Yaşlanan insanları bekleyen çok yönlü sorunlardan biri Alzheimer (ALZ.), diğeri de bakım. ALZ. hastasının bakımı ise mevcut sorunun üzerine çarpan etkisi yaratıyor.
Bir ALZ. hastasının en az dört aile bireyinin yaşam şeklini değiştirdiği, ona bakım verenlerde ve yakınlarında ruhsal ve fiziksel sağlık sorunlara yol açtığından hareketle, Türkiye ALZ. Derneği Mersin Şubesi’nce düzenlenen 8. ALZ. Eğitim Kampı, 03-05 Kasım 2017 tarihleri arasında Mersin’de, dernek tarafından yaptırılan ve işletilen Yaşlı Bakım Merkezinde yapıldı.
ALZ. Derneği Mersin Şube Başkanı Prof. Dr. Aynur Özge’nin “Yılda bir kez aynı hislerle bir araya geldiğimiz, aramıza yeni katıldığında sıkça gözyaşı ve sırtı kamburla derdini anlatan, uzmanlardan dinlediği bilgiler ve deneyimli hasta yakınlarının deneyimlerini özümsedikten sonra ‘ben de yapabilirim’ diyen hasta yakınlarımızla, öğrencilerimizle, gençlerimizle, dostlarımızla bir araya geleceğimiz 8.ALZ. Eğitim Kampına davet çağrısı”nı alınca, -yedinci kez- icabet ettim.
Hasta Yakınları Eğitim Programı yine çok zengindi. Prof. Dr. Aynur Özge “Alz. Hastalığı –ne zaman, kim aday-“ , Doç. Dr. Nil Tekin “Normal-Anormal Yaşlanma”, Psk. Kahraman Kral-Mekselina Şahin “ALZ. Hastalığında Çevresel Sorunlar, Serdar Yakupoğlu-Eren Can Tavlı “ALZ. ve Egzersiz”, Dr. Mustafa Seçkin “ALZ. Hastalığından Korunmak Mümkün Mü”, Doç. Dr. Ahmet Evlice-Uzm. Dr. Anıl Tamburoğlu ise “Alz. Hastalığına Eşlik Eden Davranışsal Sorunlar ve Tedavisi” başlığı taşıyan sunumlar yaptı.
Üç gün süren kampın hasta yakınları eğitim programında dernek gönüllüleri Necla Bal-Şenay Topal, Emine Koca, Nazan Şengül “ALZ. İçin Sosyal Sorumluluk Neleri Kapsıyor”, Yrd. Doç. Dr. Nurcan Gökçakan “Mutluluğun Sırları”, Psk. Mekselina Şahin “Rahatlama Teknikleri ve Grup Tedavisi”, Uzm. Hemşire Fidan Karaçizmeli “ALZ. Hastalığı İçin Ev Ortamını Nasıl Düzenleyeceğiz”, Yaşlı Bakım Merkezi Meslek Elemanları “ALZ. Hastalığı İçin Farklı Evrelerde Kurumsal Bakım Ne Verebilir” ve Uzm. Hemşire Aslıhan Yandım “Hasta Bakımı Eğitimi” verdi. Ben de “Bahçemizin Sınırları Nerede Başlayıp, Nerede Bitiyor?” konulu bir sunum yaptım.
Sayısı yüzü geçen katılımcının programa ilgi ve katkısı çok anlamlıydı. Henüz ‘damdan düşen’ hasta yakınlarının, kıdemli hasta yakınlarından da öğreneceği çok şey vardı. Her iki grup arasındaki iletişim ve etkileşim, kampın ilk günü ile son günü arasında çok manidar fark vardı.
Hasta yakınlarına ilişkin programda yer alan ritim çalışması, ebru çalışması ve yayla gezisi, müzikli yemek gibi etkinliklerin de rahatlatıcı etkisinin büyük olduğuna inanıyorum. Kendi adıma ilk kez ebru çalışması yapmaktan ve yaylaya çıktığımızda hastalarla birlikte kümes hayvanlarını -uzaktan da olsa- beslemekten çok keyif aldım.
Ülkemizde ve dünyada sadece Mersin’de yapılan, hasta yakınlarını, hastaları, hekimleri, eğitmenleri, gönüllüleri ve gençleri buluşturan bu programın hastalar için düzenlenen bölümünde; sabah egzersizleri, konserve kutusuyla yapılan geri dönüşüm etkinliği, bahçeye çiçek ekimi, yürüyüşler, kart eşleştirme oyunu, ritim çalışması, boyama çalışmaları, çiçek bakımı, geri dönüşümle bardak altlığı yapımı, şarkı söyleme, oryantring vb.ne yer verilmişti. Sayısı kırkı geçen büyüğümüzün kurumda görevli personelle ve Çağ Üniversitesi Psikoloji Bölümü öğrencileriyle iletişim ve etkileşimine tanık olmak keyifliydi.
Bu etkileşimden örnek verecek olursak;
Hasta soruyor: “Niye utandın?” Genç yanıtlıyor: “Utanmadım.” Hasta yine soruyor: “Niye kız! Sen utanmaz mısın?”
Genç soruyor: “Aranjman ne demek?” Hasta yanıtlıyor: “Ara yerde sallanan, demek.”
Gencin birine sinirlenen hasta: “Sakalını cımbızla yolarım.”
Sabah egzersizi yaptıran fizyoterapist “Şimdi kolları yukarı kaldıralım”, talimatı verince hasta, yanındaki hastaya “Bu herif de ancak talimat veriyor.”
Genç soruyor: “Ahmet’in son harfiyle bir kelime söyler misin?” Hasta yanıtlıyor: “Dilki.”
Kelime oyunu oynanırken hastanın biri inek deyince hastanın biri “Ayyy inek deyince su içesim geldi”, diyor.
Hasta soruyor öğrenci/gence: “Ne olmak istiyorsun?” “Psikolog olmak istiyorum” yanıtını alınca “Temizkolog olsana!” diyor.
Etkinlik esnasında sıkılınca ayağa kalkan hastaya öğrenci soruyor: "Nereye?" Hasta yanıt veriyor: "Öbür tarafa!"
Pek çok şey öğrendiğim, sıkça güldüğüm ve hüzünlendiğim, anlamak ve anlaşılmanın değerini bir kez daha anladığım, ‘artı’ ilgi, sevgi ve şefkate kimsenin itirazı olmayacağını bir kez daha gözlediğim, akran eğitimi ile dayanışma ve paylaşımın anlamlı yararını gözlediğim bu kamp sayesinde de eski dostluklarımı geliştirdim, yenilerini pekiştirdim. Teşekkürler Türkiye Alzheimer Derneği Mersin Şubesi, bu güzelliklere vesile olduğunuz için.
Prof. Dr. Aynur Özge’nin “ALZ. Hastalığı –Ne Zaman, Kim Aday-“ başlıklı sunumundan notlarALZ. tanısının önündeki engeller: normal yaşlanma ile demans ayrımındaki belirsizlik, süre sınırlaması, ALZ. tedavisine dair yapılacakların sınırlı olduğuna dair önyargılar, maliyet-etkinlik ile ilgili önyargılar. “Hastanın ve ailenin bilme hakkı, hastalığa ilişkin belirtilerin netleşmesi, hastanın ileriye dönük vasiyet/vekalet vb. yapabilmesi, araç kullanma, hastaya bakım verecek olanların ve ailenin erken eğitimi, iyileşme ve gerilemede yavaşlama sağlamak için ALZ. hastalığında erken tanı önemlidir.” ALZ. hastalarında; * Unutkanlık, dikkat dağınıklığı, kaybolmalar, sosyal ilişkilerde bozulmalar vb. gibi bellek sorunları, * Duygu durum bozuklukları, suçlamalar, tepkilerde değişiklik, hırçınlık, hayal görme/var sanrılar, uyku bozuklukları gibi davranışsal sorunlar, * Sorumluluklarını yerine getirememe, yakın bakım-gözetim, hukuki sorunlar vb. gibi günlük işlevlerde aksamaya yol açar. Akdeniz diyeti ve antioksidan desteği, yeterli fiziksel ve zihinsel aktivite, kalp damar sağlığının yerinde olması, düşük beden kitle endeksi, aktif sosyal yaşam, genetik olarak ApoE2 aleline sahip olunması ALZ. riskini azaltır. * ALZ.hastalığının ilk belirtileri genellikle gözden kaçar. * Bellek kaybı genellikle demansın ilk belirtisidir. * ALZ. riskini arttıran faktörler: cinsiyet (kadın), yaş; kalp-damar ile beyin damar hastalıkları, diyabet, yüksek tansiyon, obezite, yüksek kolesterol, riskli gen taşımak, tekrarlayan travmatik beyin hasarı tabloları, uzamış depresyon, uzamış depresyon, kronik stres, sigara, yalnız yaşam, tembel yaşam, düşük eğitim düzeyi, çevresel faktörler, ailede ALZ. olması vb. * ALZ. hasta yakınlarının önce şaşkınlık, suçlama ve arayış içine girer; sonra çatışma, aile içinde ve çevreyle mücadele ve hukuki düzenlemelerle uğraşır; en son evrede ise umutsuzluk, depresyon, kaygı bozukluğu yaşar, bakım yükü taşır ve ardından da ‘ben ne olacağım’ derdine düşer. |
Psikolog Kahraman Kral-Mekselina Şahin’in “ALZ. Hastalığında Çevresel Sorunlar” başlıklı sunumundan notlar:* ALZ. yaşla birlikte görülme sıklığı artan, unutkanlık ile karakterize olan, ilerleyen ve davranış bozuklukları gözlenen nörolojik bir hastalık. * ALZ. hastaları unutkanlık, kelime bulmada güçlük, problem çözmede zorluk, yer-yön kaybı vb. gibi çevresiyle sorunlar yaşar. * ALZ. hastalarında enerji kaybı ya da fazlalığı, huzursuzluk ve sıkıntı, ajitasyon, obsesyon ve kompülsiyonlar, cinsel ilgi artışı/azalması, hezeyanlar, hallüsinasyonlar vb. gibi nöropsikiatrik bulgulara rastlanır. * ALZ. hastalarının mümkün olduğunca az mekan ve ortam değiştirmesi önemli. * Hastanın yaşam alanında güvenliğini ve konforunu sağlayacak sade ve basit eşyalar olmalı, duvarlar yumuşak renklerde boyanmalı, karmaşık uyaranlar bulunmamalı. * Hastanın şehir içinde sıkça kullandığı yolların değişmesi yer-yön kaybına dolayısıyla oryantasyon problemine yol açar. * Araba, otobüs ya da uçak yolculukları hastanın mekan ve zaman şaşırmasına neden olur. * Sosyal destek gereksinimi olan ALZ. Hastalarına bakım verenlerin yükünün azaltıldığı, hastaların mobilizasyonuna olanak veren bakım alanlarına ihtiyacı var. |
Fizyoterapist Eren Can Tavlı’nın “ALZ. ve Egzersiz” başlıklı sunumundan notlar:* ALZ. hastasının kas kuvvetsizliği ve erimesi, koordinasyon bozukluğu, limitlenen eklem hareketleri, denge kaybı ve düşmeler, yürüme bozukluğu ve günlük yaşam aktivitelerinde yetersizlik vb. nedeniyle fizyoterapi gereksinimi olur. * Hasta egzersize başlamadan önce doktora danışılması, kişisel egzersiz programı çıkarılması, hafif egzersizlerle başlanıp daha sonra çeşitlendirilmesi, aerobik-kuvvetlendirme-denge- solunum egzersizleri yaptırılması gerekli. * Egzersiz esnasında kolay giyilip çıkarılabilen giysi-ayakkabı kullanması, oturup yattığı yerin çok yüksek olmaması, çevresel düzenlemeler yapılmalı. *Hastanın takılıp düşmesine ve yaralanmasına yol açacak nesnelerin ortadan kaldırılmalı. Hasta yakını için değerli olan eşyalar ortadan kaldırılmalı. |
Doç. Dr. Nil Tekin’in “Normal-Anormal Yaşlanma” başlıklı sunumundan notlar;* Bir şeyleri unutmak her yaşta doğaldır ve bu gençlikte önemsenmez. * Yaşlanmayla ortaya çıkan bellek sorunları ne zaman ve nereye kadar normal? Ne zaman önemsenmeli. Bu konuda netlik yok –henüz-. * Yaşlanma nedeniyle hatıraların oluşturulduğu ve saklandığı hipokampus fonksiyonlarında azalma, beyin kan akışında azalma, beyin için gerekli bazı besinlerin vitaminlerin emiliminde azalma, beyin hücrelerini onaran ve koruyan protein ve hormon yapısında azalma söz konusu. * Yaşlanan insanların motor yetilerinde bozulur. Kompleks işleri yaparken zorlanır. Giyimine özensiz olma, mali konularda ilgisiz olma, giyinme-yemek-banyo-yemek esnasında zorlanır. * 60’lı yaşlarda beynin hacim kaybı devam eder, hafıza ve diğer bilişsel becerilerde yüzde 25 azalma yaşanır. Karmaşık zihinsel işlerde uzmanlaşmak zorlaşır. Odaklanma sorunu yaşar, dikkati çabuk dağılır. Beyin isim tarih ve kelimelere erişebilmek için daha fazla emek sarf eder. (dilimin ucunda) * 70(+) yaş ve sonrası yaşta olanların çoğunda tansiyon, şeker vb. gibi genel sağlık sorunlarının yanı sıra hafıza ve genel bilişsel becerilerde azalma ortaya çıkar. Bunama belirtileri de bu dönemde yaşlarda ortaya çıkar. * Meşguliyeti fazla zamanı az olanların, dikkatsiz ve konsantrasyon bozukluğu olanların, streste olanların, emeklilik-eş-akran kaybı sonrası yalnızlık hissi, üzüntü vb. unutkanlık nedeni olabilir ve demansla karışabilir. * Unutma her zaman demans belirtisi değildir. * ALZ. Hastasının unutkanlığı genellikle yakın geçmişle ilgilidir, erken dönemde isim unutur, koyduğu yeri bulamaz, randevu unutur. İleri dönemde geçmişte yaşamaya başlar, aile bireylerini karıştırır. Bu bellek bozuklukları anksiyeteye yol açar. * ALZ hastalarında anksiyete, depresyon, apati, somatik şikayetler ve sosyal çekilme sıktır. Hastalık ilerledikçe psikotik sendromlar, halüsinasyonlar, tekrarlayıcı davranışlar, amaçsız gezinmeler, sosyal uygunsuzluk, uyku bozuklukları ve agresyon gibi patolojik davranışlar göstermesi, hastanın ailesini zorlar, |
(ŞD/ÇT)