Küçük, Savcı Pekgüzel'e "Savunmamdan okuyup öğrenebilir", "Savunmamı dinlememiş herhalde", "Cevap vermiyorum", "Buna daha önce cevap verdim", "sorusunu geri almasını teklif ediyorum, gizlilik var", "Kendilerinden sorsunlar" diye tepki gösterdi.
Ntvmsnbc.com sitesine göre Küçük, Pekgüzel'in, "JİTEM'in kuruluşunu siz mi yaptınız?" sorusu üzerine de jandarma komutanlığında görev yaptığını belirterek, bunun bu kurumdan sorulabileceğini kaydetti.
Veli Küçük Ali Yasak'ı Susurluk sonrası tanımış..
Duruşmada tutuksuz sanıklardan Ali Yasak'ın (Drej Ali) avukatı Şevket Küçük, Susurluk kazasındaki çanta konusunda müvekkili hakkında dava açıldığını belirterek, Veli Küçük'e, "Yasak'ı kazadan önce mi, sonra mı tanıyorsunuz?" diye sordu.
Küçük de kazanın 1996 yılında olduğunu belirterek, Yasak'ı da 1998 ya da 1999 yıllarında bir lokantada tanıdığını söyledi.
Avukat Küçük'ün, çantadan haberi olup olmadığını sorduğu sanık Küçük, "Çantadan baştan beri haberim yok. Ali Yasak'ı bu çantayı almak üzere kaza yerine gönderdiğim iddiası var. Ali Yasak'ı tanımıyorum ki çantayı almaya göndereyim" dedi.
Savcı Pekgüzel'in sorusu üzerine Küçük, eski Esenyurt Belde Belediye Başkanı Gürbüz Çapan ile Kemal Özden'in davet ettiği bir yemekte tanıştıklarını, daha sonra görüşmediklerini ve telefonunu da bilmediğini söyledi.
Pekgüzel'in, "Vecdi Çapan'ı tanıyor musunuz?" şeklindeki sorusu üzerine de Küçük, bu kişinin soyadı "Çapa" dedi.
Savcının İzmir'de öldürülen İbrahim Çiftçi'yi tanıyıp tanımadığını sorduğu Küçük, Çiftçi'yi tanıdığını söylemediğini belirterek, bu kişinin ismini Yalçın Tanfer'in oğlu Osman Tanfer'den duyduğunu kaydetti.
Pekgüzel'in "Tuncay Güney ile aranızda bir husumet var mı?" sorusuna Küçük, bunu savunmasında açıkladığını belirtti. Küçük, aynı savcının, "Tuncay Güney ile sizi tanıştıran Necmettin Ergenekon mu?" şeklindeki sorusunu ise "açıkladım" diye yanıtladı.
Pekgüzel'in, "ABD'ye gittiğinizde Güney'i telefonla aradınız mı, telefonun numarasını nereden buldunuz?" sorusuna Küçük, "Savunmamda söyledim" karşılığını verdi.
Küçük, Pekgüzel'in "Tuncay Güney, Bilecik'te sizi ziyaret etti mi?" sorusu üzerine, Güney'in kendisini ziyaret ettiğini hatırlamadığını ifade ederek, bunu savunmasında belirttiğini anlattı.
Küçük, Pekgüzel'in, Hüseyin Tepekal'ı tanıyıp tanımadığı yönündeki sorusuna da tepki göstererek "Bu sorular yönlendirme sorusu mu öğrenmek istiyorum. Ona göre cevap vereceğim" dedi. Yaşanan tartışmanın ardından Küçük, soruya yanıt vermeyeceğini açıkladı.
Pekgüzel'in, "Sanıklardan Muzaffer Tekin, Batı Trakya Dergisi'nde hangi sıfatla bulunuyordu?" sorusuyla ilgili Küçük, verdiği dilekçede bu konuyu açıkladığını söyledi; Ahmet Cinali'yi de tanımadığını açıkladı.
"Eski İstanbul Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürü Adil Serdar Saçan ile aranızda husumet var mı?" sorusuna Küçük, savcı Pekgüzel'e yönelik olarak "Savunmamı dinlememiş herhalde. Açıklama yaptım" diye konuştu.
Pekgüzel'in, ajandasındaki notlar arasında avukat Behiç Aşçı'nın ölüm orucu eylemi nedeniyle 45 kiloya kadar düştüğü şeklindeki yazılar bulunduğunu söylediği Küçük, "Sayın savcının sorusunu geri almasını teklif ediyorum. Ajandalarımın yayımlanmaması konusunda Genelkurmay Başkanlığı'nın yasağı olmasına rağmen açıklama yapıyor" dedi.
Pekgüzel de Genelkurmay Başkanlığı'nın, sadece Küçük'ün görevde olduğu dönemdeki ajandalarıyla ilgili bir yasağı bulunduğunu söyledi. Küçük de bunun üzerine "Cevap vermiyorum" dedi.
Tekrardan soru sorulmasına tepki gösteren Veli Küçük'ün avukatı Tayfun Ilıca'ya Mahkeme Heyeti Başkanı Köksal Şengün, bu konudaki yasa maddesinin açık olduğunu, sanığa tekrar soru sorulabileceğini dile getirdi.
Avukat Ilıca da kurulan teşkilatın JİTEM olmadığını, jandarma istihbaratıyla ilgili bir teşkilat olduğunu ve yasaya uygun olarak kurulduğunu söyledi. Ilıca, bu teşkilatın meclis kararıyla kurulduğunu, dolayısıyla müvekkilinin böyle bir teşkilat kuramayacağını ifade ederek "Siz mi kurdunuz?" şeklindeki sorunun yanlış anlamalara yol açacağını kaydetti.
Cem Ersever'in ölümü
Pekgüzel'in "Cem Ersever'i tanıyor musunuz, ölümü ile ilgili bilginiz var mı?" sorusuna Küçük de "Buna daha önce cevap verdim ve tanıdığımı söylemiştim" dedi.
Cumhuriyet savcısı Nihat Taşkın da Hanefi Avcı'nın, Sami Hoştan, Ali Fevzi Bir, Abdullah Çatlı, Hadi Özcan gibi kişilerin Küçük ile irtibatlı olduğunu söylediğini belirtti. Küçük de, zaten Türk Silahlı Kuvvetleri'nin Susurluk konusunu incelediğini söyledi.
Savcı Taşkın, Nuri Ergin'in "Bu devlet bana Mustafa Duyar'ı öldürttü", kardeşi Vedat Ergin'in de "Bizi Veli Küçük'e sorun" dediğini hatırlatarak, Küçük'e bu kişileri tanıyıp tanımadığını sordu.
Küçük de "Kendilerinden sorsunlar, savcıların onları nasıl yönlendirdiklerine ilişkin dilekçeleri dosyalarda mevcuttur" şeklinde konuştu. Mahkeme Heyeti üyelerinden Hasan Hüseyin Özese'nin "Tuncay Güney ile ne zaman tanıştınız?" şeklinde sorusuna Küçük, "1990-1991 olabilir" yanıtını verdi.
"Patrikhaneye gitmeye devam edeceğim"
Küçük, iddiaların aksine sinagoga değil, Türk Ortodoks Patrikhanesi'ne gittiğini ve gitmeye devam edeceğini belirterek, üye hakim Hasan Hüseyin Özese'nin "Takma adınız var mı?" şeklindeki sorusuna "Hayır" yanıtını verdi.
Emekli olduktan sonra yaptığı işleri anlatan Küçük, önce güvenlik şirketi kurduğunu, bir süre Endi Mağazaları'nın yönetim kurulu üyeliğini üstlendiğini, bir ara da emlak işinde danışmanlık yaptığını, ancak bunu "beceremediğini" söyledi.
Küçük "Can Ataklı'nın tekrar işe alınması" için devrede
Küçük, gazeteci Can Ataklı'nın çalıştığı Business Chanel'dan çıkartılmasına ilişkin de "dostu ve arkadaşı olan Emin Şirin'in, Ataklı'nın işten çıkartıldığını söylemesi üzerine, tekrar işe alınması konusunda Şirin'le konuştuklarını, Ataklı'nın çalıştığı iş yerinin sahibi olan Hayrettin Ertekin'i tanımadığını" söyledi.
Veli Küçük'ün ardından da Türk Ortodoks Kilisesi basın sözcüsü Sevgi Erenerol'un savunmasına geçilmesi planlanıyor. (EÖ)