Ali’yi hastaneden yolladı.
Sabah uyandığında konuşma zorluğu çekiyordu Ali. Arkadaşları ailesine haber vererek başka bir hastaneye götürdü Ali’yi. Hastanede Ali’nin beyin kanaması geçirdiğini ve vücudunda pek çok kırık olduğunu öğrendiler. Ali ameliyata alındı. Ancak geç müdahale sebebiyle Ali, solunum yetisini ve bilincini kaybetti, yoğun bakıma alındı.
Otuz sekiz gün yoğun bakımda kaldı Ali. Ailesi ve arkadaşları, hastane bahçesinde Ali’den gelecek iyi bir haberi bekledi. Sonunda yaşam kaybetti, ölüm kazandı.
Bugün Ali’nin annesinin yerine evlat acısı çeken anne senin, benim, bir diğerinin annesi olabilirdi. Bugün Ali yerinde sen ben, o olabilirdi. Tek şansımız polisten kaçarken Ali’nin sığındığı sokağa değil de bir başka sokağa sığınmaktı, kim bilir.
Ali yalnızca kendisi için değil, bizim için de, güzel yarınlar için de sokaktaydı. Sokağa çıktı, slogan attı, marş söyledi. Ali’yi dövdüler, Ali’yi öldürdüler.
Ali artık hep 19 yaşında. (İD/BK)