Yeni yapılan bir çalışma, iklim krizi nedeniyle Türkiye’de zeytin üretimine en uygun alanlarda daralma beklendiğine işaret ediyor.
Akdeniz, Ege ve Marmara bölgelerinin kıyılarında yoğunlaşan zeytinciliğe elverişli alanların kuzeye, iç kesimlere ve daha yüksek rakımlara doğru kayması bekleniyor. Ancak yüksek rakımlarda zeytinciliğin ekonomik olarak sürdürülebilirliği belirsiz. Bu durum, zeytine ve zeytinyağına ekonomik fiyatlarda erişmeyi daha da zorlaştırabilir.
Mevcut zeytinlikleri korumak ve yeni kurulacak zeytinlikleri doğru yönetebilmek için zeytin tarımına uygun çeşit ve alanların tespit edilmesi ve modern sulama tekniklerinin yaygınlaştırılması gibi uyum politikalarının bir an önce hayata geçirilmesi gerekiyor.
Gerekli uyum stratejilerinin bir an önce hayata geçirilmemesi durumunda, değişen iklim şartları, zeytin üretimi ile geçimini sağlayan 300 binden fazla aileyi etkileyebilir, ayrıca zeytin ve zeytinyağı fiyatlarının daha da artmasına neden olabilir.
Ege Bölgesi’ndeki risk
Zeytinliklerin büyük risk altında olduğu bölge, aynı zamanda Türkiye’deki toplam zeytin üretiminin de yarısından sorumlu olan Ege Bölgesi. 2050 ve 2070 yılları için çalışılan senaryolarda, Ege Bölgesi’nde çok uygun ve uygun alanların gelecekte daha çok kıyıya çekilebileceği, buna karşın çok az uygun alanların ise bölgenin iç ve yüksek kesimlerine doğru genişleyeceği tahmin edilmektedir. Bu alanlardaki zeytin ağaçları, uzun süreli yüksek sıcaklıklar ve kuraklık gibi değişen iklim koşulları karşısında oldukça savunmasız.
Çalışmanın bulgularına göre Marmara Bölgesi’ndeki habitatlar iklim değişikliğinden olumsuz etkilenmeyecek. Karadeniz’de ise zeytinciliğe uygun alanlar yer yer artacak. Genel olarak zeytin bitkisinin habitat alanlarının hem kuzeye, hem iç kesimlere, hem de daha yüksek sahalara doğru kayması bekleniyor. Ancak bu gibi alanlarda zeytinciliğin ekonomik olarak sürdürülebilir olup olamayacağı belirsizliğini koruyor. Örneğin daha önce tahribat nedeniyle Edremit kıyılarından Kaz Dağları’nın yamaçlarına doğru yayılan zeytin yetiştiriciliğinde verim kayıpları yaşandığı ve çeşidin daha yavaş büyüdüğü tespit edilmişti.
İklim değişikliği nedeniyle artabilecek olumsuzluklar arasında, zeytin bitkisinin soğuklama ihtiyacının karşılanamaması, artan sıcaklıklarla birlikte verimde ve mahsul kalitesinde düşüşler yaşanması, zeytin zararlılarında artış görülmesi gibi ihtimaller sayılabilir. Zeytinciliğin bu değişen koşullardan daha az etkilenmesi için risklerin tespit edilmesi ve şimdiden önlem alınması büyük önem taşıyor.
Türkiye’nin önemi
Türkiye, ilk kez bundan yaklaşık altı bin yıl önce Doğu Akdeniz’de ıslah edildiği düşünülen zeytin ağaçlarının önemli bir kısmına ev sahipliği yapıyor. Dünyadaki zeytinlik alanların neredeyse yüzde 10’u Anadolu’da yer alıyor.
Türkiye aynı zamanda dünyanın en büyük beş zeytin ve zeytinyağı üreticisinden biri. Küresel zeytinyağı üretiminin yaklaşık yüzde 15’i Türkiye’de yapılıyor. Üretim miktarı yıldan yıla değişmekle beraber ülkemizin yağlık zeytin ağaçlarının yarısından fazlası; İzmir (yüzde 15), Aydın (yüzde 14), Muğla (yüzde 13) ve Manisa (yüzde 9) gibi Ege Bölgesi’ndeki illerde bulunuyor. Sofralık zeytin ağaçlarında ise ilk sırada Manisa (yüzde 28) bulunuyor, ardından Bursa (yüzde 19) ve Mersin (yüzde 10) illeri geliyor. Türkiye’de yaklaşık 320 bin ailenin zeytin tarımı ile geçindiği hesaplanıyor.
Ancak Akdeniz ikliminin egemen olduğu alanlarda doğal olarak yetişen ve günümüzde Akdeniz, Ege ve Marmara bölgelerinin kıyı kuşağında dağılım gösteren zeytin bitkisi, iklim değişikliğinin bazı sonuçları karşısında hassas. Çalışma, değişen iklim koşulları nedeniyle ortaya çıkacak değişikliklerin, zeytinin özellikle Ege Bölgesi’ndeki yayılış alanlarının büyük ölçüde etkileneceğini işaret ediyor. Buralarda zeytin bitkisi için önemli habitat değişimleri, kayıpları ve parçalanmalarının yaşanması bekleniyor.
Suyu verimli kullanmak
İklim değişikliğinin şiddetlenmesiyle birlikte zeytincilik; sıcaklıkların, su stresinin, hastalıkların, tür zararlılarının ve aşırı hava olaylarının artması gibi birçok tehdit ile karşı karşıya kalacak. Hem bugün var olan zeytin alanlarını bu olumsuz etkilerden korumak hem de yeni kurulacak zeytinliklerin en elverişli sahalarda, en uygun zeytin çeşidi ile ve en doğru yöntemlerle yönetilmesini sağlamak için şimdiden bazı önemli adımlar atmak gerekiyor.
Zeytincilik geleneksel olarak bitkinin yağmurla beslendiği koşullarda yapılıyor. Zeytin yetiştiriciliği yapılan ve sulamanın olmadığı alanlarda yıllık yağış miktarının en az 500 mm olması gerekiyor. Bu olumsuz etkileri sınırlandırmak için damla sulama veya yeraltı damla sulama gibi sulama sistemlerinin benimsenmesi ve yaygınlaşması büyük önem taşıyor. Böylelikle suyu etkili ve verimli kullanarak su tasarrufu sağlamak mümkün olabilir.
Prof. Dr. Beyza Ustaoğlu, Prof. Dr. İsa Cürebal ve Muhammed Mustafa Özdel tarafından hazırlanan bu haber, kısaltılarak İklim Masası ve bianet işbirliği ile yayımlanmıştır.
İklim Masası, iklim kriziyle ilgili güvenilir bilgileri kamuoyunda yaygınlaştırmayı hedefleyen bir haber servisidir. Yazarları, haberleştirdikleri konularda uzmanlığı bulunan bilim insanlarından oluşur. (TY)