Kaybedebilme yeteneği... Örneğin; piyangoyu üç kez kazanmasına rağmen şimdi ayakkabı boyacılığı yapan dünyanın en talihsiz talihlisi...
10 yıldır her hafta sonu sevdiği adamı birkaç saatliğine görebilmek için yüzlerce kilometre yol tepen Denise...
Kendileriyle barışık mutlu halleri, bir gün belediyeden gelen tebligat ile değişen evleri ile birlikte yıkılacak olan hayatlarını korumak için mücadele veren Kağıthane sakinleri...
Aramızda ötekileşmeden yer edinmeye çalışan, boşlukta duydukları seslerle yaşamayı öğrenen şizofreni hastaları...
Geçmiş 1001 farklı hayat, 1001 farklı hikaye...
"Kültürlerin buluşması"
1001 belgesel film festivali bu sene 29 Ekim - 4 Kasım tarihleri arasında, "kültürlerin buluşması" temasıyla, farklılıklarımızı birbirimize karşı ayrım olarak değil, içimizde çeşitlenen zenginlikler olarak göstermeyi, bir aradalığı savunmayı amaçlıyor.
1997 yılından beri "BSB-Sinema Eseri Sahipleri Meslek Birliği" tarafından düzenlenen festivalde film gösterilerinin yanı sıra söyleşileri, atölye çalışmaları da gerçekleştiriliyor.
Festival insanlardaki genel önyargıyı kırıp belgeseli sevdirme, sade "bilgisel"den öte, her yönüyle tam bir belgesel sunmayı da yıllardır başarıyor.
Dikkatimi çekenler
Filmlere bakarsak 13. Festivalin merak uyandıracağını düşündüklerimden ilki "Tener El Corazon En El Lugar Equivocado-Yanlış Yerdeki Kalp". Filmleri eliyle, kare kare, art arda gelen tuvallermişçesine boyayan, sinema dünyasının saygınlığını kazanmış; ressam ve sinemacı Jose Antonio Sistiaga'nın kişisel dünyasını ve yaratım süreci anlatılan belgeseli.
Bir diğeri; "La parole ou la mort-Söz ya da ölüm" aşırı tutuculuğun tehlikelerinden bahseden; politika-din, din-bilim arasındaki tehlikeli ilişki üzerinde düşündüren film. "Nasıl olur da İncil ya da Kuran'ın kutsal metinlerindeki sözler hem nefret, cinayet ve kurban etmeyi kışkırtıp aynı zamanda bilgelik ve yaşam yolunu aydınlatabilir?"
Akıllarda renkli bir müzikal tadı bırakacağını düşündüğüm "Paradiso" adlı belgeselden de söz etmeliyim. Film tanıtımında Roy Arbucke'ın savaştan sonra 'korku'ya meydan okuyup eski sahne grubunu bir araya getirmeye, şimdilerde yetmişlerinde olan eski müzisyenlerini toplamaya ve zamanının en popüler dans okulunu yeniden açmaya karar vermesi, sahnede son dansı olmasına rağmen hiçbir dans hareketlerini kaçırmak istememesi hüzünlü aynı zamanda eğlenceli bir müzikal olduğu anlatılıyor.
Bu birkaç örnek filmle birlikte diğerlerini izleyip değerlendirmesi, tabii sizlere kalıyor.
Tüm ayrıntılar ve program, festivalin resmi İnternet sayfalarında. (SH/TK)