Uluslararası Af Örgütü Mülteci Hakları Koordinatörü Volkan Görendağ, Akçakale’deki çadırkentte protesto gösterisinde bulunan 600 Suriyeli sığınmacının sınırdışı edilmesini, “dünyada çok çok az örneği olan, çok büyük insan hakları ihlali potansiyeli taşıyan bir davranış” olarak niteledi.
Suriyelilerin kaçmasına neden olan iç çatışmalar henüz sonlanmadığına dikkat çekti ve sorumluluğunun çok ağır olduğunu hatırlattı.
“Bunun sorumluluğu çok ağır. Çatışma bölgesine gönderilen Suriyelilerin başına gelebilecek herhangi bir insan hakları ihlalinde Türkiye’nin de hem hukuken hem insani olarak sorumlu olduğunu unutmamak gerekir.”
Hukuki boşluk
Görendağ kamplardaki bir protesto gösterisinin yaptırımının bu olmaması gerektiğini, zaten toplu sınırdışının hiçbir zaman olumlanamayacağını, hiçbir devletin hakkı olmadığı vurguladı.
Görendağ’a göre, Suriyeli sığınmacılar Türkiye’ye ilk geldiklerinde de bir hukuki boşluk, statü boşluğu vardı. Türkiye Suriyelilere geçici koruma vermişti.
“Sözü edilen geçici koruma sadece dönemin içişleri bakanı İdris Naim Şahin’in BM Genel Kurulu’nda yaptığı konuşmada söylemiş bir söz; geçici koruma veriyoruz Suriyelilere diye...
“Ama bu geçici koruma statüsü henüz bir hukuki metinde yer almıyor. Türkiye yasalarında böyle bir koruma türü yok.
“Bu korumanın da ne kadar yapay, ne kadar sağlan temellerden yoksun olduğu bir kez daha ortaya çıkmış oldu.”
Yasa çıkmalı
Geçici koruma statüsü denilen korumanın uluslararası statülerinden biri olduğunu anlatan Görendağ koyula ilgili Meclis’teki yasa taslağından da söz etti.
“Yabancılar ve uluslararası koruma kanunu taslağı hazırlandı. Meclis’te de üçte biri kabul edildi. Fakat araya başka yasalar girdi.
“Eğer bu yasa taslağı üzerine çalışılmış olsaydı geçici koruma statüsü de hukuki altyapısı da kurulmuş olacaktı. Hükümetin bir an önce bu yasayı kabul etmesi gerekiyor ki hukuki altyapı kurulabilsin.”
Politika mı değişiyor?
Görendağ şu ana kadar kamplarda 16 Suriyeli çıkan yangınlarda hayatını kaybettiğini ama hükümetin hiç bu kadar sert bir tepki göstermediğini belirtti.
Bugüne kadar açık kapı politikası izleyen Türkiye hükümetinin bu davranışının neyin habercisi olduğunu merak ettiklerini söylerken bir kaygısını da dile getirdi.
“Şimdiye kadar açık kapı politikası uygulayan Türkiye şimdi Suriyelilerden kurtulmak için böylesi bahanelere mi başvuracak?”
Kamplar şeffaf değil
Kampların sivil toplum kuruluşlarının denetimine açık olmadığını anlatan Görendağ, hükümet bu kampları hiçbir şekilde insan hakları örgütlerine açmayacağını her seferinde söylediğini de hatırlattı.
“Nisan 2011’den beri biz buraların nasıl işletildiğini, kamplarda nasıl bir yaşamın sürdüğünü gözlemlemek için hem Uluslararası Af Örgütü Londra’dan araştırmacılar hem de Türkiye’deki insan hakları örgütleri olarak defalarca başvuruda bulunduk, hatta kampların kapılarına kadar gittik.
“Fakat hükümet ne uluslararası ne de ulusal bağımsız gözlemcilerin çalışmalarına müsaade etmedi.
“İçişleri Bakanlığı bu kampların nasıl işletileceğine dair bir emir yazısı yayınlamış. Defalarca başvuru yapmamıza rağmen bu yazı da gizli olduğu söylendiği için bize verilmedi. “Dolayısıyla böyle yangın gibi olaylarda nasıl bir tavır sergileniyor nasıl işbirliği yapılıyor, oradaki sığınmacılar karar verme mekanizmalarına dahiller mi, bilmiyoruz.
“Bu durumun kendisi de kampların şeffaf bir yönetime sahip olmadığını gösteriyor.”
Sığınmacılar haklarını biliyorlar mı?
Volkan Görendağ kamplardaki Suriyeli sığınmacıların haklarından haberdar olup olmadığı sorumuza da kampların kapalı tutulduğunu vurgulayarak yanıt verdi.
“Nasıl bilgilendirildiklerine, nasıl haklara sahip olduklarının nasıl anlatıldığına dair hiçbir fikrimiz yok.
“Sayı çok fazla ve Türkiye’deki Suriyelilere ilişkin büyük bir boşluk, dağınıklık var. Kaç Suriyeli’nin Türkiye’de olduğunu bile hükümet kayıt altına alamadı. Sorduğunuz her yetkili başka bir rakam söyleyecektir. Bunda hem BM Yüksek Komiserliği’nin hem de hükümetin büyük eksikliği var.
“Türkiye şimdiye kadar Suriyelilere kucak açan Ortadoğu’daki ülkelerden biriydi. Fakat 600 kişinin sınırdışı edilmesi Türkiye’nin bu konuda ne kadar deneyimsiz olduğunu, politikalarının sağlam temellere oturmamış olduğunu gösterdi.
“İnsan hakları hukuku bağlamında bu tür uygulamaların yapılmaması gerekir. Düşünülüyorsa da bir an önce durdurulması gerekiyor.
“Burada sorumlu olan Türkiye ama BM Mülteci Yüksek Komiserliği’nin de Suriyelileri koruma görevi var. Onların da nasıl bir tavır alacağı önemli. Bir şekilde Türkiye hükümetiyle konuşup tekrar etmemesi için telkinlerde bulunması gerekiyor.”
Ne olmuştu?
Bugün Şanlıurfa’nın Akçakale ilçesindeki Süleymanşah Konaklama Tesisi’nde dün bir kız çocuğunun öldüğü yangını protesto için eylem yapan Suriyeliler ile güvenlik güçleri arasında çıkan olaylara karıştığı saptanan 600 sığınmacı sınırdışı edilmişti. (YY)