Uluslararası Af Örgütü (AI) pazartesi günü yayımlanan son araştırmasında yeni teknolojiler ve yapay zekanın ülke sınırlarında insan hakları ihlallerinin artma eğilimine nasıl katkıda bulunduğunu kapsamlı bir biçimde belgeledi. AI devletlere, bu teknolojilerin insan haklarını ihlal etmemesini sağlayacak bütün önlemler alınana kadar bu teknolojileri kullanım dışı bırakma çağrısında bulundu.
"Dijital Sınır: Göç, Teknoloji ve Eşitsizlik" başlıklı araştırma, devletler kadar devlet dışı aktörlerin de kullandıkları yeni teknolojilerle göçmenler de dahil hareket halindeki insanların haklarının ihlal edilmesi olasılığını nasıl artırdığını özetliyor. Bu süreçlerde en ağır ihlallere, mahremiyet, ayrımcılığa uğramama, eşitlik ve sığınma hakkı uğruyor.
AI: "Devletler özel şirketlere değil,
insanların haklarına saygıyla yükümlü"
Raporun medya tanıtımında söz alan Uluslararası Af Örgütü üyesi Eliza Aspen, "İnsan haklarının korunmasının özel çıkara feda edilmemesi gerekir" dedi. "Devletlerin özel şirketlere karşı bir yükümlülükleri yok ama devlet ve devlet dışı aktörlerin hareket halindeki insanların haklarına saygı duyulmasını sağlama yükümlülükleri var."
Teknolojiler ülke sınırları ve ötesinde altta yatan ırksal, ekonomik ve toplumsal eşitsizlikleri de çoğaltıyor. Göçmen işçiler ve yurttaşlık statüsüne sahip güvencesiz kişiler, genellikle sığınmacı ve mültecilerle aynı dijital gözetim, izleme ve sömürü biçimlerine maruz kalıyorlar ve bu teknolojilerin üzerlerinde uygulanmasına itiraz veya uğradıkları zararın telafisini talep edememeleri nedeniyle bu teknolojilerin hedefi oluyorlar.
Raporda dile getirildiğine göre, kişilerin hareketlerinin işlenmesinde kullanılan dijital araçların büyük çoğunluğu, iş modelleri genellikle kâr amacıyla veri toplanması ve biriktirilmesine dayanan özel şirketlerce geliştiriliyor, satılıyor ve dağıtılıyor.
Bu teknolojilerin her şeyi kuşatan nitelikleri, güvenlik arayışı içinde sınır aşan insanların refahı ve sığınma talebinde bulunma haklarını kullanma imkanlarını zedeleyen vahim sonuçlara yol açıyor. Ülke sınırlarında ve sınır bölgelerinde kullanılan, askeri düzeyde biyometrik sensörler ve insansız hava aracı gözetimi gibi veri yoğun teknolojilerin, yaşadıkları ülkelerdeki tehlikeli koşullardan kurtulmak için sınır aşmaları nedeniyle yeni geldikleri ülkelerde zaten yüksek sömürü ve marjinalleşme riskiyle karşı karşıya olan yerinden edilmiş toplulukları daha çok haleldar etme riski var.
Aspen, "Dünyanın dört bir yanında hükümetlerin, zararlı teknolojilerin düzenlemeden yoksun bir biçimde geliştirilme ve yayılmasını dizginlemek üzere çaba göstermeleri ve mülteci ve göçmenlerin haklarını uluslararası insan hakları hukuku kapsamında koruma yükümlülüklerini yerine getirmeleri gerekiyor." dedi.
"Bu teknolojileri geliştiren şirketler[in], teknolojilerin kullanımı bağlamında güvenlik önlemleri almak ve suiistimaller gerçekleştikten sonra değil, kullanıma başlamadan önce insan hakları açısından durum tespiti ve veri etkisi değerlendirmeleri yapmak zorunda [olduklarını]" söyledi.
Raporun açıklanmasından önce Mayıs başlarında Uluslararası Af Örgütü "CBP One" mobil uygulamasının kullanımına ilişkin bir raporunda da, bu uygulamanın, Amerika Birleşik Devletleri'nden iltica talebinde bulunan kişilere yönelik suistimalleri sürdürmekte olduğunu ifşa etmişti.
Af Örgütü "CBP One" uygulamasının ülke sınırlarını geçme ve iltica talebinde bulunma hakkını daha önceden randevu alma şartına bağladığından, buna imkanı olmayan kişilerin iltica talebinde bulunmalarını imkansız kıldığı için, hiçbir şekilde kısıtlanması mümkün olmayan iltica talep etme hakkının kullanımını sınırladığını belirlemiş ve bu uygulamanın kullanımına son verilmesi çağrısında bulunmuştu.
Uluslararası Af Örgütü, devletleri ve şirketleri, sınır yönetimi taktiklerinde sistemik ırkçılık üzerinde yoğunlaşarak insanların haklarını tehdit eden her tür istilacı teknolojinin gelişimini durdurmaya çağırıyor.
(AEK)