- Teyzem, bu kafanın üstünden geçen zincir ne?
- Bu küpeler erimden kaldı bana. Kulaklarım yırtıldı da böylece tutturuveriyorum.
- Çok mu özlüyorsun onu?
- Bizde erkekler özlenir.
Üst komşumuz kahve içmeye gelmiş. 56 yaşında, eşini 20 yıl evvel "kaybetmiş" bir kadın. Heyecan içinde orduevinde "kendisi ile arkadaş olmak isteyen" albaydan söz ediyor bize. Tabi "şöyle hoşlandı, böyle beğendi" diyerek değil, "Terbiyesiz adam! Ağzının payını verdim" utancıyla, kendine söz gelmesinin tedirginliğiyle anlatıyor "ilgili" albayı. Evliliği bitmiş olsa da, erkeğine aidiyetinin sembolü yüzüğü hala parmağında.
- Hayriye Teyze yüzüğünü neden taşıyorsun hala?
- E, neden çıkaracakmışım ki?
- Yani, ne bileyim... Eşin de vefat etti.
- Olsun a canım, ne işim var? Hem ben istemem kimseyi. Böyle rahatım hiç olmazsa. Karışanım, görüşenim yok!
Erkeklerini özlemek, "Erkeklerin Kadınları" için evrensel bir gelenek... "Yine dövseydi de başımda bulunsaydı" diyen kadınların, eşleriyle birlikte girdikleri "karanlık sokaklardan" tek başlarına çıkamama korkusu.
Tamlayanın eksikliğini taşıyan bir dil bilgisi sorunu gibi, kendisini "adam gibi" anlatacak bir eril dilin sahiplenilmesini beklemek zorunda "Erkeksiz Kadınlar". Potansiyellerle kurulan ilişkiler geleneğinde, öbür kadınların rakibi potansiyeliyle muhatap olmaktan çekinen dul kadınların imajı, ölen eşe aidiyet garantisi ile tamamlanıyor.
Çünkü bu evrensel gelenekte tek başına yaşayan her kadın bir "Erkeksiz Kadındır" aslında. "Erkeksiz Kadını" algılayabilmek için keskin hatlar yaratılır böylece, uç noktalardan okunur ki erkeksiz olsa da kolayca kavranabilsin kadın: Ya herkesle sevişmek için can atan azgın kadınlar, ya da erinin yasını bedenleriyle kanıtlayan kapatılmış kadınlar (elde edilmeye müsait olmak ya da çoktan elde edilmiş olmak)...
Bir ölüye ait olmak... Bir ölüye ait olmak, kadın üzerindeki metafizik denetiminin bir kolu. "Her an denetleniyorsun" uyarısı Hayriye Teyzemin dilinde açığa çıkıyor: "Herifimin kemikleri sızlamıştır şimdi."
Erkeksiz kalan kadınların çoğu, "içeride yırtılan örtüyü" kendi bedenlerini kapatarak telafi etmeye çalışırken de metafizik algının emirlerinden birini yerine getirmeye çalışıyor mu zaten!
İnternete girip "dul kadın" diye tarıyorum. İlk önce porno siteler çıkıyor karşıma. İnternetin aleminde kocasız kadınlar "Erotik dul kadın" göndermesi ile "çapkın erkeklerle" yarışıyor. Erkekler kadınların hayatının tamamı olduğu için, erkeği belli olmayan kadınlar da "hayat kadınları" olarak bedenini çeşitli hayatların hizmetine sunuyor.
Adaylığı "fahişelik suçunu işlediği gerekçesiyle" iptal edilen Ayşe Tükrükçü "Hayat kadını değiliz, hayatı çalınmış kadınlarız" derken, her gün yüzlerce "hayatın" tecavüzüne uğrayarak hayatsız bırakıldığını söylemiyor mu zaten?
Meksika'daki "bayan hükümlü ve tutukluların, Kadınlar Gününde" yazdıkları mektup ise, "Erkeksiz Kadınlar"ın bir başka versiyonunun maruz kaldığı hayatsızlık damgasını belirginleştiriyor. Gardiyanların "Sen bir orospusun, kahrolası orospu, sana hak ettiğin gibi, bir orospu gibi tecavüz edeceğiz!" sözleri, tek kadınların "tek başına kadınlar" muamelesiyle, bir korumasızlık haliyle muhatap tutulduğunu gösteriyor.
Çünkü bir kadının onu koruyacak bir erkeği yoksa, kimsesi de yoktur aslında (!).
Erkek, bir kadının sahibi olarak kadının cinselliği hakkında konuşulmasını fiili olarak yasaklamış olacağından, erkeksiz kadınların kimliği çoğu kez cinsel algılarla konu edilmekten kaçamaz. Hakkında konuşulması için müsaade alınan bir erkeği olmayan kadının paniği de, kendini sürekli bu çerçeveye sıkışan kanıtlarla açığa çıkar. Neticede "yüzüğüyle doğmak geleneği", erkeği ölen kadınları da aşarak kamusal alanda tek başına varolmak isteyen -ya da varolmak durumunda olan- kadınların uygunluğa dahiliyet kıstası oluverir.
Seçim arifesinde bunları neden söylüyoruz?
Aday kadınların parti liderlerince "iyi aile babası" imajıyla tanıtımı, kadınların seçildikten sonra neler yapacağı merakını endişeye dönüştürüyor.
Kadın vekillerin erkeksiz hareket edemeyecek yapay insanlar olarak kurulduğunu daha önce çok gördük; kadın için "ayıp" ölçütünü işleten bir hukukun neredeyse temsilini üstlendiklerini de... Fakat her şeye rağmen umuyoruz ki seçilen kadınlar kadının salt namus ve cinsellikle konu edilmediği, seks işçilerinin, kadın tutukluların, evlilik dışı yaşayan kadınların da gündeme getirildiği tartışmalarla mecliste varolacak; kadın kelimesini tek başına, "hür" bir sözcük olarak meclis gündemine taşıyacaklardır.
Yüzüğüyle doğan kadınların, bir sembol mekanı olmamaları için, kendi isimlerini mecliste duymaları gerekiyor artık. Kadınlığın gündeminde ailenin olmadığı, güzelliklerinin ölçütünü kadınların belirlediği, otobüs duraklarının çok uzak olmadığı, sokakların karanlık olmadığı, meşruiyetin ve siyasetin heteroseksüel bir cinsiyet taşımadığı bir hayatı yaşamak için yüzük bünyesinde netleşmiş erkekliğe ihtiyaçları olmadığını gördüklerinde, varoluşunu kocasıyla tanımlayan pek çok kadının kamusal alandaki yaratıcılığının tanığı olacağız.
Şimdilerde "şiddet görmeyen her kadının özgür olduğu" yanılsaması kamusal-resmi zihniyet kolaycılığında yerini almış pek çoğumuzu rahatlatırken, şiddet görmese de özgür olmayan, taşıdığı simgelerle birlikte erkeklerce yaratılmış geçmişlerine düğümlenen kadınların sesine çok ihtiyacımız var.
Kıyılarda bıraktığımız kadınlar, vekil kadınların meclisin zirvelerinde kendilerini erkekçe bir şehvete kaptırmamaları için önemli bir hatırlatma olacaktır.
Çünkü ne diyordu Hannah Arendt, "Birini yok saymak, onu varlığından kuşku duymaya yöneltir". İşte buna kimsenin hakkı olmadığı için, "Kurtarılmış kadınlardan" kurulu bir meclis yerine, seks işçisi ya da vekil olmak arasındaki farkın statüsel bir kalite farkı değil, ekonomik gerekçelerle yaratılan cinsiyetçi bir eşitsizlik olduğunu kavrayan kadınca bir meclisin işleyebileceği umudunu taşımak istiyoruz. Kadınlar -üst komşumuz da olsa, kadınlar kolu başkanı da olsa- kırmızı rujlarıyla dikizlenecekleri korkusu ile erkekliğe düğümlenmesin, hiçbir kadın yüzüğüyle doğmasın diye...(GE/EÜ)
* Gülnur Elçik, Kocaeli Üniversitesi Siyaset ve Sosyal Bilimler Yüksek Lisans; Uçan Süpürge Bursa muhabiri