Tabii, bitti derken, Türkiye'de bitti. "Paralel TC"de değil. Çünkü nasıl Ermenistan ve Diaspora diye ayırıyorsak, Türkiye Cumhuriyeti ve Paralel TC diye de ayırmak lazım.
Türkiye, çok taktik değiştirdi. "O neymiş?"le başladı, "Ermeniler bizi katletti"yle devam etti, "Katletme karşılıklı oldu" dedi, "Tarihçilere bırakalım" dedi, son olarak TBMM, "Ortak komisyon kuralım, iddialar incelesin" dedi. Bunlar, hep, "O neymiş?"in çeşitlemeleri oldu.
Yine de Dışişleri Haziran 2000'de bir çıkış yapayım dedi, Ecevit "Azerilere soralım" deyip öldürdü. AKP'de milliyetçiliğin at gözlüğü yoktu, ama o da haddinden fazla şeyle maluldü (son olarak Arınç, Anayasa Mahkemesinin kaldırılabileceğini bile söyledi!) ve Paralel TC'yi aşamadı.
Paralel TC ise giderek katılaştı. Ön saftaki temsilcisi, 12 Eylül'ün, Atatürk'ün vasiyetini değiştirerek yeniden biçimlendirdiği Türk Tarih Kurumu (TTK) oldu. Prof. Özdemir, 28 Nisan'daki Siyaset Meydanı'nda şunu söyledi Hrant Dink'e: "Avrupa'ya gidip bizi şikayet ediyorsunuz". Yani, daha iki hafta önce Avrupa'ya gidip, "Ermeniler Avrupa için hâlâ politik sermaye. Avrupalı da sorumludur" ll.04.05 Hürriyet ve Milliyet) ve "Dışarıdakiler içerdekilere hamilik yapmasın" (13.04.05) diyen adama.
25 Nisan günü muazzam bir olay oldu. Hürriyette Murat Bardakçı, Talat Paşa'nın ailesinden aldığı tehcir defterinden dizi başlattı. Defterde, tehcir edilen Ermeni sayısı en yetkili ağızdan ve net veriliyordu: 924.158.
Böylece Bardakçı, hem şimdiye kadar "Ölü sayısı l,5 milyondur" diye ilan etmiş Diaspora'nın, hem de "Bütün Ermenilerin sayısı 950.000 kadardı, bunların 430.000'i tehcir edilmiştir" diyegelmiş Paralel TC'nin kolunu aynı anda koparmış oldu.
O gece, Star TV'deki açıkoturumda Prof Özdemir yine 430.000'de ısrar etti: "924.158, Ermenilerin tüm nüfusudur" dedi. Oysa, dizinin ertesi günkü ikinci parçasında Talat Paşa açıklıyordu: "İmparatorluktaki tüm Ermenilerin sayısı 1.256.403'tür, eksiklerle hesaplanırsa 1,5 milyondur". Tabii bu durumda, defterin Talat Paşaya ait olduğunu reddetmek gerekiyordu: yapıldı.
Aynı 25 Nisan gecesi, TTK'nın bir sorunu daha vardı: Başkan Prof Halaçoğlu, o günkü Radikal'e şu demeci vermişti: "Suçlu olmayanlar yerinde kaldı. Kadın ve çocuklar ise, kurye olarak kullanıldıkları için tehcir edildi." Yani, "yardım ve yataklık"! TTK temsilcisi bu demeci görmemişti, bir şey diyemezdi, şunu dedi: "Ermeniler isyan etmişlerdi, tehcir edildiler."
Tabii, Ermeni çetelerinin cezasının niye bir milyona yakın Ermeni halkına çektirildiği yine anlaşılamadı. Paralel TC'nin "Biz bütün Ermenileri tehcir etmedik; sadece 430.000'ini ettik, hepsi de ölmedi!" diye savunma yaptığı ülkede bu kadarı artık normal sayılmalıydı.
Peki, Kıbrıs olayını büyüte büyüte büyümüş bir Hürriyette, Murat Bardakçı Paralel TC'ye bu onulmaz darbeyi niye vurdu?
İyi gazeteciydi de ondan. Ama, bir de "makbul vatandaş" olduğu için Star TV açıkoturumuna telefonla katıldı, "Bu tehcir çok normaldir, Devlet'in kendini savunma refleksidir" dedi.
Sonra, ama Hürriyet'ten ama Bardakçı'dan ama iyisaatteolsunlar'dan, bilemem, devamı da geldi: Dizinin ikinci günü Bardakçı ilan etmişti: "Yarın: Ermeni binaları". Yani, Ermenilerin arkada bıraktıkları ve Müslüman eşraf tarafından yağmalanan emlakle ilgili bilgi verilecekti.
Ertesi gün (3. gün) dizi manşetinin şöyle olduğu görüldü: "1915-16'da Sadece Ermeniler Değil, 702,905 Türk de Yer Değiştirmişti". Yani, Rus saldırısı sonucu batıya kaçıp mülteci olan Müslümanlar!
Ve, 3. gün, dizi birdenbire sona erdi.,.
Paralel TC eylemlerinden son haberimiz 28.04 tarihli Milliyet'ten: "Ağrı Dağı resimli Ermeni konyağı Ararat'ın Türkiye'de satılmasına, 'Tüketiciyi yanıltacak bir şekilde, ürün Türkiye'de üretiliyor duygusu yaratıyor' denilerek izin verilmedi".
Not: İsviçre'de "Soykırım yoktur" diyen tutuklanıyor. Türkiye'de "Soykınm Var" diyen tutuklanacak. İki taraf yalnızca siyasette değil, rezalette de yarışıyor... (BO/TK)