Tarlabaşı Toplum Merkezi hakkında açılan “yokluğun tespiti” davasının üçüncü duruşması 9 Mayıs Salı saat 11.55’de İstanbul 8. Sulh Hukuk Mahkemesi’nde görülecek.
On beş yıldır Tarlabaşı’nda çocukların ve kadınların bir araya gelebilecekleri güvenli alanları kurmak için çalışan Tarlabaşı Toplumunu Destekleme Derneği’ne iki ayrı dava açıldı. Neredeyse bir yıldır medyanın hedef gösterdiği merkez, hakkında açılan fesih davasını yine medyadan öğrendi.
Tarlabaşı Toplum Merkezi ile dayanışmak için kurulan “İyi ki Varsın TTM” inisiyatifi tüm hak savunucularını duruşmayı izlemeye çağırıyor.
Davada ne oldu?
Tarlabaşı Toplum Merkezi (TTM) hakkında açılan “yokluğun tespiti” davasının ikinci duruşması 29 Eylül 2022’de İstanbul 8. Sulh Hukuk Mahkemesi’nde görüldü. Hak savunucularının yoğun ilgi gösterdiği duruşmada, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’nın müdahillik talebi kabul edildi.
İmza kampanyasını 99 sivil toplum örgütü imzaladı
Dava öncesi bir araya gelen 99 sivil toplum örgütü ortak açıklama yayınladı, “Tarlabaşı Toplumunu Destekleme Derneği’nin yanındayız” dedi. TTM ile dayanışmak ve örgütlenme özgürlüğünü savunmak için kurulan “İyi ki Varsın TTM” internet sitesinde yayınlanan açıklamaya imzalar gelmeye devam ediyor.
99 örgütün imzasıyla yayınlanan açıklamada davaların tüm sivil topluma tehdit olduğu vurgulandı:
“Tarlabaşı Toplumunu Destekleme Derneği örneğinde bugün yaşananların Türkiye’de örgütlenme özgürlüğü alanında yaşanan gerilemenin doğal bir uzantısı olduğunu düşünüyoruz. Tarlabaşı Toplumunu Destekleme Derneği’nin hedef gösterilerek ve yürüttüğü faaliyetler çarpıtılarak kapatılmaya çalışılması, tüm sivil topluma yönelik bir tehdit olarak karşımızda duruyor.”
Sivil toplum örgütleri, örgütlenme özgürlüğüne yönelik saldırıların durdurulmasını, sivil topluma yönelik baskılara son verilmesini, Tarlabaşı Toplumunu Destekleme Derneği’ne açılan davaların düşürülmesini ve güvenli bir şekilde çalışmalarına devam edebilmesini talep etti.
Açıklama ve imzacı listesine ulaşmak için tıklayın.
İyi ki Varsın TTM!
Dava sürecini takip etmek ve kamuoyunu bilgilendirmek için “İyi ki Varsın TTM” sivil toplum girişimi de kuruldu. Girişim; iyikivarsinttm.org internet sitesi, Twitter, Facebook ve Instagram hesaplarından dava sürecine dair bilgi notları ve kampanyaları paylaşıyor.
Ne olmuştu?
Yoksulluk, ayrımcılık ve toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin en yoğun şekilde yaşandığı Beyoğlu-Tarlabaşı’nda, bir toplum merkezi modeli olan Tarlabaşı Toplumunu Destekleme Derneği (bilinen adıyla Tarlabaşı Toplum Merkezi – TTM) kapatılma tehlikesiyle karşı karşıya.
25 Haziran 2021’den bu yana bazı medya organlarının karalama haberlerle hedef gösterdiği dernek, Haziran-Eylül 2021 döneminde çeşitli denetimlerden geçti. Denetimlerin ardından merkez hakkında iki ayrı dava açıldı.
İstanbul Valiliği tarafından İstanbul 8. Sulh Hukuk Mahkemesi’nde “Derneğin amacının gerçekleşmesinin olanaksız hale geldiği” gerekçesi ile derneğin kendiliğinden sona erdiğinin tespit edilmesi talepli bir dava açıldı. Bu davanın ilk duruşması, 14 Nisan 2022 Perşembe 11.45’te İstanbul 8. Sulh Hukuk Mahkemesi’nde görüldü. Aile Bakanlığı, Valilik yanında müdahillik talebi iletti. TTM avukatları, “15 yıldır var olan, kamuyla ortak iş yapan bir dernek nasıl yok olabilir” dedi. Dava, 29 Eylül’e ertelendi. 29 Eylül’deki ikinci duruşmada da karar çıkmadı ve bu sefer Tarlabaşı Toplum Merkezi hakkında açılan “yokluğun tespiti” davası 9 Mayıs 2023’e ertelendi.
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın düzenlediği iddianame ile İstanbul 18. Asliye Hukuk Mahkemesi’nde “hukuka ve ahlaka aykırılık” gerekçeleriyle derneğin feshi davası da açıldı. Bu davanın ilk duruşması da 18 Mayıs 2022 tarihinde görüldü. Dava kapsamında dernek hakkında verilen “faaliyetten alıkonulma” tedbir kararı ise 6 Nisan’da TTM’nin başvurusu üzerine kaldırıldı. Davanın 2 Kasım’daki ikinci duruşmasında da karar çıkmadı. Dava, 21 Şubat 2023 saat 11.30’a ertelendi. 21 Şubat’ta da karar çıkmadı. Hak savunucularının takip ettiği duruşmada TTM avukatları, bilirkişi raporuna ilişkin beyanda bulunmak için süre istedi. Dava, 22 Mayıs saat 10.00’a ertelendi.
TTM, 27 Haziran 2021’de Kaos GL Derneği’nin “LGBTİ+ Öğrencileri Aile ve Okul Kıskacına Karşı Nasıl Korumalı?” kılavuzunun konuşulacağı bir gönüllü etkinliği planladı, fakat etkinlik medyada hedef gösterildi. Nefret söylemi, hedef gösterme ve karalamalar 9 Şubat 2022’ye kadar sistematik olarak devam etti ve yaygınlaştı.
Medyadaki hedef göstermelerin hemen ardından 25 Haziran’da Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı Beyoğlu İlçe Müdürlüğü Sosyal Hizmetler Birimi, derneği ziyaret etti. Bundan dört gün sonra İstanbul İl Sivil Toplumla İlişkiler Müdürlüğü denetimi başladı. Ne ziyaretle ne de denetimle ilgili derneğe herhangi bir sonuç ulaşmadı. Öte yandan 19 Temmuz’da Emniyet Müdürlüğü Çocuk Şube Müdürlüğü “müstehcenlik suçu” kapsamında Yönetim Kurulu Başkanının ifadesini aldı. Soruşturma takipsizlikle sonuçlandı. Dernek hakkında davalara sebep olan denetim ise 26 Temmuz-20 Ağustos 2021 tarihleri arasında İçişleri Bakanlığı Dernekler Denetçileri tarafından gerçekleştirildi.
TTM, denetleme sonuçlarına ilişkin bilgileri ancak kendilerine açılan “yokluğun tespiti” ve “derneğin feshi” dava dosyalarına sunulan rapor ve eklerden öğrenebildi. Dernek hakkında açılan ilk dava “yokluğun tespiti” davası.
Dernek, açılan ikinci davadan ise ancak medya yoluyla haberdar olabildi. 9 Şubat’ta tüm karalama sürecini başlatan Milat gazetesinin manşetinde yeni bir davadan bahsedilmesi üzerine dernek avukatları adliyeden bilgi aldı ve 10 Şubat’ta dernek hakkında bir de fesih davası açıldığını öğrendi.
Davanın gerekçesi ise, derneğin “kanuna ve ahlaka aykırı” hale geldiğini öne sürerken davanamede sıralanan eylemlerin hiçbiri fesih sonucunu doğuracak yoğunlukta olmayıp, ancak idari para cezası yaptırımı doğurabilecek defter kayıtlarındaki eksikler ile eğitim faaliyetlerinde bulunulup izin alınmadığı, dernek yayınlarının cumhuriyet başsavcılığına bildirilmediği gibi hususlar. Ayrıca davaya temel oluşturan dernekler denetçilerinin raporunda derneğin LGBTİ+’larla ilgili ifadeleri hukuka aykırı ve ayrımcı bir şekilde “müstehcenlik” olarak yer alırken; LGBTİ+’ların temel hak ve özgürlükleri de “toplumda kısaca LGBTİ (lezbiyen, gey, biseksüel, travesti, intersex) olarak bilinen kişilerin cinsel eğilimlerini normalleştirmek sureti ile çocukların cinsel kimliklerini etkilemeye çalışması” ifadeleriyle rapora ve davanameye girdi.
(EMK)