"Evladi Kervelayme, be gunayime, Ayvo, Zulumo, Cinayeto."
( Evlad-i Kerbelayız, günahsızız, ayıptır, zulümdür, cinayettir.)
Seyit Rıza
Bugün Seyit Rıza ve arkadaşlar ının idam edilişlerinin 76. yıl dönümü. Barış ve Demokrasi partisi (BDP) 76. Yıldönümüne ilişkin yaptığı açıklamada Türkiye, Seyit Rızaların idamından Dersim katliamına, 12 Eylül vahşetinden faili meçhullere ve Roboski katliamına varıncaya kadar bu karanlık tarihle yüzleşmeyi başarabilmelidir; çözümü ve toplumsal barışı ancak bu şekilde sağlayabilir"dedi.
"İdamı gerçekleştirilenlerin amacının tarih sahnesinden yok edilmeye çalışılan Kürt halkının büyük isyanının, büyük direnişini kırmak ve engellemektir. Dersim direnişinin önder ismi Seyit Rıza ve arkadaşlarını idamlarının 76'ıncı yıldönümünde saygıyla ve şükranla anıyoruz.
"Kürt halkı asimilasyonla, inkarla, katliam politikalarıyla yok edilemedi. Çünkü Seyit Rızaların tarihsel direnişine sahip çıktı, isyanını büyüttü, onurlu bir mücadele ortaya koydu. Bu özgürlük yürüyüşü bugün Rojava başta olmak üzere Kürt halkının bulunduğu bütün parçalarda Kürt halkının statü elde etme ve özgür demokratik geleceğini inşa etme sürecine evrilmiştir.
Aradan geçen 76 yıla rağmen Seyit Rıza ve arkadaşlarının mezar yerinin hala belli olmadığını vurgulayan BDP, bu mezarların bir an evvel bulunup,halka temsil edilmesini istedi.
Seyit Rıza kimdir?
Seyit Rıza ya da Kırmancki'deki adıyla Sey Rıza'nın kesin doğum tarihi bilinmemekte olup 1863 yılında Pulur Lirtik Köyü'nde doğdu, 15 Kasım 1937 yılında Xarput'ta altı Dersim ileri geleniyle beraber idam edilmiştir.
75 yaşında olan ve yaşı küçültülerek idam edilen Seyit Rıza'yla beraber 58 kişi Elazığ'da kurulan İstiklal Mahkemesi'nde yargılanırlar. Elazığ'da kurulan bu sözde mahkemede sanıklara savunma hakkı verilmez.
Dersim ileri gelenleri "isyana teşvik" suçundan yargılanır, Seyit Rıza ile beraber 6 kişi idam cezasına çarptırılır. Diğer sanıklarsa ömür boyu hapis cezalarına çarptırılırlar.
Seyit Rıza'nın idamı, hükmü düzenlemekle görevli İhsan Sabri Çağlayangil'in anılarında şöyle aktarılmıştır:
"Seyit Rıza, sehpaları görünce durumu anladı. 'Asacaksınız' dedi ve bana döndü: 'Sen Ankara'dan beni asmak için mi geldin?' Bakıştık. İlk kez idam edilecek bir insanla yüz yüze geliyordum. Bana güldü. Savcı, namaz kılıp kılmayacağını sordu. İstemedi. Son sözünü sorduk. 'Kırk liram ve saatim var. Oğluma verirsiniz' dedi.
"Seyit Rıza'yı meydana çıkardık. Hava soğuktu ve etrafta kimseler yoktu. Ama Seyit Rıza, meydan insan doluymuş gibi sessizliğe ve boşluğa hitap etti. 'Evlâdı Kerbelayıh. Bi hatayıh. Ayıptır. Zulümdür. Cinayettir' dedi. Benim tüylerim diken diken oldu. Bu yaşlı adam rap rap yürüdü. Çingeneyi itti. İpi boynuna geçirdi. Sandalyeye ayağı ile tekme vurdu, infazını gerçekleştirdi... Seyit Rıza asılırken ileride oğlunun da sesi geliyordu: 'Kulun kölen olam. Sığırtmacın olam. Gençliğime acıyın, öldürmeyin beni!"
Dönemin gazetelerinden TAN gazetesi, yaptıkları haberlerde Seyit Rıza ve arkadaşlarına ''Sergerde (elebaşı) ve ''Çapulcu'' sıfatlarını kullanmıştı. (MÖ/EA)