Her geçen gün daha da gelişip çeşitlenen ve emzirmeden beslenmeye, güvenlikten özel sağlık sigortasına, giyimden alt bezine illaki bakım ve eğitime dek pek çok alt sektörü olan bebek ekonomisini değişik boyutlarıyla değerlendirme amaçlı haber dosyasının bu bölümünde okul öncesi eğitimi ele aldık.
Çocuğun gelişiminde ilk altı yaşın çok önemli olduğuna, okul öncesi eğitimin her çocuk için şart olduğuna inanan biriyim. Sekiz aylık ikiz bebeklerini ücretsiz izin hakkı bitince, tek ve son seçeneği olan gündüz bakımevinde bakımlarını sağlayan bir anne ve meslek yaşamının bir bölümünde kreşte çalışan bir sosyal hizmet uzmanı olarak bu eğitimi çok önemsiyorum.
“Çocuğun okul öncesi eğitim kurumuna başlama yaşını aile koşulları ve çocuğun gereksinimleri belirliyor” diyen 35 yaşındaki bir anneyle, Bilge Yıldız’la yaptığımız söyleşi hem eğitici hem samimi hem de keyifliydi. Sosyoloji lisanslı, felsefe yüksek lisanslı Yıldız’ın altı yıldır evli olduğu eşi Elektronik ve Haberleşme Mühendisi. Kızı Gökçe de beş yaşında.
"Odada makulduk, diğer gereksinimlerde değil"
Bebek ekonomisine dair şimdi olsa yapmazdım dediğin bir şey var mı?
Sekiz aylık evliydim –sürpriz- hamile kaldığımda. Bebeğimiz için hayal kurmaya başladık hemence. Doğum şekli, doktor ve hastane seçimi mesela. Babam doktor olduğundan çocuk acili ve ameliyathanesi olan hastaneleri, hatta kordon bankasını bile araştırdı.
Hamilelik ve annelik öyle bir dönem ki; bazen kendini kaybediyorsun. Mesela oda konusunda makul davrandık. Sadece mobilya beşik aldık, evden bir dolap ayarladık, eşim odanın boya sair işlerini halletti. Diğer gereksinimlerde makul olamadık.
Dede olacağı için heyecanlanan babamı beş aylık hamileyken kaybetmek çok acıydı. Bizim yörede gelenektir kız anneleri yapar bebek çeyizini; annem de çok hevesle yaptı. Eşim ve ben kendimizden geçiyorduk; alışveriş esnasında. Aldığımız şeylerin parasını annem ödüyor, biz de keyfini yaşıyorduk. Annem harcadığı miktarı söylemedi hiç. O zamanlar marka takıntım vardı, üstelik. Elimizdeki bebek listesine habire yeni şeyler ekleniyordu. Aldığımız en absürd şey: sümük çekme makinasıydı. Beni en çok yoran hastane valizi listesini tamamlamak oldu.
Hastane odası süslemesi yaptınız mı?
Elbette. Kutlamaya gelenlere vereceğimiz bebek çikolatası ve buzdolabı süsü için -keyifle- emek harcadım. Hastane odasının süslenmesi için aradığımız firmalar çok fahiş fiyat isteyince kendimiz yaptık. İnternetten bulduk, doğum fotoğrafçısını. Bu işe yeni başladığından fiyatı ehvendi; 400 lira. Hazırladığı albüme Gökçe’yle bakıyoruz ara sıra, duygulanıyorum.
Bebeğinin bakımı için ücretsiz izin aldığını biliyorum.
26 aylıktı, işe başladığımda.
UNICEF: Yaşama en iyi başlangıç, anaokulu/kreşlerde yapılır. UNICEF: Okul öncesi dönemde çocuklara eşit haklar verilmeli. |
"Kreş onun için ihtiyaç bizim için zorunluluktu"
Çocukların sosyalleşme ihtiyacı 2-3 yaş aralığında arttığını ve bu zamanda kreşin ihtiyaca dönüştüğünü söylüyor, uzmanlar. Gökçe’nin kreşe gitmesine nasıl karar verdiniz?
Evimizin yakınındaki kreşin önünden geçerken “Buraya ben ne zaman geleceğim”, “Onlar benim arkadaşlarım mı?” diye soran Gökçe için kreşe başlamak ihtiyaçtı. Annesi ve babası için ise zorunluluk. Ücretsiz izin hakkım bitmek üzereyken yoğun bir şekilde kreş araştırmaya başladık, eşimle.
Bir gün sohbet ederken annem “İzin verirseniz torunuma biraz da ben bakmak istiyorum” dedi. Annem de Gökçe’nin kreşe gitmek için henüz küçük olduğunu düşünüyordu. Nitekim bir yıl baktı annem, torununa. Anneannesiyle beraberken de “Okula ne zaman gideceğim?” sorularına devam etmişti, zaten. Tuvalet eğitimini alan Gökçe, tam üç yaşında kreş ile tanıştı.
Anne-baba kreş olayını içselleştirmediyse çocuğun alışması/kabulü daha zor diye gözlüyorum.
Eşim ve ben kreş fikrine mecburiyetten ve çok zor alıştık. Annemin bir yıl Gökçe’ye bakma teklifi bu nedenle çok cazipti bizim için. Ben Gökçe’nin kreşe alışma döneminde çok kararlı bir anne olamadım. Hep gözleri dolu dolu, ağlak bir anneydim. Kararlı olmaya başladığımda, Gökçe’nin alışma süreci hızlandı. Bu süreçte eşim en büyük destekçimdi. Ve itirafımdır benden daha ilkeli davrandı.
Anne/bakıcıdan ayrılıp kreşe başlayan çocuk, sosyalleşmenin temelini atar.
Kreş çocuğu, artık toplumun da bir parçası olduğunun farkına varır.
Okul, çocuğun isterse gideceği bir yer değil. Bir bahaneyle gitmek istemiyorsa gönderme konusunda kararlı olunmalı.
Gökçenin anne-babası ile aile büyüklerinin kreşle ilgili ne tür beklentileri ve kıstasları vardı?
Hepimizin birincil beklentisi, Gökçe’nin mutlu vakit geçirmesiydi. Elbette fiziki şartlar ve güvenlik de çok önemliydi. Eşimle beraber internetten araştırdık. Deneyimli arkadaşlarımızla görüştük. Kreşleri gezip inceledik.
Servisle gideceği bir kreş istemiyorduk. Bize ve anneme yakın olmalıydı. Beslenme de önemliydi; ne yediği ve ne kadar yediği yani.
Sevecen bir öğretmen ve Gökçe’nin seveceği bir öğretmen olmalıydı. Öğretmen başına düşen çocuk sayısı az olmalıydı.
Sonunda, evimizin yakınında yabancı dil ağırlıklı eğitim veren, amaca uygun fiziki koşulları özellikle de oyun parkı ve bahçesi olan, hijyeni önemseyen, mesai saatlerimizle uyumlu, bir kreşi tercih ettik. İlk görüşme sırasında, çocuklar tuvalete giderken kim eşlik ediyor diye bile sormuştuk.
Kreş ücreti ne kadardı?
Ücret, aile bütçemizin sınırlarını fazlasıyla esnettirmeyi gerektirdi.Okul öncesi eğitimde Montessori, Waldorf gibi felsefi yaklaşımlar var, malum. Özel bir yaklaşım tercihiniz oldu mu? Malum bu yaklaşımların da modası oluyor.
Özel bir yaklaşım olarak değil ama, kızımın yaparak yaşayarak, düşüncelerini ve kendisini öğretmeninden çekinmeden özgürce ifade edebileceği bir sistem olmasını istedim.
Kreş kararınızı netleştirmeden önce çocuğunuzun alışma sürecinde nasıl bir yol izleneceğini sordunuz mu?
Evet. Kreşlerde alışma sürecinde çocuğunuz ağlasa da bırakıp arkanıza bakmadan uzaklaşmanız isteniyor. “Siz gittikten sonra çocuğunuz hiç ağlamadı hemen sustu” deniliyor. Ben arkamı dönüp gidemedim. Bence, alışma süreci aslında tek taraflı değil. Yani hem çocuğun, hem ailenin alışması gereken bir süreç. Gökçe’yle aramızdaki güvenli iletişimin zarar görmesini istemedim. Ona, neden kreşe gitmesi gerektiğini, benim de neden işe gitmem gerektiğini anlattım. İyi ki dinlemeyi seven bir çocuğum vardı.
Aile, anaokulu/kreşe başlayan çocuğun uyumu için neler yapmalı? * Aile kararlı, sabırlı ve sakin olursa uyum sürecinin kısalacağını bilmeli. * Okul, öncesi eğitime ve çocuğunu başlattığı kuruma inanmalı ve güvenmeli. * Okul hakkında çocuğu bilgilendirmeli, * Okul, çocuğa tanıtılmalı. * Aile, çocuğun sevmesi-istemesi ve uyumu için onunla birlikte okula gitmeli. * Çocuk, öğretmen ve idarecilerle tanıştırılmalı. * Çocuğa, okulda çocukların bulunduğunu, anne-babaların bulunmadığı açıklanmalı. * Çocuğa okulda kalacağı zaman dilimi söylenmeli, belirtildiği saatte alınmalı. * Çocuğa, okulun her gün gidilen oyun, arkadaş ve eğitim yeri olduğu anlatılmalı. * Başlangıç günlerinde vedalaşma mümkün olduğunca kısa tutulmalı. * Vedalaşırken ağlayan çocuğa ayrılma konusunda kararlı davranılmalı. * Çocuk, onu kreş/anaokuluna getiren ebeveynin yanında ağlıyor ve gitmesine izin vermiyorsa (varsa) diğer ebeveyn ya da aile büyüğü getirmeli. * Israrlı, sakin ve kararlı davranarak devamı sağlanmalı. * İlk günlerde çocuğa çok soru sorulmamalı. (”Günün nasıl geçti?” sorusu ve alınan yanıtla yetinilmeli. Kurumdan bilgi almak tercih edilmeli.) * Okula gidiş (büyükanne/büyükbabalar dahil) tüm aile üyelerince desteklenmeli. * Okulu reddeden çocuk, aileden birisi onu desteklerse tepkisini büyütebilir. * Çocuğa okulda mutlu ve güvenlikte olacağını, öğretmeninin onunla ilgileneceğini, isteklerini onunla paylaşabileceği söylenerek öğretmenine güvenmesi sağlanmalı. * Uyum sorunu, ilk hafta başından sonuna –genellikle- azalsa da ikinci hafta yine tavan yapabilir. * Uyum süreci, sabır-sakinlik-kararlılıkla kısalır. |
Her çocuğun kreşe alışma süresi farklı. Gökçe’nin ilk deneyimini anlatır mısın?
Biraz uzun, dört ay sürdü alışması. Gökçe için dışarıdan çok eğlenceli ve cazip çekici gelen kreş hayatı aslında hiç sandığı gibi değildi. Sınıfta iki öğretmen vardı. Öğretmenlerden biri çok eğlenceli, sevgi dolu ve Gökçe’yle çok ilgiliydi. Kızımın alışma sürecinin uzamasında, kreşin yabancı dil ağırlıklı eğitim vermesinin etken olduğunu düşünüyorum. Konuşulanları anlayamıyormuş –meğer- çocuk.
Anaokulu/ Kreş öğretmeni; * çocuk gelişimi-eğitimi, beslenme-sağlık, müzik, resim, drama vb. bilgisi olmalı. * kayıt tutma becerisi olmalı. * okumayı sevmeli. * sağlıklı, canlı, neşeli ve mizah duygusu olmalı. * çocukça davranışlardan sıkılmamalı. * yaratıcı, dikkatli, gözlemci sabırlı ve sorumluluk sahibi olmalı. * çocukların ihtiyaçlarına duyarlı olmalı. * iyi ve güzel Türkçe konuşmalı. * güvenilir ve meslek ahlaklı olmalı. * iletişim becerisi olmalı. * hoşgörülü, esnek, yeniliklere açık olmalı. * dış görünüşüne dikkat etmeli. * ailelerle işbirliğine açık, ekip çalışmasına yatkın olmalı. * karar mekanizması sağlıklı işlemeli. *rol model olmalı, peşin hükümlü olmamalı. *çok yönlü gelişime açık olmalı. https://nenedir.com.tr/okul-oncesi-ogretmeninin-sahip-olmasi-gereken-ozellikler-nelerdir/ |
Gökçe kreşten ayrıldı, bir aydır şimdi anaokuluna gidiyor. Memnun mu halinden?
Okula gitmenin bir zorunluluk olduğunun bilincinde, bence. Bu yüzden problem yaşamadığımızı düşünüyorum. Akşamları uyku öncesi yaptığımız sohbetlerden anladığım arkadaşlarıyla, öğretmeniyle sevgi bağı kurulmaya başlandı.
Torun Atlas, kreşe başlayacak olsa, anne-babasına ne önerirsin?
Atlas’ın tuvalet eğitimini aldığı ve kendini ifade edebildiği ay/yaştayken; evlerine ya da işyerlerine yakın, servis kullanmayacakları, bir kreşi tercih etmelerini önereceğim, elbette koşulları uygunsa. Başlangıçta, hem Atlas’ın hem annesinin kaygılarının olması doğal. Paniğe gerek yok. Kreşin ilk günlerinde çocuğun aşırı uyumlu olması da yoruma tabii; zira Gökçe gibi geç tepki verebilir. Akşama kadar öğretmenle beraber olduğundan aslolan iyi bir öğretmen, kanımca. En iyi kreş, anne ve babanın çocuğunun güvende olduğunu bildiği, gönlünün rahat olduğu kreş olduğunu düşünüyorum. Ve kesinlikle tutarlı olmalılar; ben pek olamadım. (ŞD/BK)