Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM), Amerika Birleşik Devletleri'nin mahkemenin daha önce Savcı Karim A.A. Khan KC’ye yönelik kararının ardından mahkemenin dört yargıcına daha -İkinci Başkan Yardımcısı Reine Adelaide Sophie Alapini Gansou (Benin), Yargıç Solomy Balungi Bossa (Uganda), Yargıç Luz del Carmen Ibáñez Carranza (Peru) ve Yargıç Beti Hohler'e (Slovenya)- yönelik ek yaptırım kararlarını esefle karşıladığını açıkladı.
UCM "Bu tedbirler[i], dünyanın dört bir yanından 125 taraf devletin yetkilendirmesiyle faaliyet gösteren uluslararası yargı kurumunun bağımsızlığını zayıflatmaya yönelik açık bir girişim" olarak niteledi. UCM, "[Mahkemenin] Roma Statüsü’ne tam bağlılık içinde ve şüpheliler ve mağdurların haklarını en yüksek standartlarda koruyarak, akıl almaz vahşetlerin mağduru milyonlarca insana adalet ve umut sunmakta [olduğunu]" vurguladı.
Rubio'nun suçlaması: "Neden İsrail'in tarafını tutmadınız"
ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio, çarşamba günü UCM'de görevli dört yargıcı hedef alan yeni yaptırımların yürürlüğe konduğunu açıklamış, bu kararına gerekçe olarak, yargıçların “ABD'nin müttefiki İsrail’e karşı taraflı ve hukuka aykırı karar süreçlerine dahil olma[larını]” göstermişti.
Marco Rubio kararında “Uluslararası Ceza Mahkemesinin bazı üyeleri[nin], ABD’nin egemenliğini ve İsrail gibi müttefiklerimizin meşru müdafaa hakkını tehdit eden bir siyasi araç haline gel[diğini]" ileri sürdü ve "Bu tür suistimaller karşısında sessiz kalmayacağız.” dedi.
ABD yaptırımları kapsamında, yargıçların ABD’deki tüm mal varlıkları donduruldu ve kendilerine ülkeye giriş yasağı getirildi. Yaptırım kararı, şubat 2025’te Başkan Donald Trump'ın imzaladığı 14203 sayılı Başkanlık Kararnamesi’ne dayandırıldı.
"UCM: Yargıçların arkasındayız"
UCM cuma günü yaptığı açıklamada "Hesap verebilirlik için çalışanları hedef almak, çatışmalar arasında sıkışıp kalan sivillere hiçbir fayda sağlamaz. Bu tür yaptırımlar sadece cezai sorumluluktan kaçabileceklerini düşünenleri cesaretlendirir." dedi.
"Yaptırımlar yalnızca adı geçen bireyleri değil, taraf devletlerin yurttaşları ve şirketleri de dahil Mahkemeyi destekleyen herkesi hedef alıyor" dediği açıklamasında UCM "personelinin arkasında durduğunu" ilan etti ve "çalışmalarına hiçbir engel tanımadan, Roma Statüsü ve adil yargılanma ile usule ilişkin ilkeler doğrultusunda kararlılıkla devam edeceğini; [hedefinin] savaş suçları, insanlığa karşı suçlar, soykırım ve saldırı suçu mağdurlarına adalet getirmek" olduğunu ilan etti.
Avrupa Birliği: "Kınıyoruz"
Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen, ABD'nin bu adımını kınayarak “Uluslararası Ceza Mahkemesi, dünyada işlenen en ciddi suçlara karşı adaletin uygulanmasını sağlıyor. Bu kurumu hedef almak, kurbanların sesini kısma çabasıdır." dedi.
AB Dış İlişkiler Yüksek Temsilcisi Josep Borrell de “UCM’nin yargıçlarını hedef alan bu tür önlemler, uluslararası hukuk ve kurumlara olan inancın altını oyma riskini taşıyor" dedi.
Fransa da cuma günü, ABD'nin yaptırım uyguladığı dört UCM yargıcıyla dayanışma içinde olduğunu dile getirdi ve Washington'ı mahkemeye karşı aldığı önlemleri geri çekmeye çağırdı.
Fransa Dışişleri Bakanlığından yapılan açıklamada, "Fransa, bu kararın hedef aldığı yargıçlarla dayanışma içinde olduğunu ifade ediyor ve cezasızlıkla mücadelede hayati bir rol oynayan UCM ve personeline sarsılmaz desteğini teyit ediyor" denildi.
BM İnsan Hakları Yüksek Komiseri: "Evrensel adalete tehdit"
BM İnsan Hakları Yüksek Komiseri Volker Türk, New York'ta düzenlediği basın toplantısında “Bu tür yaptırımlar, mahkemenin evrensel adalet ilkeleri doğrultusunda işleyişini tehdit etmektedir. Tüm tarafları, uluslararası yargı organlarının bağımsızlığına saygı göstermeye çağırıyorum.” dedi. Türk, ABD hükümetine Afganistan ve Filistin'le ilgili kararlarda görev alan yargıçlara yönelik yaptırımların "derhal yeniden değerlendirilmesi ve kaldırılması" çağrısında bulundu.
Sivil Toplum Kuruluşları
İnsan hakları kuruluşu Human Rights First de “Bu adım yalnızca yargıçlara değil, uluslararası adaletin bütününe karşı bir saldırıdır." dedi. "Mahkemenin çalışmaları, soykırım, savaş suçları ve insanlığa karşı suçların cezalandırılmasını amaçlamaktadır. Bu süreci engellemek, kurbanların haklarını görmezden gelmektir.”
İsrail'den tam destek
Times of Israel'in haberine göre, Başbakan Binyamin Netanyahu'nun ofisinden yapılan açıklamada yaptırımlar övüldü ve Trump yönetimine teşekkür edildi.
Açıklamada, "Başkan Trump ve Dışişleri Bakanı Rubio'ya, UCM'nin siyasallaşmış yargıçlarına yaptırım uyguladığınız için teşekkür ederiz. İsrail, Amerika Birleşik Devletleri ve tüm demokrasilerin vahşi teröre karşı kendilerini savunma hakkını haklı olarak savundunuz" denildi.
Slovenya'dan Beti Hohler ve Benin'den Reine Alapini-Gansou, başsavcı Karim Khan'ın geçtiğimiz kasımda Netanyahu ve eski savunma bakanı Yoav Gallant için tutuklama emri çıkarmasına yol açan davada mahkeme heyetindeydiler.
Uluslararası Ceza Mahkemesi ve Uluslararası Adalet Divanı aynı değil
Bir bilgi notu olarak, sık sık karıştırılan Uluslararası Adalet Divanı (UAD) ile Uluslararası Ceza Mahkemesi'nin (UCM) aynı kurum olmadıklarına işaret etmek gerekebilir. İkisi de Lahey'de bulunmalarına rağmen iki kurumun farklı görevleri, yetkileri ve hukuki yapıları var.
▶ 2002, Roma Statüsü ile kurulan Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM / ICC) Birleşmiş Milletler ile iş birliği içinde olmakla birlikte Birleşmiş Milletler’e doğrudan bağlı değil. Yargı alanında soykırım, insanlığa karşı suçlar, savaş suçları ve saldırı suçu gibi bireysel ceza sorumluluğu doğuran suçlar yer alıyor. Yargı yetkisi bireylerle sınırlıdır, bireyler (örneğin, bir devlet başkanı ya da ordu komutanı) hakkında ceza davası yürütür. Sanıkları tutuklama kararı verebilmekle birlikte yaptırım gücü taraf devletlerin iş birliğine bağlı, devletler işbirliği yapmadıkça yaptırım gücü sınırlı. Mahkemede taraf devletlerce seçilen 18 yargıç görev yapıyor.
▶ 1945'te Birleşmiş Milletler Antlaşması ile kurulmuş olan Uluslararası Adalet Divanı (UAD/ICJ) ise Birleşmiş Milletler'in (BM) ana yargı organı. Yargı alanında devletler arası hukuki uyuşmazlıkları çözmek ve hukuksal konularda BM ve üye devletlere hukuksal danışma sağlamak var. Yargı yetkisi kapsamında bireyler değil yalnızca devleter var, devletler dava açabilir. Kararları bağlayıcı olmakla birlikte kararların icrası BM Güvenlik Konseyi'nin kararına bağlı. Mahkemede BM Genel Kurulu ve Güvenlik Konseyi tarafından seçilen 15 yargıç görev yapıyor.
(AEK)







