Pilavoğlu Han, Ankara’nın tarihi dokularından biri. 16.-17. yüzyıllar arasında yapıldığı düşünülen han, farklı işlevler için kullanılıyor. İlk zamanlarında kadın ve çocuk hapishanesiyken sonrasında yoksul insanların konakladığı bir yer haline geliyor. Şimdilerde ise hanın özel bir işletme tarafından kiralanan 40 dükkânı keçeden ahşaba birçok el işçiliğinin yapıldığı atölye ve mağazalara ev sahipliği yapıyor. Üstelik bunların yüzde 80’e yakını kadınlar tarafından işletiliyor.
Kocaman kapısından Pilavoğlu Han’a girdiğimizde, normal seyrinin dışında bir sessizlikle karşılaşıyoruz. Çünkü salgın nedeniyle ziyaretçi sayısı azaldığından dükkân sahipleri de artık hana çok uğramıyor.
Pilavoğlu Han’ın kalın ahşap duvarları ve cezaevini andıran kısa boylu kapıları arasında ilerlerken el işçiliği üretimi yapan iki atölye sahibi kadınla karşılaşıyoruz.
Onlara göre, turistik önemi bilinen Pilavoğlu Han, kadınlar için hem ciddi bir üretim hem de yaşam alanı. Kadınlar, kendileri açısından hanı bir ferahlama alanı olarak benimsemişken, pandemiyle birlikte tekrar evlere kapanma ihtimalinin can sıkıcı olduğunu belirtiyor.
Kadın cezaevinden, kadın üretim alanına dönüşüm
Gümüş tasarımcısı Nuray Yıldız Özyurt, hanın kadın cezaevinden kadın üretim alanına dönüşmesinin bir özveri örneği olduğunu söylüyor. Bu yüzden salgın nedeniyle işlerinin olumsuz etkilenmesi onun için sadece zarar etmek anlamına gelmiyor, yaşam alanına dönüşen bu mekânın yoksullaşması da demek. Özyurt, Covid nedeniyle yaşadıklarını şöyle anlatıyor:
"Halk eğitim kursuna gittim, sonra da iki yıllık gümüş tasarımı eğitimi aldım. Hayatımın çok kötü bir döneminde handa küçük bir atölyede gümüş tasarımı yapma fırsatıyla karşılaştım. Beş yıldır buradayım. 53 yaşındayım fakat kendimi son yedi yılda keşfettim. Öncesinde evimle sınırlı bir dünyam vardı. Bu yüzden burayı kendi açımdan bir dönüm noktası olarak görüyorum. Ayrıca hanın ‘kadın cezaevinden kadın üretim alanına’ dönüşmesi kendi adıma ciddi bir özveri kaynağı.
TIKLAYIN - Korona salgınının yarattığı kriz, kadın emeği açısından ne ifade ediyor?
"Handa yaklaşık 40 atölye var. Çoğu kadınların ve keçe, çini, gümüş tasarımı gibi alanlarda üretimler yapılıyor. Covid öncesine kadar kadınlar olarak birbirimizden çok şey öğreniyorduk, fikir alışverişi yapıyorduk. Turistler ve gelen ziyaretçilerle sohbet ediyorduk. Ziyaretçilerle farklı bir bağımız vardı. Onları evimizde ağırladığımız misafirler olarak görüyorduk. Kadınlar olarak tam da ‘kale’yi içten fethettik derken, salgın bizi bir çıkmaza sürükledi. Özellikle hafta sonu çok ziyaretçimiz olduğundan Cumartesi-Pazar yasakları bizi çok zorladı."
"Covid el işçiliğiyle geçinmeyi daha da zorlaştırdı"
Hanın el işçiliğiyle geçinen dükkân sahiplerinden biri de Emine Pınar Sarıbek. Yaklaşık altı yıldır Pilavoğlu Han’da ev aksesuvarları üretip satıyor. Handa dükkân açmalarının hikayesini, “Kuzenimle birlikte sevdiğimiz işten para kazanma arzusuyla altı yıl önce handa ev aksesuvarları üretimi yapmaya başladık. Eski ev eşyalarını dönüştürüp yeniden tasarlıyoruz” diyerek anlatıyor. Ancak Covid 19 nedeniyle onlar da zorluklar yaşıyor:
"Ev aksesuvarları işçiliği eğitimi aldım. Ardından kuzenim vasıtasıyla handa atölye işletmeye karar verdik. Kale’de bulunan Pilavoğlu Han’ın tarihi dokusunun, ürettiğimiz ürünlerin özgünlüğüyle ve kadın eliyle buluşması en büyük tatmin kaynağımız. Fakat normal şartlarda yaptığımız işten gelir elde etmek fazlasıyla zorken Covid ile birlikte bu ikiye katlandı. Hem müşterilerle bire bir ilişkilerimiz hem de doğrudan ürün alım durumu gelişmiyor.
"Bu nedenle internet satışı üzerinden ilerlemeyi deneyelim dedik. Eskiden salt ‘üretim’e odaklanırken, şimdilerde dağıtım ve online satışı da düşünmemiz gerekiyor. Ancak ürettiklerimiz ağır ve kırılabilir özelliği taşıdığı için bu yöntem bizi zorluyor. Paketlemeyle ilgili yöntemler geliştirmeye çalıştık, bu da bizler için artı masrafa dönüştü. Yine de evlere kapanmayıp üretim yapmaya ve ulaşabileceğimiz kadar insana ulaşmaya çalışıyoruz."
Pilavoğlu Han: Cezaevinden ticaret merkezine16. ve 17. yüzyıllar arasında yapıldığı tahmin edilen, ilk adı Ali Paşa olan ve sonradan Pilavoğlu adını alan han, Ankara’nın Kale Mahallesi içerisinde yer alıyor. Pilavoğlu Han’ı Ankara’da bulunan diğer hanlardan ayıran özelliği ise bir dehlizi andıran Doğu ve Batı kapıları. Açıldığı ilk dönemlerde Ankara ticaretinin önemli noktalarından biri olan Pilavoğlu Han, zaman içerisinde farklı işlevler için kullanılıyor. Osmanlı'nın son, Cumhuriyet'in ilk yıllarında tıpkı çevredeki diğer birçok han gibi cezaevi işlevi görüyor. Bu süreçte kadın ve çocuk mahkûmların bir kısmı burada tutuluyor. Daha sonraları uzunca bir süre evsiz veya kimsesiz insanların konakladığı bir yerhaline gelen han; 20. yüzyılın sonlarına doğru tekrar ticari amaçlarla kullanılmaya başlanıyor. Günümüzde ise özel bir işletme tarafından kiralanan mekanlar kafelerin, el işi sanatların yapıldığı atölyelerin, hediyelik eşya dükkanlarının ve ofislerin bulunduğu çok amaçlı bir merkez konumunda. |
(SO)