Devimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK) ve Türk Tabipler Birliği (TTB) Gezi Parkı Direnişi'ne destek için bugün iş bırakırken, Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK) de dün olduğu gibi bugün de grevde. Grevi Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB) de destekledi.
DİSK’e bağlı sendikalar bugün iş bıraktı ve DİSK Genel Merkezi önünde toplanarak Taksim Meydanı’na yürüdü. Gezi Parkı Meydanı’nda Genel Başkan Kani Beko’nun okuduğu açıklamanın ardından DİSK üyeleri Gezi Parkı’na geçti.
DİSK’in ardından KESK’e bağlı sendikalar ve TTB Taksim Meydanı’ndaydı. Burada KESK Genel Başkanı Lami Özgen ve TTB Genel Başkanı Özdemir Aktan açıklama yaptı.
Gezi Parkı’ndan ülkeye yayılan direnişle dayanışma mesajlarının duyurulduğu açıklamalarda Adalet ve kalkınma Partisi (AKP) hükümeti ve polis şiddeti protesto edilirken, direnişte hayatını kaybedenler de anıldı. Meydandan sık sık “Faşizme karşı omuz omuza”, “Her yer Taksim her yer direniş” sloganları yükseldi.
“Türkiye’yi güzelleştiren; farklı dillerde, ortaklaşan yüreklerle haykırmanız”
Beko ise sözlerine “Dokuz gündü AKP faşizmine ve kurmaya çalıştıkları düzene karşı direnen insanları yürekten selamlıyorum” diyerek başladı.
“Dünyayı güzelleştirecek olanlar, işte burada ortaya çıkardığınız birlikte şekil verdiğiniz, birlikte ürettiğiniz özgür insanlardır.
“Türkiye’yi yeniden güzelleştiren, umudu yeniden var eden, farklılıklarımızın aslında nasıl bir zenginlik olduğu gösteren; işçisi, memuru, işsizi, kadını, erkeği, genci, yaşlısıyla, Alevisi, Sünnisi, Kürdü, Türkü, Süryanisi, Arabı, Çerkesi, Lazı, Gürcüsü, Boşnakı ve onlarca etnik yapısıyla hepimizi insan ve yurttaş gören, faşizme karşı omuz omuza diye farklı dillerde ama ortaklaşan yüreklerle haykırmanızdır.
Polis şiddeti sonucu hayatını kaybeden Abdullah Cömert ve Mehmet Ayvalıtaş’ı anan Beko konuşmasını 15-16 Haziran’daki işçi direnişini yaratanları anarak bitirdi:
“Dünyanın bütün egemenlerine, zorbalarına, zalimlerine sesleniyorum; topunuz, tankınız, copunuz, panzerinizle de gelseniz dindiremezsiniz halkın coşkun akan selini.”
“Gezi Parkı süreci, halkın demokrasi ve özgürlük talepleriyle buluştu”
KESK'in basın açıklaması başlamadan önce ana akım medyanın Gezi Parkı'na yönelik haber yapmaması eleştirildi, "Zor şartlarda çalıştığınızı biliyoruz.Türk medyası öldü, emekçi kardeşliği yaşıyor" denilerek basın mensuplarına karanfil verildi.
“Gezi Parkı’nın yağmalanmasına karşı gelişen halk hareketi, bugün toplumun sesi duyulmak istenmeyen tüm kesimlerinin, kadınların, gençlerin, çevre hareketinin, ezilen kimlik mücadelelerinin, eğitim ve sağlık hakkı mücadelesinin talepleri ile buluştur” diyen Özgen’in açıklamasında şu ifadeler yer aldı:
“Gezi parkında yer alan ağaçların sökümüne karşı tutulan nöbete yapılan vahşi saldırı ile başlayan süreç, bugün halkın demokratikleşme ve özgürlük talepleri ile buluşmuş ve onun simgesi oldu.
“Halk, Erdoğan’ın ağzından çıkan her sözün kanun olamayacağını, kendi haklı ve meşru taleplerinin şiddetle bastırılamayacağını gösterdi.
“Erdoğan ise kendi halkını gaz bombalarına boğmuş, sokak ortasında işkence yaptırmış, yurttaşlarını sakat bırakmış ve ölümüne neden olmuş bir hükümetin başıdır.
Özgen, başta başbakan olmak üzere AKP iktidarını Taksim’den ülkeye yayılan direnişin şartlarını yerine getirmeye çağırdı:
* Taksim Gezi Parkı’nın park olarak kalacağı resmen ilan edilmeli.
* Halka uygulanan şiddetin sorumluları hesap vermeli ve istifa etmelidir, biber gazı kullanımı yasaklanmalı.
* Ülkenin dört bir yanında gözaltına alınan binlerce kişi hakkında hiçbir soruşturma açılmayacağı ilan edilmeli, yaratılan mağduriyetler nedeniyle halktan özür dilenmeli.
* Taksim başta olmak üzere Türkiye’deki tüm meydanlarda, kamusal alanlarda toplantı ve eylem yasaklarına son verilmeli.
Özgen işçi sınıfı ve kamu emekçilerinin sendikal özgürlüklere yönelik saldırılara, meslek örgütlerinin baskı altına alınmak istenmesine, güvencesizlik, taşeronlaşma, esnek ve kuralsız çalıştırma ve işsizlik sorunlarına vurgu yaptı.
“Polis zulmü cezalandırılmalı”
Aktan ise barışçıl gösterilere aşırı güçle saldırıldığını ve “kimyasal bir savaş” olarak tanımladığı biber gazı kullanımına mermilerin de eklendiğini belirtti, polisin olmadığı yerlerde hiç bir olay yaşanmadığına dikkat çekti:
“İki kişi hayatını kaybederken, en az beş kişi görme yetisini kaybetti. 50'den fazla insan ameliyata alınırken beşi hala yoğun bakımda ölüm kalım mücadelesi veriyor. Büyük bir özveriyle çalışan sağlıkçı arkadaşlarımıza da teşekkür ediyorum.
“Bu alanda görüldü ki faşizme teslim olmuyoruz, baskıcı otoriter rejime karşı çıkıyor ve bu ülkede bir arada kardeşçe, demokrasi, özgürlük ve barış içinde yaşamak istiyoruz.
“Başbakan açıkça Gezi Parkı’nın olduğu gibi kalacağını açıklamalı, polisin yaptığı zulüm kınanmalı, cezalandırılmalı, siyasiler daha özgür, demokratik, herkesin barış içinde yaşayacağı bir toplum isteğini belirtmeli.” (BK)