Deşifre ediliyoruz…
Bugün, okul girişlerindeki özel güvenlik birimlerinin çantamıza kıyafetlerimize taşıdığımız rozetlere hatta düşüncelerimize kadar karışma yetkisi var. Onların bu yetkiyi nereden, neden aldığını merak ediyorum. Biz çocukların kişiliksiz, üretmeyen, çevresindeki olaylara duyarsız, sorgulamayan, tartışmayan bir yığın olma yoluna giden politikalarına itiraz ediyorum.
Bize açıkça "Sen düşünme sadece sınavlar için soru çöz, başımızdakiler gerekeni yapar; boş verin siz" diyorlar. Kimin yararı için konulara ilgisiz kalmalıyız? Bugün böyle olmasa da, normalde devlet halk için yasalar çıkarıp kararlar veriyor. Peki halk kim? Biz çocuklar bu halkın içinde değil miyiz?
Susturulmadan tartışmak istiyoruz
Özgürlük ve haklarımızdan basedince bizler "bölücülük"le suçlanıyor, yargılanıyoruz. Öğretmenimize bir konu için başvuruyoruz, düşüncelerimiz konuşunda tartışalım istiyoruz, yetkisi olmadığını söyleyip susuyor. Yetki kimde? Hükümette. Hükümet bize düşünme, konuşma hakkı vermiyor, susturuyor, konuşanı okuldan atıyor.
Derin devlet devreye giriyor, sonrasında yerine göre öldürüyor, öldürtüyor. Halkla hükümet arasındaki perde artık duvar haline getiriliyor ve bu işlem "Kişiliksizleştirme politikası"yla çocukluktan başlıyor.
Bu politika, düşünce taşımamamız için bizi deşifre ederek başlıyor sonra ders de olumsuz bulduğumuz konularda eleştiri veya yorum yapınca azarlanıp susturularak devam ediliyor. "Zaten susturuluyoruz, o zaman dinlemeye gerek yok" diyoruz, dinlemiyoruz.
"Neden dinlemiyorsun" diye törende sıradan çıkarılıp 700 kişi önünde azarlanılıyor, aşağılanıyoruz. Yanlış konuştuk diye hakaretlere maruz kalıyoruz:
"Belli kurallar var bunlara uyacaksın, sen öğrencisin, insan gibi ol."
Çocuklar "kuzu" değil
Şimdi anladık biz çocuklardan istenilen öğrenci olmamız aynı zamanda insan da olacağız bunun için çevremizdeki olaylara duyarsız kalacağız, hep susacağız, sadece Öğrenci Seçme Sınavına (ÖSS), "Ölürsem Sebebi Sensin Sınavı"na hazırlanacağız böylece hem insan, hem de öğrenci olacağız. İnsan olmak üniversite okumak sanırım.
Hükümetin her dediğine "Tamam" diyeceğiz, kuzu gibi otumuzu yemeğe devam edeceğiz. Zaten baştan beri böyle öğretilmemiş miydi? Bizi çocukluktan yetiştiren yetişkinler(!) "kişiliksizleştirme politikaları"nda başarıya ulaşıyor. Arada istisna çıkarsa, derin devletin eğittiği kuzular kurt oluverip o istisnaları öldürüyor.
Merak etmeyin her şey onların kontrolünde. Öyle bir durumdayız ki arkadaşımızın bacakları çıplak diye birileri kezzap atıyor sonra kendilerince ahkam kesip, vurup, öldürüyor. Konuşanı öldüren bir Türkiye görmek istemiyoruz. Biz çocuklar kişilikli yetişkinler olmak istiyoruz, kuzu değil.
Özgürlükçü, eşit, çıkarsız, huzurlu, savaşsız, tartışıp eleştirebildiğimiz bir ortam istiyoruz. Susturup kullanılmadığımız aydın bir ortam... (SP/GG)