Tarih-Toplum ve Toplumsal Tarih dergileri, özellikle Mart sayılarını kadın konusundaki belgelere ayırdı. Burada bir erkek tarihçi olarak Zafer Toprak'ın bu dergilerde ilk ürünlerini verdiği katkıları unutmamak gerek.
Eski yazı bilme zorunluluğu yüzünden kadınlar, özgün kaynaklara başvurmayı oldukça geç fark ettiler. Eski yazıyı, Osmanlıca'yı öğrendikten sonra, Türk modernleşmesi ve kadın hareketi konusunda yeni sorularla ortaya çıktılar.
Bu anlamda kadınların yalnızca ulusal politikaların nesnesi değil, aynı zamanda kendi özgürleşme mücadelelerinin etkin özneleri oldukları gerçeğinin ortaya çıkarılması önemlidir.
İstanbul Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi'nde 1991'de tamamladığım Osmanlı Kadın Hareketi adlı doktora tez çalışmam bu konuyu ele alır.
Cumhuriyet öncesi kadın hareketi
Türkiye'de kadın haklarının ilk kez Cumhuriyet'le birlikte yapılan yasal düzenlemeler çerçevesinde tanındığı ifade edilmişti. Kadınlardan bu konuda hiç bir talep gelmediği yolundaki sav doğru muydu?
Kadın hareketi bir özgürlük hareketidir, geleneksel yapıdan çağdaş yapıya doğru gidilen süreçte var olan bir noktadır deniliyorsa, bu hareket II. Meşrutiyet'in getirdiği toplumsal ve kültürel değişimle oluşan yeni yapılanmada aranabilmeliydi.
Kadınların kendi kurtuluşları için mücadele verip vermedikleri soruları soruldu. Bu sorular beni kadınların kendilerini (çünkü kadınlar bize genellikle erkek yazarların eserleriyle ve yorumlarıyla aktarılmıştı), kendi sesleriyle ifade ettikleri alanları araştırmaya götürdü.
Anılar, yabancı erkek ve kadın seyyahların kitapları, edebi eserler, hikayeler ve hemen hemen hepsi erkekler tarafından yazılan inceleme yazılarını gözden geçirdikten sonra, asıl kaynağıma dönemin kadın dergilerine ulaştım. Osmanlı feminizmi dergiler ve örgütlerle söylem ve eylem biçiminin açığa çıkarılması demek.
Orijinal kaynaklara ulaşmak, özgünlük ve farklılıkları ortaya çıkarmak, yani feminist belleği oluşumuna katkıda bulunmak demek.
Cumhuriyet öncesinde bir kadın hareketi olduğu, söylem ve eylem biçimleriyle ortaya konuldu.
Çalışmayla kadınların sadece milliyetçi politikalarının nesnesi olmadıkları, aynı zamanda kendi özgürleşme mücadelelerinin etkin nesneleri oldukları gerçeği ortaya çıkarıldı.
O zamana kadar kadınların milliyetçi söylemlerde nesneleştirildikleri iddiası vardı, bu kez kadınların kendileri için kimlik tanımları ve toplum kurguları ortaya konuluyordu.
Nezihe Muhittin, Halide Edip...
Ayşegül Yaraman-Başbuğ ve Aynur Demirdirek'in araştırmaları da Cumhuriyet öncesi kadın mücadelesini açığa çıkarmaya yönelik olarak yayınlandı.
Yaprak Zihnioğlu, Cumhuriyetin ilk yıllarındaki kadın hareketini Nezihe Muhittin örneğinde araştırdı.
Cumhuriyet rejiminin kadınların etkinliklerini sindirmeye ve yönlendirmeye çalışmasını "kadınsız inkılap" olarak değerlendirdi.
Ayşe Durakbaşa feminist bir sosyolog olarak Türk modernleşmesinin feminist bir bakış açısından eleştirisini yapmaya çalıştı. Halide Edip, Türk Modernleşmesi ve Feminizm adlı 1994'te yaptığı doktora tez çalışmasında, politik proje ile yeni cinsiyet ilişkileri modelleri arasındaki sıkı bağlantıya baktı.
Türk Devrimi'ne katılmış olan Halide Edip'in bir kadın olarak bu devrimi nasıl gördüğünü, modernist söylemleri nasıl içselleştirdiğini ve eleştirdiğini ortaya koymaya çalıştı.
Bu çalışmalarla modernleşme ve kadın tartışmalarında farklı bir yöne işaret ediliyor, kadınların Türkiye'de toplumsal değişimin özneleri olmalarının tarihi ortaya çıkarılıyordu.
Kadı kayıtları, miras davaları...
Kadı kayıtları, tereke defterleri, Fermanlar, arzuhaller, fetvalar, tezhipler, mezar taşları, miras kayıtları, konsolosluk kayıtları yanı sıra, kadının mekan kullanımı ve dış görümü hakkında bilgi verebilecek olan Osmanlı minyatürleri de önemli bilgiler sunarlar.
19. yüzyıl sonunda İstanbul için tutulan nikah kayıtlarının ve miras işlemleri için yapılan emlak sayımı envanterlerinin kullanımı çalışmalara zenginlik getirebilir.
Son yıllarda bu kaynakların kullanılmasıyla önemli çalışmalar ortaya çıkmaya başlamıştır.
Jennings, 17. yüzyılda Kayseri'de kadınların miras davalarına bakarak, evlilikte yaşadıkları sorunları ve borçlanmada karşı karşıya kaldıkları durumları çözmek amacıyla mahkemeleri kendileri için nasıl kullandıklarını ortaya koymuştur.
Gerber, aynı dönemi araştıran çalışmasında, Bursa kadı sicillerindeki olaylardan hareketle, ticaret yapan, iplikçi dokumacı olan kadınlarla ilgili bilgi vermektedir. Bu belgeler kadın cinselliği, taciz ve şiddet açısından da konu edilebilirler.
Gökçen Art yüksek lisans tezi olarak hazırladığı kitabında Fetvaları kadın cinselliği açısından incelemiştir.
Köylü kadınların kent mahkemelerine davacı ya da davalı olarak gitmeleri pek olanaklı olmadığından kadı sicilleri yerine bir başka kaynağa, 18.yüzyıl ortalarında tutulmaya başlayan vilayet ahkam defterleri'ne bakılabilir.
Ancak bu kayıtlara girmenin koşulu kadınların kendi adlarına İstanbul'a şikayet gönderme olduğundan, bu kaynakların sınırlılığı da hesaba katılmalıdır.
Suraiya Faroqhi'nin dikkat çektiği bu kaynak, şikayet defterlerinin iyileştirilmiş biçimi olarak görülmelidir. Faroqhi'nin makalesi Kayseri'nin köylerinden Erkilet'de, miras anlaşmazlıkları çerçevesinde kadınların güç sahibi olabilmesi ve suç üzerine bilgi vermektedir.
Kadın dergileri, kadın hastaneleri...
Osmanlı kadın dergilerini konu alıp onları yazar ve makale adı olarak dökümünü veren bibliyografya yayınlandı, temel bir başvuru kaynağı olarak kullanılmaya başlandı.
Necla Akgökçe, kadının görünmeyen emeğinin en yaygın olarak kullanıldığı alanı, mutfağı; Feryal Saygılıgil, Osmanlı Devleti'nde İstanbul'da kadınlar için açılan hastane ve klinikleri master tezlerine konu ettiler. Pazartesi dergisinde kadın tarihi köşeleri yer aldı.
1970'lerdeki İlerici Kadınlar Derneği'nin tarihi, hareketin içindeki kadınlar tarafından, onların anılarına başvurularak yazıldı.
Mesleklerinde ilkler ortaya çıkarıldı, haklarında bilgi verildi.
Elif Akşit, imparatorluktan cumhuriyete geçişte genç kadınlara yüklenen rollerin değişse de, cinsiyet kimliklerindeki ikilemin devam ettirildiğini Kız Enstitüleri incelemesinde ortaya koydu.
Bu arada kadın tarihine ilişkin belgesel filmler yapıldı, sergiler hazırlandı.
Biyografi, otobiyografi
Biyografi ve otobiyografi incelemeleriyle adını duymadığımız kadınları duymaya başladık. Adını duyduğumuz ama belli bir resmi söylem içinde tanıdığımız kadınların farklı hikayeleri olduğunu öğrendik.
Eski dilde yazılmış biyografiler yeni harflerle yeniden yayınlandı. Gerçekten bu kadınların var olduğu, farklı unutturuluş ve susturma araçları olduğunun farkına varıldı.
Bu bir bakıma Osmanlı geçmişinin ve öznelliğin unutturulmasıyla bağlantılıydı. Dilin değişmesi, Osmanlıca yerine Latin harflerinin kabulü de, sürekliliğin kesilmesine yol açmıştı.
Biyografi ve otobiyografiler, birey ve grupların günlük hayatındaki gerilim ve çatışmaları, dile getiren, sadece tanınmış değil, sıradan insanları da konu eden yazım türüdürler.
Mektup, anı, hatırat, tezkireler gibi metinler biyografik çalışmaları beslerler. Bu anlamda kadın tarihi yazımındaki yerleri tartışma götürmez. Kadınların ne tür engel ve fırsatlarla karşılaştıkları, çelişkilerinin ne olduğu, nasıl bir benlik tasarrufu yaptıkları, kendilerini nasıl tanımladıkları hakkında bilgi verirler.
Leyla Saz, Melek Hanım ve Nezihe Muhittin yaşadıkları dönemde kendi kitaplarını yazmışlardır.
Şair Nigar Hanım'ın mektuplarında olduğu gibi, bazı kaynaklar bulundukları özel ya da kurum arşivlerinde gün ışığına çıkarılmayı beklemişlerdir.
Nazan Bekiroğlu'nun, Şair Nigar Hanım üzerine yaptığı inceleme, şairin Aşiyan Müzesi'nde yüz yıl kadar günümüze saklanan mektupları olmasaydı büyük ihtimalle ortaya çıkamayacaktı.
Ayşe Durakbaşa, Halide Edip'in otobiyografisini, otobiyografik öykülerini ve romanlarını incelediği eserinde, Türk modernleşmesinin bir kadının gözünden nasıl yaşandığı araştırmaya çalışır.
Rüya defteri
Bir kadın derviş olan Asiye Hatun'un şeyhinin yorumlaması için tuttuğu rüya defteri, Cemal Kafadar, sıradan kadının kendini nasıl gördüğü ve tanımladığına ilişkin olarak gün ışığına çıkardı.
16. yüzyıldan itibaren günlük ve hatırat gibi otobiyografik metinler bırakanlar daha çok tarikat çevrelerinden gelmektedir.
Eğitimli orta ve üst tabakadan daha çok kentli olan bu kişilerin bıraktıkları metinlerin tasavvufi görüşlerinden ziyade günlük yaşam ve ilişkileri açısından incelenmesi kadın ve erkeğe ilişkin zengin ipuçları verecektir.
Ali Akyıldız'ın Refia Sultan incelemesi saray kadınlarını ilişkin zikredilmeye değer bir incelemedir.
Edebiyat eserleri, romanlar dönem toplumunu ve bireyleri anlamada, gerçeklikle kurmacanın örtüştüğü yerde bizlere önemli bilgi verirler. Bu alanda çeşitli çalışmalar yapılmıştır.
Kadınlar şiir yazamazlar!
Kadınlar yoklar ya da ürün vermemişler gibi kalıplaşmış, yargı dolu hükümlere varmak yerine, gerçeği açığa çıkaracak sorular sorulmalı, bu sorulara verilecek yeni cevaplar izinde kadınlara ilişkin gerçek ortaya çıkarılmalıdır.
Örneğin kadınların iyi bir şair olmadıkları yüzyıllardır söylene durur. Oysa erkek egemen söylemin tekleşmiş sesi, en iyi şiir yazımında görülebilir.
Kemal Sılay, Osmanlı dönemi gazellerini incelediği araştırmasında kadının bu sanat dalından nasıl dışlandığını, otomatik olarak denetim altına alındığını ortaya koymaya çalışır.
Ataerkil ideoloji, şiir sanatını erkeğe ait bir sanat dalı haline getirmiştir. Sılay, kadınların erkeklere ait bir edebiyat kulübünde meşruluk kazanmak için, erkek şair tarafından yapılandırılmış, onun bilgilerini, sözcüklerini, inanç ve arzularını yansıtan bir geleneğin içinden yazmanın bir kadın için nasıl mümkün olduğuna bakar.
Kadın klasik şiirin üretildiği, yüksek toplumsal sınıfa mensup olmalıydı. Edebiyat çevrelerine doğrudan ulaşabilmeliydi. Her şeyden önemlisi divan şairi olarak tanınmak için bazı dolaşıma girme teknikleri bulmak zorundaydı.
Öyle ki, 19.yüzyıla dek ortam, gazelin alışılmış imgelerini kullanmak zorunda kalan Fitnat Hanım, Zeynep Hatun ve Şeref Hanım gibi kadın şairlere, şiirlerinde erkek sevgiliyi yazmalarına elvermeyecekti.
Sözlü tarih
Feminist araştırma süreci, verilerin toplanması ve kullanılması üzerine bir dizi eleştiri getirmiştir yöntem bilimine. Sözlü tarih, özellikle yazılı belge olmayan durumlarda bilgi toplamada kullanılan önemli bir yöntemdir.
Belli bir olayı, bir zaman dilimini, özelliklerini, bir oluşumu, yaşam hikayesini, o dönemde yaşamış, kişilerin anılarına, tanıklıklarına başvurarak yapılan görüşmelere dayanır. Kadın tarihinin araştırılmasında oynadığı rol büyüktür.
Kişinin kendi benliği ile toplumda üretilen semboller, anlamlar, alanlar arasında nasıl bir köprü kurulduğu bu yaşam anlatılarında izlenebilir.
Kadın sözlü tarihi bu eleştirileri hesaba katan, kadınlar için yeni bir farkındalık ve bilgi evreni oluşturmaya çalışan önemli bir yöntemdir.
Türkiye'de kadın sözlü tarih projeleri başlatıldı. Bu projelerden çeşitli arşivler kuruldu. Kadın Eserleri Kütüphanesi, "Türkiye Kadın Sözlü Tarihi Pilot Projesi"ni, İstanbul Üniversitesi Kadın Araştırma Merkezi, "Cumhuriyet'in Öncü Kadınları Projesi"ni başlattı.
Bu arşivlerdeki kayıtlarla, kadınların modernleşme sürecinde kadın kimliğini nasıl kurguladıkları, yaşadıkları çelişkileri, tepkileri, güçlenme mekanizmalarını, var olma sürecinde yaşadıkları hayal kırıklıkları, başarıları, anlamlandırma ve sembolleştirme tarzları bulunabilir.
Sözlü tarih yöntemi, üniversitelerdeki tez çalışmalarında da kullanılmaya başlandı.
Özlem Şahin, yüksek lisans tezinde, 1938 yılında Dersim'den batı Anadolu'ya sürgüne gönderilen 30 Kürt kadınla sözlü tarih görüşmesi yaptı. Kadınların sürgün deneyimini nasıl yaşadıkları ve bu süreçte kadınlar arasındaki dayanışma ilişkilerini araştırdı.
Arkeolojik kaynaklar
Arkeolojik kazılarda elde edilen kaya anıtları, duvar resimleri, yazılı tabletler, levhalar, kabartmalar, tanrıça heykelleri, çeşitli heykelcikler, objeler, mühürler, kabartmalı, kabartmasız çanak çömlekler, tören kapları, kadınlı erkekli bir toplumun izlerini sürmede önemli kaynaklar olarak düşünülmelidirler.
Bu eserler, müze katalogları, saray albümleri ve kazı raporları ile birlikte araştırıcıları bekleyen zengin bir alandır.
Bu bağlamda Çağlarboyu Anadolu'da Kadın, Anadolu Kadınının 9000 Yılı adlı sergi ve içinde önemli makalelerin, görsel malzemenin ve kitabın sonundaki bu alandaki zengin kaynakçanın da bulunduğu kitap, ilk elde kullanılması gereken eserdir.
Muhibbe Darga ve Muazzez İlmiye Çığ Anadolu medeniyetleri içinde kadını inceleyen başlıca araştırmacılardır.
Folklorik metinler, şarkılar, destanlar, masallar, atasözler ve giyim kuşam da kadınların geçmişine ilişkin önemli bilgiler verebilir.
Bu tüm bu kaynaklardan kadının ev içi yaşamı, ailedeki erkek ve çocukla ilişkisi, hamileliği, loğusalığı, toplum içindeki yeri, mekanları kullanma biçimleri, gündelik yaşamı, ebelik ve iyileştiricilikteki rolü, bohçacılık, tüccarlık gibi çalışma ve ticaret hayatı, inanç (kadın evliyalar) ve eğlence dünyası, dış görünüşü, saç biçimi, takısı, giyim kuşamı hakkında bilgi sahibi olabiliriz.
Birçok alan araştırılmayı bekliyor
Kadınların tarihine ilişkin birçok alan araştırılmayı bekliyor. Sıradan kadının yaşamı yeterince incelenmedi.
Tek tek kadın yaşamları, işçi kadınlar, göç eden kadınlar gibi çeşitli kesimden kadın yaşamlarına yeterince bakılmadı.
2000'li yıllarda feminist tarih bilinci farklılık politikalarının tartışılmasını da gündeme taşıdı.
Güncel politikada olduğu kadar, tarihte, imparatorluktaki farklı etnik kadınların tarihi de yazılmaya başlandı. Farklı etnik kökenden kadınlar üzerine çalışmalar yeni başladı.
Kadın araştırma merkezlerinin feminist tarih alanındaki çalışmaları çoğaltması, bu yönlendirmeyi yapacak kadronun oluşması gerekiyor.
Bu anlamda tarih bölümlerine ve şu an kullanılmayan Osmalıca, Sümerce, Yunanca gibi eski dilleri öğreten bölümlere iş düşmektedir.
Bu bölümlerde toplumsal cinsiyet tarihçiliğini kullanan çalışmalar, tezler yaptırılmalı.
Tarihin öznesi erkek ve kadındır
Erkek tarihçilerin toplumsal cinsiyeti çalışmalarında bir analiz kategorisi olarak almaları önemli.
Konuyu sadece kadınlara ilişkin özel sayılarda ya da yayınlarda ele almaktan öte, Georges Duby örneğinde olduğu gibi, tarihin öznesinin kadın ve erkekten oluştuğu gerçeğini hatırlayarak çalışmalarının ekseninde iki cinsiyete yer vermeli, tarihi cinsiyetleştirmeliler.
Bu bakışa, hangi amaçla kurulmuş olursa olsun tüm sivil toplum kuruluşları da sahip olmalıdır.
Özellikle kadın kuruluşları ve vakıfları hem birey hem de kurum olarak kendi deneyimlerinin, tarihlerinin arşivlerini tutmalıdırlar.
Her şeyden önemlisi tarihe farklı bakan, sosyal tarih disiplinin araçlarını iyi tanıyan, tarihinin peşinde koşan kadın tarihçilere ihtiyaç vardır. (SÇ/FK)
Kaynakça
* Ali Akyıldız, Mümin ve Müsrif Bir Padişah Kızı: Refia Sultan, Tarih Vakfı Yurt Yayınları, İstanbul, 1998.
* Elif Ekin Akşit, Kızların Sessizliği, Kız Enstitülerinin Uzun Tarihi, (Girls' Silence, The Long History of Girls' Institutes), İstanbul: İletişim, 2005.
* Necla Akgökçe, Bir Kadın Alanı Olarak Mutfağın Tarih İçinde Değişen Anlamı, İstanbul Üniversitesi, Kadın Çalışmaları Anabilim Dalı, Yüksek Lisans Tezi, İstanbul, 1997.
* Necla Akgökçe, Aynur İlyasoğlu, Ayşe Durakbaşa, Serpil Çakır, 'Tartışma: Kadın Tarihi Tarihin Neresine Düşüyor' (Discussion: How to Locate Women's History in History), Cogito, No.29,
* Ruhat Alakom, "Kürt Kadınları Teavün Cemiyeti", Tarih ve Toplum, sayı 184.
* Gökçen Art, Seyhulislam Fetvalarında Kadın ve Cinsellik, İstanbul, 1996.
* Asiye Hatun'un Rüya Mektupları, çev: Cemal Kafadar, Oğlak Yayınları, İstanbul, 1994.
* Nazan Bekiroğlu, Şair Nigar Hanım, İletişim Yayınevi, İstanbul, 1998.
* Ahmet Mithat Efendi, Fatma Aliye: Bir Osmanlı Kadın Yazarın Doğuşu (The Birth of an Ottoman Women Writer), İstanbul: Sel, 1994
* Fatmagül Berktay, Tarihin Cinsiyeti, İstanbul, Metis, 2003.
* Melissa Bilal, Lerna Ekmekçioğlu, Belinda Mumcu, "Hayganuş Mark'ın (1885-1996)Hayatı, Düşünceleri ve Etkinlikleri, Feminizm Bir Adalet Feryadı", Toplumsal Tarih, no.87, Mart 2001.
* Serpil Çakır, "Kadın Araştırmaları Bilimde Neleri, Nasıl Sorguluyor, Neleri Değiştirmek İstiyor?", İnsan, Toplum, Bilim, der.Kuvvet Lordoğlu, Kavram Yayınları, 1995, s.307.
* Serpil Çakır, 'Osmanlı Kadın Dernekleri', Toplum ve Bilim, No.53, 199, 139-157.
* Serpil Çakır, Osmanlı Kadın Hareketi, Metis Yayınevi, İstanbul, ikinci baskı 1996.
* Serpil Çakır, "Kadın Tarihinden İki İsim: Ulviye Mevlan, Nezihe Muhittin", Toplumsal Tarih Dergisi, Ekim, 1997.
* Serpil Çakır, 'Tarih Yazımında Kadın Deneyimlerine Ulaşma Yolları', Toplumsal Tarih, Mart 2002, 38-35.
* Bahriye Çeri, Türk Romanında Kadın 1923-1939, İstanbul, 1996.
* Muhibbe Darga, Eski Anadolu'da Kadın, İstanbul Üniversitesi Yayınları, İstanbul, 1976.
* Muazzez İlmiye Çığ, Inanno'nun Aşkı, Sümerde İnanç ve Kutsal Evlenme, Kaynak Yayınları, İstanbul, 1998.
* Aynur Demirdirek, Osmanlı Kadınlarının Hayat Hakkı Arayışının Hikayesi, İmge yayınevi, Ankara, 1993.
* Ayşe Durakbaşa, Halide Edip, Türk Modernleşmesi ve Feminizm, İletişim Yayınları, İstanbul, 2000.
* Kemal Sılay, "Erkeğin Ağzıyla Söylenen Gazel: Osmanlı kadın Şairler ve Ataerkilliğin Gücü", Madeline C.Zilfi(der), Modernleşmenin Eşiğinde Osmanlı Kadınları, çev.Necmiye Alpay, Tarih Vakfı Yurt Yayınları, İstanbul, 2000.
* Ronald C Jennings, "Women in Early 17th Century Ottoman Judical Records, The Sharia Court of Anatolian Kayseri, Journal of the Economic and Social History of the Orient, 18, 1975, s.53-114.
* Haim Gerber, Social and Economic Position of Women in an Ottoman City, Bursa 1600-1700, International Journal of Middle East Studies, 12, 1980, s.231-244.
* Suraiya Faroqhi, "18.Yüzyıl Anadolu Kırsalında Suç, Kadınlar ve Servet", Modernleşmenin Eşiğinde Osmanlı Kadınları, içinde, s.7-26.
* Aynur İlyasoğlu, "Türkiye'de Kadın Tarihinin Araştırılmasında Yöntem Sorunları ve Sözlü Tarih Yöntemi", İnsan Toplum ve Bilim, der.Kuvvet Lordoğlu, Kavram Yayınları, İstanbul, 1996;
* Aynur İlyasoğlu, "Cumhuriyet'le Yaşıt Kadınların Yaşam Tarihi Anlatılarında Kadınlık Durumları, Deneyimler, Öznellik", 75 Yılda Kadınlar ve Erkekler içinde, Tarih Vakfı Yurt Yayınları, İstanbul, 1998.
* Şair Nigar, Hayatımın Hikayesi, Ekin Basımevi, İstanbul,1959.
* Firdevs Gümüşoğlu, Cumhuriyet'e İz Bırakanlar-Onuncu Yıl Kuşağı, Kaynak Yayınları, İstanbul, 2001.
* Feryal Saygılıgil, Osmanlı Devletinde İstanbul'da kadınlara Hizmet İçin Açılan Hastane ve Klinikler, İstanbul Üniversitesi, Deontoloji ve Tıp Tarihi Ana Bilim Dalı, Yüksek Lisans Tezi, İstanbul, 1999.
* Özlem Şahin, Zorunlu Yer Değiştirme Sürecinde Kadınlararası Dayanışma Üzerine Bir Sözlü Tarih Denemesi, Ankara Üniversitesi Kadın Çalışmaları Anabilim Dalı, Yüksek Lisans Tezi, Ankara, 1999.
* Çağlarboyu Anadolu'da Kadın, Anadolu Kadınının 2000 Yılı, Kültür Bakanlığı Yayınları, İstanbul, 1993.
* Kadının Yüzyılı Kronolojisi 1800-1999, Serpil Çakır ve Hülya Gülbahar, Kadım Eserleri Kütüphanesi 2000 ajandası, Ebru Matbaacılık, İstanbul, 1999.
* İstanbul Kütüphanelerindeki Eski Harfli Türkçe Kadın Dergileri Bibliyografyası, Kadın Eserleri Kütüphanesi Yayınları, Metis Yayınları, İstanbul, 1993.
* Ve Hep Birlikte Koştuk, İlerici Kadınlar Derneği 1975-1980, Açı Yayınları, 1996. Emel Akay, Kızıl Feministler, İstanbul: Tüstav, 2003.
* "Tarihte Ermeni Kadını", çev.Vartanuş A.Çerme, Tarih-Toplum, Mart 2000.
* Ve Hep Birlikte Koştuk, İlerici Kadınlar Derneği 1975-1980, Açı Yayınları, 1996.
* Emel Akay, Kızıl Feministler (The Red Feminists), İstanbul: Tüstav, 2003.
* Zafer Toprak, '1935 İstanbul Uluslararası Feminizm Kongresi ve Barış', Toplum- Düşün, no.24 (1986): 24-29.
* Zafer Toprak, 'Halk Fırkasından Önce Kurulan Parti: Kadınlar Halk Fırkası', Tarih Toplum, no. 51,1988, 30-31.
* Ayşegül Yaraman, Elinin Hamuru İle Özgürlük (Freedom through Her femininely Fragile Hand), İstanbul: Milliyet, 1993
* Yaprak Zihnioğlu, Yaprak Zihnioğlu, Kadınsız İnkılap, İstanbul: Metis, 2003.