Mezopotamya Yakınlarını Kaybedenler Derneği (MEYA-DER), Yakınlarını Kaybedenler Derneği ( YAKAY-DER ), İnsan Hakları Derneği (İHD) ve Demokratik Toplum Kongresi (DTK) tarafından ortaklaşa düzenlenen "Türkiye'de Toplu Mezarlar Gerçeği" konferansı bugün (25 Temmuz) Diyarbakır Cegerxwin Gençlik Kültür Merkezi'nde yapılan sinevizyon gösterimiyle başladı. Konferans; Türkçe, Kürtçe, İngilizce ve Arapça olmak üzere dört dilde çeviri yapılarak sunuldu.
Konferansa; çevre illerden 250 kayıp yakını, DTK Eş Başkanı ve Van Milletvekili Aysel Tuğluk, BDP Iğdır Milletvekili Pervin Buldan ve çeşitli sivil toplum kuruluşları katıldı.
İki gün sürecek konferansta "Türkiye'de Toplu Mezarlar ve Adli Tıp Kurumu'nun yaklaşımı", "Kurbanların Kimliği ve Sivil Toplum", "Hakikatleri Araştırma Komisyonu ve Uluslararası deneyimler" gibi konular tartışılacak. Konferans sonunda hazırlanacak sonuç bildirgesi, Siirt'te toplu mezarların bulunduğu Newala Qesaba'da açıklanacak.
"TSK, Kayıp Olaylarına Adı En Çok Karışan Kurum"
Konferansın açılış konuşmasını yapan MEYA-DER Genel Başkanı Hüseyin Kuğu şu ana kadar 114 toplu mezarın tespit edildiğini, 1469 kişiye ait kemiklerin bulunduğunu ve İHD raporlarına göre henüz açılmamış 117 toplu mezarın daha bulunduğunu belirtti.
Konferansın, tüm dünyanın gözleri önünde işlenen cinayetleri duyurmak ve aynı şeylerin tekrar yaşanmasını önlemek için yapıldığını ifade ede Kuğu, toplu mezarların "faşist darbelerin, soykırımların, ulusal özgürlük mücadelelerinin, emperyalist savaş ve işgallerin yaşandığı dönemlerde uygulanan insanlık dışı bir yöntem" olduğunu söyledi.
Toplu mezarların Türkiye'nin 90'lı yıllarda Kürt coğrafyasında yaşanan kirli savaşın bir gerçeği olduğunu ifade eden Kuğu sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bugün gelinen noktada faili meçhullerin, infazların, yüzlerce kaybın, kitle katliamlarının, provokasyonların bir avuç 'çetecinin' kararı ve organizasyonuyla gerçekleştirildiğine inanmamız isteniyor. Oysaki kamuoyu bu suçu işleyenlerin bunları 'devlet adına' yaptıklarını çok iyi bilmektedir. Kayıp olaylarına adı en çok karışan devlet kurumu Türk Silahlı Kuvvetleri iken dönemin siyasal kontraları olan Ağar- Çiller-Kozakçıoğlu ve ardılları da Kürtlere karşı yürütülen kirli savaşın ve faili meçhul cinayetlerin baş aktörleridir. İşlenen suçlar bizzat devlet tarafından işlenmiş savaş suçlarıdır. Dersim, Çemişgezek, Newala Qesaba, Mutki, Hizan, Kızıltepe, Çukurca, Seyfo Deresi, Zilan... 2004 ve 2005 yıllarında Bingöl, Batman, Van, Diyarbakır ve Şırnak'ta onlarca toplu mezar yöre sakinleri ve sivil toplum örgütleri tarafından ortaya çıkarıldı."
"Devlet Özür Dilemeli"
Konferansa katılan DTK Eş Başkanı Aysel Tuğluk ise konuşmasında Başbakan Erdoğan'a Kürt halkının geçmiş tarihi ve toplu mezarlar gerçeğiyle yüzleşmesi çağrısını yaparken devletin özür dilemesi gerektiğini ifade etti:
"O kadar çok öldürdü ki, her derede, her çöplükte çocuklarımızın, gençlerimizin kemikleri ile karşılaşıyoruz. İnsanlık dışı ne varsa onu yaptılar. Ölülerimize bile işkenceler yaptılar. Gözlerini oyup, kulaklarını kestiler. Köylerimiz yakıldı ve insanlarımız evsiz bırakıldı. Akıllara gelmeyecek uygulamalara tabi tuttular. Neden yaptılar? Gençlerimiz ve çocuklarımız onurlarına sahip çıktıkları için yaptılar. Biz bu duyguları 90 yıldır yaşıyoruz. İsyan başladığında toplu katliamlar yapılıyor. Bu devlet insaf sınırlarını aşmış olup, artık bu halktan özür dilemelidir. "
"Barışı Sağlayamadığımız İçin Özür Diliyoruz"
Kürtlerin artık bir takım güzel sözlere karnının tok olduğunu ve somut adımlar beklediklerini söyleyen Tuğluk, PKK lideri Abdullah Öcalan'ın "Hakikatleri Araştırma Komisyonları" kurma çağrısını hatırlattı. Tuğluk, çözüm için bir an önce adım atılması gerektiğini belirtti ve sözlerini şöyle tamamladı:
"Türkiye ve Kürdistan'ı toplu mezarlara çevirdiler. Hala binlerce ana çocuklarının en azından bedenlerine sarılmak istiyor. Bu uygulamaları yapanlar mahkum edilmelidir. Bu toplu mezarlar açılmazsa, bu devlet bunu yapmazsa biz tırnaklarımızla toprağı kazarak bunları ortaya çıkaracağız. Ben sizden biri olarak, bir siyasetçi olarak, barışı sağlayamadığımız için özür diliyorum." (MAF/ŞA)