Pulitzer ödüllü ABD’li gazeteci Seymour Hersh, "The Red Line and The Rat Line" (Kırmızı Hat ve Gizli Hat) adlı makalesinde bahsettiği kimyasal saldırı iddialarıyla ilgili BBC’den Çağıl Kasapoğlu’na konuştu.
Hersh, makalesinde yazdığı gibi “geçen yıl Ağustos ayında Suriye’de düzenlenen kimyasal saldırının arkasında Türkiye hükümetinin olduğunu” bu söyleşisinde de tekrarladı.
Hersh’in ABD’li istihbarat yetkilileri ile istihbarat belgelerine dayandırdığı yazıda, “sarin gazıyla yapılan saldırının, Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) ve jandarmanın bilgisi dahilinde El Kaide bağlantılı El Nusra Cephesi tarafından gerçekleştirildiği” ifade ediliyor.
“Kırmızı çizgiyi” geçmek
London Review of Books’ta yayınlanan habere göre, “Türkiye’nin amacı, kimyasal silah kullanımını kırmızı çizgi olarak belirleyen ABD’yi, Suriye’ye askeri harekât düzenlemeye zorlamaktı.”
Hersh'in makalesinde ayrıca, istihbarat raporuna dayandırılarak “The Rat Line” (Gizli Hat) olarak tanımlanan hatta, “Libya’daki silahların ve cephaneliğin Türkiye üzerinden Suriye’deki cihatçı gruplara iletildiği” öne sürülüyor.
Beyaz Saray yalanladı
Hersh’ün haberinde paylaştığı iddialara Beyaz Saray’dan kısa süre içinde yalanlama geldi.
Washington’daki gazeteci İlhan Tanır’ın internet sitesinde aktarılan Beyaz Saray açıklamasında, “Bu haber sadece isimsiz kaynaklara dayanan bilgiler ışığında, 21 Ağustos’ta Suriye’de meydana gelen kimyasal silah saldırısı hakkında tamamen yanlış sonuçlara ulaşmaktadır” ifadeleri yer alıyor.
Açıklamaya göre, makale basılmadan önce Hersh’ün sorularına iki istihbarat kurumunun yetkililerince verilen yanıtta, “kimyasal silah saldırısından Esad rejiminin sorumlu olduğuna ABD ve müttefikleri tarafından toplanan istihbarat sayesinde ulaştıkları” belirtildi.
Bülent Arınç: İftira
Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç da Hersh'ün iddiaları için “Külliyen yalan ve iftiradır. Bu konuda Dışişleri Bakanlığımızın bize gönderdiği bir not var. Kesinlikle doğru değil” dedi.
Arınç, Beyaz Saray'ın da yalanlamasına atıfta bulunup, "Hersh'ün daha evvelki yazılarını da biliyoruz. Tamamen kendi kanaatleri ve isimlerini açıklayamadığı kişilerden aldığı bilgi ve duyumlar olarak bunların kesinlikle bir bilgi ve fikir birikimi olmadığını herkes çok iyi biliyor" diye konuştu.
Hersh: Herkes zaten öyle der
BBC Türkçe’nin sorularını yanıtlayan gazeteci Seymour Hersh ise, “kanıtların yetersiz olduğu ve kaynakların isimsiz olması nedeniyle makalenin güvenilirliğine dair soru işaretleri olduğu” yönündeki eleştirilerine sert tepki göstererek şunları söyledi:
“Herkes zaten öyle der… Ben çok uzun zamandır bu işi yapıyorum. ABD’nin El Nusra gibi gruplar hakkında ne bilip ne bilmediğine dair sorular içeren ve 21 Ağustos’tan çok önce sarin gazı üretebilme kapasitelerine dair en az bir belgeye erişimim var.”
“Bu iddialar çok meşru iddialar. İnsanlar için ‘kaynakların isimsiz olması’ yapılabilecek en basit eleştiri. İsimlerini verirsem hepsi işini kaybeder. Herkes istediğini söyleyebilir.”
Makaledeki bazı iddiaları yalanlayan Beyaz Saray, Suriye muhaliflerinin kimyasal silah kapasitelerine ilişkin hazırlandığı belirtilen istihbarat raporu için de “Ne böyle bir rapor istenmiştir, ne de hazırlanmıştır” demişti.
Hersh, Beyaz Saray’ın bu açıklaması için de, “O zaman nasıl oluyor da ben makalemde onların ifadelerini kullanabiliyorum. Eğer benim elimde varsa ve ben onu kullanabiliyorsam, nasıl öyle bir belge olmadığını söyleyebilirler?” yanıtını veriyor.
“Elimde başka belgeler de var”
BBC Türkçe’nin sorularını yanıtlayan Hersh, makalesinde referans verdiği belge dışında da belgeler olduğunu ve bu belgelerde “El Nusra’nın eğitimine MİT ve jandarmanın dâhil olduğuna” ilişkin bilgiler yer aldığını da şu sözlerle ifade etti:
“Türkiye’de MİT ve jandarmanın, [El Nusra’nın] eğitilmesine, bu kimyasal silahları nasıl kullanacaklarını öğrenmelerine yardımcısı olduklarından şüphelenmek için bazı sebepler olduğu belirtiliyor.”
“Bu belge Ağustos ayında geldiğinde gaz saldırısı gerçekleşti. Tek şüpheli Suriye ordusuydu. Ama normal, standart bir düşünce yapısında diğer tarafın da gaza sahip olduğu bilgisi varken, diğer tarafın da yapmış olabileceği düşüncesi de olmalıydı. Ama tek şüpheli Beşar Esad’dı.”
ABD Genelkurmay’ından isimler
Seymour Hersh, “Makalede yer alan iddialar ABD yönetimindeki karar mercilerin görüşü mü, yoksa kaynakların bireysel görüşleri mi?” sorusuna da şu yanıtı verdi:
“Ben, ABD Başkanı’na giden ve Guta’nın doğusunda elde edilen sarinle, Suriye ordusunun mühimmat deposundaki sarinin aynı olmadığını söyleyen ABD Genelkurmay Başkanlığı’ndaki isimler hakkında yazıyorum. Dolayısıyla bunların yalnızca ‘dışarıdakiler mi’ yoksa ‘içeridekiler mi’ olduğuna siz karar verin. Tabi ki bunun hakkında konuşmayacağım.”
“Türkiye karmaşaya sürüklenir”
BBC'nin 'The World Tonight' adlı radyo programına da katılan Hersh, savaşın uzun dönemde sonuçlarının ne olacağı sorusuna da “Savaşı Beşar Esad kazanır ve Türkiye dahil bölge büyük bir karmaşaya sürüklenir” cevabını veriyor.
ABD’nin Suriye’ye askeri müdahaleye yanaşmaması üzerine, Ankara ve Washington arasında gerginlik yaşandığı algısı oluşmuştu. ABD’nin, Suriye’nin elindeki tüm kimyasal silahları uluslararası topluma devretmeyi kabul etmesini “askeri operasyonu önleyecek bir gelişme” olarak nitelemesini, Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, “kozmetik bir yöntem” diye eleştirmiş ve şu yorumu yapmıştı:
“Bugün böyle kozmetik bir yöntemle eğer geçmişte uygulanan o büyük suçu unutturmak adına nerede olduğunun tespit edilmesi bile aylar alacak olan bir kimyasal silahlar envanterinin çıkarılması veya devri gibi bir konuyla zaman kazandırılmaya çalışılırsa, Beşar Esad’ın bundan sonraki katliamlarına yeşil ışık yakılmış olur.”
Adana’daki operasyonu ve MİT’i de yazdı
Seymour Hersh’ün makalesinde, geçen yıl Adana’da yapılan El Nusra operasyonundan da bahsediliyor.
Mayıs 2013’te Adana Emniyet Müdürlüğü'nün başlattığı El Kaide ve bu örgütle irtibatlı El Nusra Cephesi'ne yönelik operasyonda gözaltına alınan zanlılara ait adreslerde 2 kilogram da sarin gazı ele geçirilmişti.
Operasyonda yakalananlara dava açıldı, ardından hepsi serbest bırakıldı.
Hersh ayrıca, Dışişleri Bakanlığı’ndan kaydedildiği iddia edilen ses kaydının içeriğini, MİT Müsteşarı Hakan Fidan’ın söylediği ileri sürülen sözleri ve bunun yayınlanmasının ardından YouTube’un kapatıldığını da yazdı. (AS)