* Fotoğraf: AA
Haberin İngilizcesi için tıklayın
Enerji Bakanlığı'nın yönetmelikle zeytinlikleri madencilik faaliyetlerine açan düzenlemesinin ardından Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı da Doğal SİT alanlarını yapılaşmaya açan bir yönetmelik yayımladı.
Resmi Gazete'de yayımlanan “Korunan Alanların Tespit, Tescil ve Onayına İlişkin Usul ve Esaslara Dair Yönetmelik” maddelerindeki düzenlemeye göre korunan tüm alanların tanımı daha fazla yapılaşmaya izin verecek şekilde genişletildi.
- NOT: Doğal sit alanı olarak üç ayrı dereceye ayrılan korunan alanlar, Bakanlıkça ülke genelinde yürütülen çalışmalar kapsamında yeniden tanımlanarak “Kesin Korunacak Hassas Alan”, “Nitelikli Doğal Koruma Alanı” ve “Sürdürülebilir Koruma ve Kontrollü Kullanım Alanı” olarak üç ayrı kategoriye ayrılmıştı.
Nitelikli alanlar
Yönetmeliğe göre, Patara, Kekova, Kelebekler Vadisi, Ihlara, Salda Gölü ve Pamukkale gibi özel koruma bölgeleri de dahil ülke genelindeki "nitelikli doğal koruma alanlarında" daha önce kesinlikle yasak olan hidroelektrik (HES), rüzgâr (RES) ve güneş enerji (GES) santralleri kurulabilecek. Elektrik iletim tesis ve hatları, temiz ve atık su hatları, trafolar, haberleşme servisleri ile açık otoparklar yapılabilecek.
Ayrıca coğrafi yapısı gereği başka güzergâhtan geçirilmesi “kamu menfaatiyle” bağdaşmayan enerji iletim hatları da bu alanlarda geçirilebilecek. Tarımsal sera ve spor alanları da inşa edilebilecek.
Kesin korunacak alanlar
Çevre Bakanlığı, insanların girmesi bile yasak olan “kesin korunacak hassas alanlarda” güvenlik amaçlı yapılaşmanın da önünü açtı. Değişikliğe göre, bölge komisyonlarının kararıyla bu alanlarda, zorunluluk arz eden durumlarda mevcut yol güzergahı kullanılarak atık su, içme suyu, doğal gaz ve elektrik hatları, ulusal güvenlik için zaruret arz eden tesisler, orman yangını yolu açılabilecek.
İlgili yönetmeliğin "Kesin Korunacak Hassas Alanlar"la ilgili uygulamaları belirleyen 7. maddesine şu fıkralar eklendi:
“Bu alanlarda, kesin yapı yasağı olmakla birlikte faaliyetlerin niteliğine, içeriğine ve zorunluluk haline ilişkin Bölge Komisyonları tarafından yapılacak değerlendirmeye göre; a) Kamu menfaati gereği zorunluluk arz eden hallerde mevcut yol güzergâhı kullanılması koşuluyla atıksu, içme suyu, doğal gaz ve elektrik hatları, b) Ulusal güvenlik için zaruret arz eden tesisler, c) Orman yangın yolu açılmasına, ormanların bakım ve onarımına, biyotik zararlılarla ve abiyotik (yangın, sel, fırtına) etkenlerle mücadele edilmesine yönelik çalışmalar, ç) Dalyan ve lagün ekosistemlerinde doğal dengenin devamlılığının sağlanması amacıyla ilgili kamu kurum görüşleri doğrultusunda ve herhangi bir yapı yapılmamak şartıyla alanın özelliğinden kaynaklanan geleneksel avcılık yöntemleriyle yapılan balıkçılık faaliyetleri, yapılabilir.”
Değişiklik öncesi söz konusu yönetmeliğin ilgili maddesi şöyleydi:
“Kaynak değerlerinin korunması için; alan kullanımı ve alana tüm etkilerin sınırlandırıldığı, gerektiğinde insanların bölgeye girişlerinin engellendiği, bilimsel araştırmalar, eğitim ya da çevresel izleme amacıyla özel önlemler alınarak korunacak kara, su, deniz alanları olup, Cumhurbaşkanı kararı ile ilan edilerek yapı yasağı getirilen mutlak korunması gereken alanlardır.”
Sürdürülebilir alanlar
“Sürdürülebilir Koruma ve Kontrollü Kullanım Alanı” olarak ayrılan yerlere ilişkin yapılan yönetmelik değişikliği ise Bölge Komisyonu tarafından yapılacak değerlendirmeye göre; kesin korunacak hassas alanlarda ve nitelikli doğal koruma alanlarında izin verilen faaliyetlere ek olarak doğal ve kültürel bakımdan uyumlu düşük yoğunlukta faaliyetlere, tarım ve hayvancılık amaçlı entegre tesislere, hidroelektrik, rüzgâr ve güneş enerji santralleri ile turizm ve yerleşimlere izin verilecek.
Yönetmelik değişikliği ile ayrıca Doğal Sit tescil kararlarına karşı idari itiraz yolu getirildi. Bu, dava yolunu geciktirilmesi veya sınırlandırılması anlamı taşıyor.
Ekoloji Birliği: Korunan alanlara dokunma
Yönetmeliğe tepki gösteren Ekoloji Birliği’nden yapılan yazılı açıklamada, “Siyasi iktidar, yasa değişikliğine dahi gerek görmeden, Meclisi ve toplumu yok sayarak, şirketlerin daha fazla kar sağlaması, sermaye birikimi için yaşam alanlarını, doğal alanları talana açmaya devam ediyor” denildi.
“Korunan alanlarının bozulmasına, talan edilmesine izin vermeyeceğiz” diyen doğa ve yaşam savunucuları, zeytinlik yönetmeliğine olduğu gibi bu yönetmelik değişikliğine karşı da hukuksal ve toplumsal mücadeleyi başlattıklarını duyurdu.
9 yılda 3 değişiklik
Korunan alanların tespit ve tescili ile bu alanlardaki uygulamaların belirlendiği yönetmelik, 16 Mart 2020 tarihinde çıkarılan Cumhurbaşkanı kararı ile daha önce de değiştirilmiş, korunan alanlarda madencilik, balıkçı barınakları ve turizm amaçlı yapılaşmanın önünü açan yeni düzenlemeler getirilmişti.
Ayrıca ilgili yönetmelikte 27 Ekim 2017 ve 19 Şubat 2013 tarihlerinde yapılan kimi değişikliklerle korunan alanların kullanıma açılması yönünde yeni uygulamalar getirildi.
Biyolojik çeşitlilik açısından tüm Avrupa kıtasına yakın bir zenginliğe sahip olan Türkiye, korunan alanlar açısından ise Avrupa ülkelerinin çok gerisinde bulunuyor. AB ülkelerinin korunan alan yüzölçümleri ülke yüzölçümlerinin yüzde 25’i düzeyinde olduğu kaydedilirken Türkiye’de bu oran yüzde 8 seviyesinde.
(TP)