Suruç katliamında sorumluluğu olduğu gerekçesiyle "görevi kötüye kullanma" suçlamasıyla Suruç Asliye Ceza Mahkemesi'nde açılan davada tutuksuz yargılanan iki polisten biri olan Ahmet Oğuz Davarcı, bugün ilk kez ifade verdi.
Çağlayan’daki İstanbul Adliyesi, 32. Asliye Ceza Mahkemesi’nde görülen talimat duruşmasında Davarcı’nın verdiği ifade davanın açıldığı Suruç’taki mahkemeye gönderilecek.
Cumhuriyet’ten Canan Coşkun’un haberine göre, davada sanık olan diğer polis Ali Koçak'ın ise Kırşehir'de başka suçtan tutuklu olduğu öğrenildi.
Katliamdan sonra açılan soruşturmada ceza almamış
Sanık polis Davarcı, kimlik tespiti sırasında komiser yardımcısı olduğunu, olay tarihi olan 20 Temmuz 2015’te Suruç'ta terör büro amiri olarak çalıştığını söyledi. Katliamdan bir hafta sonra hakkında idari soruşturma açıldığını, soruşturma sonunda ise herhangi bir ceza almadığını kaydetti.
Saldırı öncesinde yaklaşık 300-400 kişinin Kobanî'ye destek için Suruç'a gelmesi nedeniyle il emniyet müdürlüğünce görevlendirme yapıldığını, 40 çevik kuvvet polisi ile iki TOMA aracının takviye güç olarak ilçeye geldiğini belirtti.
“Mobese kayıtları gelmiyor”
Olay günü saat 08.00'de görev başı yaptığını söyleyen sanık polis, Şanlıurfa Terörle Mücadele (TEM) Şube Müdürü Oykun İyigün ve ilçe emniyet müdürü Mehmet Yapalıal ile görüştüğünü, ikilinin kendine şüphelendiği kişilerin kimliğini tespit etme görevi verdiğini ifade etti.
Bunun MOBESE kayıtlarında da görülebileceğini kaydeden Davarcı, “Israrla görüntüleri istememe rağmen kayıtlar çıkarılmadı. MOBESE merkezinde görevli polis Tanju Gündüz'e bu konuyla ilgili talimat verdim, görüntü çıktığında haber vermesini istedim” dedi.
Amara önündeki sivillere “Gözle süzerek müdahale edin” talimatı
Sanık Davarcı, ilçe emniyet müdürü Mehmet Yapalıal'ın talimatıyla ilçeye takviye güç olarak gelen TOMA araçlarından birinin patlamanın meydana geldiği yere 500 metre mesafede bulunan ilçe emniyet müdürlüğünün önüne, diğerinin de patlamanın olduğu yere 600 metre mesafede bulunan polis merkezine yerleştirildiğini söyledi.
Sivil giyimli bir polis ekibini patlamanın olduğu Amara Kültür Merkezi'nin girişine yerleştirdiğini anlatan Davarcı, “İlçe müdürü Yapalıal, kültür merkezine girenlerin kimliğini sorgulamalarına gerek olmadığını söyledi. Ben de gözle süzerek şüpheli gördükleri kişilere müdahalede bulunmalarını istedim” dedi.
“Kamera kayıtlarını bizzat kendim topladım”
Patlama gerçekleştikten sonra savcı ile görüşerek, kamera kayıtlarını bizzat kendisinin topladığını söyleyen Davarcı, delillerin hepsini Şanlıurfa TEM Şube Müdürlüğü ekiplerine bizzat teslim ettiğini ifade etti.
Davarcı, iddianamede kendisine yöneltilen saldırıyı gerçekleştiren kişinin çatışma bölgesine gideceğine ilişkin suçlama ile ilgili, “Resmi yazı bombalı eylem yapılacağı ile ilgili bir yazı değildir. Terör nitelikli kayıp şahıs yazısıdır. İddianamede belirtildiği gibi eylemi gerçekleştiren şahsın çatışma bölgesine gideceği yazmıyor” dedi.
“İhmali olan herkes yargılansın”
İntihar saldırganı Abdurrahman Alagöz'ün Adıyaman'da Irak Şam İslam Devleti’ne (IŞİD) katıldığını söyleyen Davarcı, “Bu şahsı deşifre edemeyen sorumlular İstihbarat Daire Başkanlığı, Adıyaman İstihbarat Şube Müdürlüğü, Antep İstihbarat Şube Müdürlüğü ve Urfa İstihbarat Şube Müdürlüğü'dür. MİT'i söylemiyorum bile. Söyleyince 'MİT'ten sana ne' diyorlar” dedi.
Saldırgan Alagöz’ün kaybolduğu günden eylemi yaptığı güne kadar ihmali olan herkesin yargılanmasını isteyen Davarcı, salonda bulunan müşteki ailelerinden özür diledi. Bu sırada bir yakın “Sen benden özür dileyemezsin. Beni 17 yaşımda babasız bıraktın” diyerek tepki gösterdi.
“Fotoğrafı gelmiş olsaydı da şahıs engellenemezdi”
Ardından sanık polisin çapraz sorgusuna geçildi. Müşteki yakınlarının avukatlarından Kazım Bayraktar, intihar saldırganı hakkındaki istihbari bilginin ne zaman geldiğini sordu. Sanık Davarcı, katliamdan 32 gün önce geldiğini belirtti.
Avukat Bayraktar, sanığa, Halkların Demokratik Partisi'nin (HDP) Haziran 2015'teki Diyarbakır mitingine yönelik saldırıyı anımsatarak, “Böyle bir acı olaydan sonra fotoğrafını isteme gereğini neden duymadınız” diye sordu. Davarcı da, “Resmi yazıda fotoğrafı gelmiş olsaydı şahıs tanınırdı ama engellenemezdi” diye yanıt verdi.
Yargıç çay içmek için duruşmaya ara verdi
Davarcı, “Eylemcinin gömleğinin altındaki kabarıklık kamera görüntülerini izleyen görevlilerinin dikkatini çekerken sizin dikkatinizi neden çekmedi” diye soran avukat Bayraktar'a, “Onu bana değil, tutanağı tutanlara sormak gerek” yanıtını verdi.
Avukat Bayraktar'ın patlamanın ardından gaz bombası atılması emrini kimin verdiği sorusuna da, “Ben vermedim. O yüzden telsiz kayıtlarının bulunmasını istiyorum” şeklinde cevap verdi.
Çapraz sorgu devam ederken yargıç Ferah Yılmaz, çok sıkıldığını, çay içmek için ara verdiğini söyleyerek duruşmaya ara verdi.
Ne olmuştu? 20 Temmuz 2015’te, Sosyalist Gençlik Dernekleri Federasyonu’nun (SGDF) çağrısıyla, Kobanê’ye oyuncak ve insani yardım malzemeleri götürmek için Suruç’ta olan 300 genç, konakladıkları Amara Kültür Merkezi’nde basın açıklaması yaptıkları sırada intihar saldırısı gerçekleşti. Meydana gelen patlamada 33 kişi hayatını kaybetti. Saldırıyla ilgili soruşturmaya 23 Temmuz 2015’te “dosya içerisinde bulunulan belgelerin incelenmesinin soruşturmanın amacını tehlikeye düşüreceği” gerekçesiyle gizlilik kararı getirildi. Katliama ilişkin, 9 Ocak 2017’de görülen kamu görevlilerin yargılandığı davada, dönemin ilçe emniyet müdürü Mehmet Yapalıal’a “görevi ihmal ve kötüye kullanma” suçundan 7 bin 500 TL para cezası verildi, ceza 12 takside bölündü. Saldırıda ölenlerin isimleri: Koray Çapoğlu, Cebrail Günebakan, Hatice Ezgi Sadet, Uğur Özkan, Nartan Kılıç, Veysel Özdemir, Nazegül Boyraz, Kasım Deprem, Alper Sapan, Cemil Yıldız, Okan Pirinç, Ferdane Kılıç, Yunus Emre Şen, Çağdaş Aydın, Alican Vural, Osman Çiçek, Mücahit Erol, Medali Barutçu, Aydan Ezgi Salcı, Nazlı Akyürek, Serhat Devrim, Ece Dinç, Emrullah Akhamur, Murat Yurtgül, Erdal Bozkurt, İsmet Şeker, Süleyman Aksu, Büşra Mete, Duygu Tuna, Polen Ünlü, Nuray Koçan, Vatan Budak, Mert Cömert. |
(TP)