Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumunun Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun Tasarısı taslağı, ilaç ve tıbbi malzemeyle ilgili her türlü düzenleme yetkisini Sağlık Bakanlığı'ndan alarak kurulacak özerk bir kuruma devrediyor.
Türk Tabipler Birliği (TTB), tasarının 2006 verileriyle 9.8 milyar YTL'ye ulaşan ilaç pazarını kamu denetiminden çıkaracağını belirtti.
Bu açıdan bakınca tasarı halk sağlığını tehdit ediyor ve ilaç üreticisi firmaların pazar üzerindeki etkisinin artmasının önünü açıyor. TTB'nin tasarıyla ilgili eleştirilerine ulaşmak için buraya tıklayın.
Eczacılar ve ilgili meslek örgütleri de 14 Ocak'ta İstanbul'da yaptıkları mitingde taslak ile "mesleğimizin can damarı" diye niteledikleri 1262 sayılı yasanın ortadan kaldırılmaya çalışıldığını söylemişlerdi.
AKP sağlığı pazara açmakta kararlı
Bu taslak Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) hükümetinin ilaçta reklama izin verilmesi yönünde attığı ilk adım değil.
2003'te çıkartılan ve ilaç reklamlarına izin veren bir yönetmeliğin 1262 sayılı yasaya aykırılığından dolayı Danıştay'ca yürütmesi durdurulmuştu.
Hükümet bu defa yasayı değiştirerek uygulamanın önünü açmak istiyor. TTB bu taslağın hükümetin "sağlıkta dönüşüm" programı çerçevesinde düşünüldüğünde anlam kazandığını söylüyor.
İlaç reklamının zararları
Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü (OECD) üyeleri içinde doğrudan tüketiciye ilaç reklamına izin veren sadece iki ülke var: Amerika Birleşik Devletleri (ABD) ve Yeni Zelanda.
ABD'de uygulamaya izin verilmesinin ertesi yılında en fazla reklamı yapılan ilaçların kullanımı yüzde 34 oranında arttı. İlaç kullanımı da toplamda yüzde 20 fazlalaştı.
Sağlık dergilerinde yer alan reklamlar üzerine yapılan bir araştırma, tanıtımların yüzde 40'ının bahsedilen ilacın yarar ve zararlarını adil bir şekilde yansıtmadığını ve yüzde 44'ünün doktorları "yanlış tedaviye" ittiğini gösterdi
Reklamı savunanlar her halükarda reçetelerin doktorlar tarafından yazılacağını ve bir kontrol mekanizması olduğunu söylese de yapılan araştırmalar doktorların hastaların baskısı altında kaldığını vurguluyor. Yeni Zelanda'da yapılan bir ankete katılan doktorların yüzde 69'u hastadan gelen baskı nedeniyle normalde yazmayacakları bir ilacı reçeteye aldıklarını söyledi.
Adı geçen ülkelerde, özellikle "yaşam biçimini iyileştirici" diye tabir edilen cinsel sorunlara çare olarak gösterilen Viagra, "kilo vermeye yarayan" Xenical yada anti-depresanların kullanımı reklamla birlikte önemli ölçüde arttı.
Reklam: Bilgilendirme değil pazarlama
Vitaminler, hafif ağrı kesiciler gibi birkaç kategori dışında tüm ilaçlar bu konuda uzman bir sağlık çalışanı tarafından yazılan reçetelerle veriliyor. Bunun sebebi her türlü ilacın iyileştirici etkisinin yanında zararlarının da olması ve mutlaka kontrol altında kullanılmasının gerekmesi.
İlaç reklamları ve ilaç firmalarının tanıtım çalışmaları doktorlar, eczacılar ve diğer sağlık çalışanları üzerinde kendi ürünlerinin kullanılması konusunda baskı yaratıyor.
ABD'de ilaç reklamlarına karşı kampanya yürüten örgütler "hastaların olası tedavi seçenekleri ve kullandıkları ilaçlar hakkında bilgi sahibi olmasının önemli olduğunu fakat bu bilgiyi üreticilerden almalarının yarardan çok zarara yol açtığını" savunuyor.
Sonuç olarak kamu sağlığını korumakla yükümlü olan devlet bu yetki ve sorumluluğunu devrettiğinde tüm süreç kar amacı güden üreticilerin etkisine daha açık hale geliyor. TTB "toplum sağlığının tehlikede olduğunu" vurguluyor.(EÜ)