Çizim: Ercan Altuntaş
Kobanî davasının 30. duruşma periyodunun 3. oturumu, Sincan Cezaevi Kampüsündeki Ankara 22. Ağır Ceza Mahkemesinde görüldü.
TIKLAYIN-Adalet, siyaset ve hukuk: Kobani Davası
Davada, Halkların Demokratik Partisi’nin (HDP) önceki dönem Eş Genel Başkanları Figen Yüksekdağ ile Selahattin Demirtaş, Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) eski Eş Genel Başkanı Sebahat Tuncel, HDP Onursal Başkanı Ertuğrul Kürkçü ve HDP MYK üyelerinin de aralarında bulunduğu 108 kişi yargılanıyor.
3 bin 530 sayfa ve 324 klasörden oluşan iddianamede 108 siyasetçi için “Devletin birliği ve ülke bütünlüğünü bozma” ile 37 kez “insan öldürme” başta olmak üzere pek çok suçtan ceza isteniyor.
TIKLAYIN - “Mahkeme, iktidarın çizdiği sınırdan çıkamıyor”
TIKLAYIN - “Kobanî davasında mahkeme, kendi yarattığı hukuku uyguluyor”
“Tüm çalışmalarım Anayasal hakkım”
MA’nın haberine göre, bugünkü duruşmada da esas hakkındaki mütalaaya ilişkin beyanlarını sürdüren siyasetçi Mesut Bağcık, 2016’da yılında hakkında başlatılan ve bu dosyayla birleştirilen soruşturmayla ilgili bilgi verdi.
Bu dosyada üyesi olduğu Demokratik Bölgeler Partisi’nin (DBP) Eğitim Komisyonu’nun bir çalışması nedeniyle yargılandığını ancak bu komisyonda yer almadığını ve yer aldığı komisyonun DBP Örgütlenme Komisyonu olduğunu dile getirerek, çalışmalarını anlattı:
“Bütün siyasi partilerde Parti Meclisi’nde (PM) bulunan kişiler, gittikleri yerde, yerelde çalışmalarını yapar. Bizim çalışmalarımız yargılama konusu yapılmış ama sadece bizde olan bir durum değil. Herkes böyle çalışır. Suçlama konusu yapılan akademi, partinin tüzüğünde yer alıyor. Tüzükten ayrı bir şeymiş gibi yansıtılıyor. Parti için eğitim, çıkarılacak müfredatın ve pek çok konu parti eğitim yönetmeliğinde belirlenir.
Sadece ve sadece Örgütlenme Komisyonu’nda yer aldım. Başka bir alanda çalışma yürütmedim ve yer almadım. Yaptığım çalışma ile ilgili yargılanmıyorum. Bunun yanı sıra yaptığım tüm çalışmalarım Anayasal hakkımdır.”
Telefon görüşmeleri kodlandı
Yaptığı telefon görüşmelerinin de dosyada yer aldığını dile getiren Bağcık, bu görüşmede yer alan kişilerin “X Bayan-Erkek” şeklinde yer aldığını ve bunun bilinçli yapıldığını söyledi. Bağcık, “Birazdan bunların kim olduğunu size tek tek anlatacağım. Bu, mahkemeyi yanıltmaya dönüktür. Bu kişilerin kim olduğu bilindiği halde, bu şekilde gösterildi” dedi.
Dört telefon görüşmesinin dosyada suçlama konusu yapıldığını ve bu dört kişinin partinin resmi yöneticileri olduğunu, bu yöneticiler ile görüşmenin suçlama konusu yapılamayacağını dile getiren Bağcık, “Telefon görüşmesinin tamamı siyasi parti çalışmaları ile ilgilidir. Yasa dışı bir örgüt ile ilgili olabilmesi için şiddet, tehdit ve Yargıtay’ın kararlarında yer alan durumların yer alması gerekir. Telefon görüşmeleri çarpıtılmış ve oynanmıştır. Yapay suç unsurları icat edilmeye çalışılmıştır. Yıllarca süren bu yargılama birçok yönüyle hukuksuz durum içeriyor” diye konuştu.
“Suç yaratma ve algıyı yönetme”
Bağcık, telefon görüşmelerinde “X Bayan-Erkek” olarak adlandırılan kişilerden üçünün DBP PM üyesi olduğunu ve diğer kişinin HDP İl Örgütü Eşbaşkanı olduğunu belirterek, isimlerini paylaştı.
“Soruşturmayı yapanlar ‘X bayan-erkek’ olarak yer verdikleri kişilerin kim olduğunu çok iyi biliyorlar. Gerçek isimler yerine ‘X bayan ve X Erkek şahıslar’ şeklinde yansıtılması, suç yaratma ve algıyı yönetmeye dönüktür. Bu bir kumpastır. Heyetinize şunu sormak istiyorum; bu telefon görüşmelerinde yer alan bu konuşmalar nasıl olur da yasa dışı bir konuşma olarak yer alabilir? Ne konuşmada ne de konuşma sonrasında bir durum yaşanmadığını göreceksiniz. Zaten olsaydı, dosyaya koyarlardı. Herhalde bizi kayırma halleri olmazdı değil mi?”
“Sizin de araştırmanızı istiyorum”
Bu kişiler ile aynı komisyonda yer aldığını ve kongreye ilişkin görüştüklerini ifade eden Bağcık, buna dair görüşmenin içeriğini de okudu.
“Yasadışı bir şey yaptığıma dair tek bir şey yok. Yeni seçilecek yönetime tüzük ve program eğitimi verilmesine dair yaptığımız bir görüşme suçlama konusu yapılıyor. Bizim Eğitim Komisyonumuz, Örgütlenme Komisyonumuz olamaz veya tüzük ve programa dair eğitim verme hakkımız olamaz! Ama diğer partilerin olur. Sonra da eşit yurttaş deniliyor.
Bu yazılan bütün metinler taraflıdır ve hazırlayanların neredeyse hepsinin FETÖ’cü olduğunu dün sunduğum belgeler ile ispatladım. Belki de eksik ya da yanlış bilgi, belge paylaşmışım. Bu nedenle sizin de araştırmanızı istiyorum.
“Başka partide yapsaydım ödül verirlerdi”
İşlediğimiz bir suç var ise de gereken cezanın verilmesine dair diyeceğimiz bir şey yok. Ama ortada bir suç yok. Eğitim yapıldığı ileri sürülen 6 Şubat ile 3 Mart arasında tek bir tapem yok. Ayrıca bu yapıldığı ileri sürülen eğitim sırasında tutulan ortama dinlenmesinde bana ait bir ses kaydı yok.
Katılmış olsaydım, ortam dinlemesinde veya telefon görüşmelerinde ortaya çıkmaz mıydı? Diğer bir ifade ile 30 günlük eğitim sırasında bir görüşmem yok. Bu da eğitim komisyonunda olmadığımın kanıtıdır.
Ben bunları başka partide yapsaydım, ödül verirlerdi, burada elime kelepçe takıyor. Bunlarla partimize kimse gelmesin mesajı mı veriliyor? Buna hakkı var mı?” (AS)