Gazeteci Hrant Dink'in öldürülmesiyle ilgili davada, tetikçi zanlısı Ogün Samast'ın cinayet sonrası kaçtığı Şafak Sokak'taki Saray Kumaşçılık'ın iç kamerası ve Akbank ATM kamerasının kaydettiği görüntüler de izlendi.
Müdahil avukat Deniz Tuna'nın yaptığı sunumda, 19 Ocak 2007 tarihinde cinayet işlenmeden önce, saat 11.16'da siyah ceketli bir kişi görüntüye takılıyor. Akbank ATM kayıtlarına göre bu kişi, 14.39 itibariyle kaldırımda bekliyor; elinde telefon yaşlı bir kişiyle konuşuyor, ardından Agos gazetesine doğru yürüyor.
Cinayet mahallindeki siyah ceketli kim?
Dink avukatlarının teşhis edilmesi için uğraş verdikleri bu kişi, 14.53'te telefonla konuşuyor. 15.00 sularında cinayet işlendikten sonra Samast kaçarken bu kişi, Samast'ın peşinde giden olup olmadığına bakıyor ve yanında başka bir şahısla Şafak Sokak üzerindeki bir inşaata girerek gözlerden kayboluyor.
Samast'ı İstanbul'a geldiğinde arabayla gezdirenlerden Turan Meral, Samast'la İnternette tanıştığını söyledi ve "gezmeye geldiğini sanıyorduk. Silahı görmedik, fotoğraf da göstermedi" derken avukat Bahri Bayram Belen, cinayet sonrası polise verilen ifadede "Silahı gördüm" dediğini hatırlattı.
"Ogün talimat veriyor, tanık hatırlamıyorum diyor"
Avukat Kezban Hatemi, mahkeme başkanı Erkan Canak'ı uyarıyor: "Sayın başkanım, Ogün orada talimat veriyor, o da hatırlamıyorum diyor, dikkatinize sunuyorum."
Samast, tanığa soru yönelten bir kadın müdahil avukata "Sen cezaevine gelsene" sözleri gerginliğe neden oldu. Avukatlar, sözlerin tutanağa geçirilmesini talep ettiler.
Samast'ın da olduğu aracı kullanan Orhan Özbaş, tanık olarak verdiği ifadede, bu kişiyle cinayetten dokuz ay önce İnternette tanıştığını söyledi: "Ogün, arabada Dink'i vuracağım dedi ve fotoğrafını gösterdi. İhtimal vermediğimiz için gülüp geçtik. Tabancısını gösterdi. Onunla 4-5 saat kadar gezdik. Sonra dayısına bıraktık".
"Yalan beyan" savcılığın işiymiş...
Üçüncü tanık Kaan Gerçek'in sözleriyse, "Eyüp'te arabadan inince beli açılınca Samast'ın üzerindeki silahı gördüm. Polise gitmekten korktuk. Ertesi Orhan bana 'Ogün Dink'i vurmuş' dedi. Belen, Meral ve Gerçek hakkında yalan beyandan tutuklanmasını istedi. Ancak mahkeme, işlem yapmak yerine savcılığı adres gösterdi.
Samast, tanık Özbaş'a, "İstanbul'da bir okulun önünü gittik. Okulun önünde esrar aldığı adam kimdi? Buna da cevap versin?" diye sordu. Özbaş, "Yok böyle bir şey" diye cevap verdi. Ayrıca, üç tanığa cinayette kullanılan silah da gösterildi.
Dava yeni bir hukukçu yetiştirdi: Tuncel
1,5 saati aşkın süren savunmasına 18 sayfalık metni okuyarak devam eden azmettirici sanık Erhan Tuncel, en iyi savunmayı kişinin kendisinin yapabileceğini açıkladı; istihbaratçılıktan "hukukçuluğa" terfi etti:
Bir saati aşkın savunma yapan Tuncel, birçok kez Yargıtay Ceza Genel Kurulu kararlarına atıf yaptı; "terör örgütü yöneticiliği"ne dair suçlamayla ilgili "kasıt", "azmettirme" gibi TCK'daki birçok hükme değindi. Arka sırada oturan Samast, bir ara Tuncel'e kadar uzandı ve "Daha çok kaldı mı?" diye sordu. Aldığı yanıtı diğer sanıklara duyurdu.
Bu arada tutuklu-tutuksuz sanıklar kendi aralarında fısıltılı sohbet içerisindeydi... Avukat Kezban Hatemi, sanıkların tanıklarla bir ara beraber bulunduklarını söyleyerek mahkemeye buna neden izin verildiğini sordu. Tutuksuz sanık Coşkun İğci "Biz zaten beraber geldik" dedi.
Jandarma görevlisi dışarı!
Hakim Canak, yaptığı el hareketleriyle konsantrasyonunu bozduğunu söylediği bir jandarma görevlisini salondan çıkardı. Bu görevli, başında bulunduğu jandarma erlerinin yanında otururken sanıklara gülücükler gönderiyordu.
Tahliye ve beraatini isteyen Tuncel, dönemin istihbarat ve Emniyet yetkililerinden Reşat Altay, Ali Fuat Yılmazer, Selim Kutlan ve Hüseyin Yavuz Demir'in tanık olarak dinlenmesini istedi. Mahkeme bu talebi reddetti. (EÖ)