Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV) ve İnsan Hakları Derneği (İHD) 26 Haziran İşkenceye Karşı Mücadele ve İşkence Görenlerle Dayanışma Günü öncesinde ortak açıklama yaptı.
Açıklamada, işkenceye ortam oluşturan Olağanüstü Hal’in (OHAL) derhal kaldırılması ve işkence yasağına mutlak olarak uyulması talep edildi.
“İşkence yasaklandı ama…”
Hak örgütlerinin açıklaması özetle şöyle:
“Türkiye Birleşmiş Milletler’de kabul edilen İşkenceye Karşı Sözleşme’yi 1988’de imzaladı, Anayasa ve Ceza Kanunu’nda işkenceyi yasakladı.
“Buna rağmen, özellikle de 2015’in Temmuz ayında yeniden başlayan çatışma ortamında başta Güneydoğu ve Doğu Anadolu’da; 15 Temmuz 2016 darbe girişimi sonrasında, bilhassa OHAL sürecinde, cezaevlerinde, her türlü toplumsal gösterilere müdahale sırasında ya da gündelik olaylarda, resmi ya da resmi olmayan gözaltı ortamlarında işkence ve diğer kötü muamele uygulamaları ve iddiaları önceki dönemlerle kıyaslanmayacak boyutlara ulaştı.”
Operasyonlar ve sokağa çıkma yasakları
“TİHV Dokümantasyon Merkezi verilerine göre; sokağa çıkma yasaklarının uygulanmaya başlandığı 16 Ağustos 2015 ile 1 Haziran 2017 arasında, başta Diyarbakır (127 kez), Mardin (32 kez), Hakkâri (20 kez) ve Şırnak (13 kez) olmak üzere Bitlis (8 kez), Batman (3 kez), Muş (4 kez), Bingöl (5 kez), Dersim (5 kez) ve Elâzığ (1 kez) toplam 10 il ve en az 43 ilçede, resmi olarak tespit edilebilen en az 218 süresiz ve gün boyu sokağa çıkma yasağı ilanı gerçekleşti.
“Bu il ve ilçelerde yaşayan en az 1 milyon 809 bin kişinin bu yasaklar nedeniyle başta yaşam ve sağlık hakkı olmak üzere en temel hakları ciddi bir şekilde ihlal edildi.
15 Temmuz darbe girişimi
“Adalet Bakanlığı’nın 13 2017 tarihli açıklamasına göre darbe girişiminden bugüne kadar toplam 161 bin 751 kişi hakkında işlem yapıldı. 50 bin 344 kişi tutuklandı.
“Gerek bu sayılar gerekse darbeyi bastırma amacıyla yapılan gözaltı işlemlerinin ardından işkence ve kötü muamele görüntülerinin bizzat devlet haber ajansı tarafından servis edilmesi işkenceyi alenileştirme ve yaygınlaştırmanın boyutlarını ortaya koyuyor.
Kamu emekçileri, açlık grevi
“Maruz kaldıkları adaletsizliği protesto etmek ve işlerine geri dönebilmek için ellerinde “toplantı ve gösteri yapma hakkını” kullanmaktan başka bir şey kalmayan binlerce kamu emekçisinden ikisi, Nuriye Gülmen ve Semih Özakça açlık grevinin 76. gününde tutuklandı.
“Yine kamu emekçisi olan Veli Saçılık’ın yakın mesafeden hedef gözetilerek sıkılan göz yaşartıcı kimyasal içeren bilye atışlarına maruz kalması güvenlik güçlerinin kullandığı aşırı ve orantısız gücün işkenceye dönüşmesinin son örneklerini oluşturuyor.”
“Failler cezasız kalmamalı, korunmamalı”
“İşkence iddialarının bu denli artış gösterdiği koşullarda başta gözaltı merkezleri ve cezaevleri olmak üzere tüm özgürlüğünden alıkonulma yerleri bir an önce bağımsız heyetler tarafından incelenmeye açılmalı.
“OHAL, ilan edilme gerekçesi ile sınırlı, geçici, ulusal ve uluslararası yargı denetimine açık ve en nihayetinde bir dizi temel hakkı hiçbir şekilde sınırlanamayan bir uygulama olmak zorunda.
“Bu temel hakların en başında ise işkence yasağı geliyor. İşkenceye ortam yaratan, her türlü denetimden uzak, keyfi kararnamelerle uygulanan OHAL derhal kaldırılmalı.
“İşkence yasağını ihlal eden tüm failler hiyerarşik sorumluk sırasıyla açığa çıkarılmalı; korunmamalı ve cezasız kalmamalı.” (AS)