Mısır Çarşısı patlaması davasında dördüncü kez beraat eden Pınar Selek hakkındaki gerekçeli karar çıktı.
Mahkeme, “patlamanın bombadan mı yoksa tüpgaz veya gaz kaçağından mı kaynaklandığı hususu tespit edilememiştir” dedi, sanıkların atılı suçu işlediklerine yönelik şüpheden uzak delil elde edilemediğini vurguladı.
Mısır Çarşısı patlamasıyla ilgili davada 16 yıldır yargılanan ve üç kez beraat eden Pınar Selek, 24 Ocak 2013 tarihli duruşmada ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırılmış, temyiz başvurusu üzerine Yargıtay 9. Ceza Dairesi, mahkemenin ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasının usulen bozulmasına karar vermişti. 3 Ekim'de yeniden görülmeye başlayan davanın ilk duruşmasında, mahkeme Selek hakkındaki ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasının bozulma kararına uyulmasına karar verirken, Selek hakkında verilen yakalama kararını da bozmuştu. 19 Aralık 2014’te görülen duruşmada Pınar Selek dördüncü kez beraat etti. Savcı 22 Aralık’ta beraat kararını temyiz etti. Dosya Yargıtay Genel Ceza Kurulu’na gidecek. |
24 sayfalık gerekçeli kararda mahkeme sık sık “şüpheden sanık yararlanır” ilkesine vurgu yaptı ve “Gerçekleşme şekli kuşkulu ve tam olarak tam aydınlatılmamış olaylar ve iddialar sanığın aleyhine yorumlanarak mahkumiyet hükmü kurulamaz” dedi.
Gerekçeli kararı bianet’e yorumlayan avukat Seyda Selek, kararda evrensel hukuk ilkelerine gönderme yapılsa da iddianamenin olduğu gibi gerekçeli karara geçirildiğini ve dava süresince yapılan savunmalara yer verilmediğini söyledi:
“24 sayfalık kararda mahkemenin görüşü son birkaç sayfaya sığdırılmış. İşkence raporu, Türkçe bilmeyen sanığın Türkçe ifade verme olayı yok, sadece polis ifadeleri var. Bir dava özeti yapılmış ama iyi bir özet değil.
“Duruşmalarda herkesin tanık olduğu bir şey vardı: resimler, belgeler. Kararda bunlardan tek satır bahsedilmiyor çünkü birazcık bahsetseler, derin devletin kontrgerillayla bu davaya nasıl müdahale ettiklerini de yazmaları gerekirdi. Kısacası olması gereken kontrgerilla komplosunun deşifre edilmesiydi.
“Ama alınan sonuç bu haliyle bile başarıdır diye düşünüyorum. Çünkü mahkeme heyeti, davadaki sahteliklere dayanarak Pınar’ı mahkum etmedi. Komployu deşifre etmeseler de, boşa çıkardılar, ‘Biz bu komploya dahil olmayız’ dediler. Evrensel hukuk açısından hepimizin kabul edeceği tespitlerde bulundular, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nden olması gereken gerekçeler sundular.
“Uzun zamandır aynı şeyi tekrarlıyoruz; Bu dava artık adalet beklemiyoruz. Mağduriyetin sona erdirilmesini bekliyoruz.”
Pınar Selek hakkında 19 Aralık 2014’te görülen duruşmada verilen beraat kararını, savcı 22 Aralık 2014’te temyiz etmişti.
Mahkeme raporlara dikkat çekti
Mahkeme, gerekçeli kararda patlamanın nasıl gerçekleştiği hususunun tespit edilememiş olmasını bilirkişi raporlarıyla özetledi. Buna göre:
* Olaydan hemen sonrasında sekiz bomba imha uzmanı olay yerinde yaptıkları inceleme sonucunda düzenledikleri 1998 tarihli olay yeri inceleme tutanağında olay yerindeki patlamadan sonra ilk halinin bozulduğu bomba unsuru veya patlayıcı maddeye rastlanılmadığı belirtilmiştir
* Aynı bomba uzmanlarından dört kişi 11/07/1998 tarihli raporda olay yerinde ele geçirilen artıkların kurutulup elenerek daha ayrıntılı olarak yeniden yapılan incelemede bomba yapımında veya bombaya ait bulgular olmadığı yönünde rapor düzenlenmiştir.
* 05/07/1999’de dinlenen zabıt mümzisi bomba uzmanı, yeminli beyanında olay yerinde yaptıkları çalışmalarda ve incelemelerde bomba izine rastlanmadığını, patlamanın bombadan kaynaklanması halinde mutlaka olay yerinde bir çukur açması gerektiğini ve bunlara rastlamadığını belirtmiştir.
* Mahkemece atanan üniversite öğretim üyelerinden oluşan uzman bilirkişi heyetinin 21/12/2000 tarihli raporunda Mısır Çarşısındaki patlamanın tüpgaz patlaması olduğu, bomba patlaması ile ilgili bulguların bulunmadığını rapor edilmiştir.
* 14/07/1998 tarihli İstanbul Polis Kriminal Dairesi raporuna göre şahısların elbiselerinde nitrit bulunduğu; 20/07/1998 tarihli bomba uzmanlarının ekspertiz raporu gözetilerek düzenlenen olay yeri inceleme raporu ve 02/11/1998 tarihli Adli Tıp Kurumu raporuna göre olay yerinden ve maktullerden alınan kumaş parçaları, tahta ve cam gibi farklı malzemelerin her üçünde de tekrarlanan bomba içeriğinde de bulunabilen malzemenin tespit edildiği ve buna göre maktul F.Ç.’nin ölmesine yakınındaki Nitroselüloz içerir patlayıcı maddenin neden olduğu belirtiliyor.
* Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Adli Tıp Anabilimdalı Başkanlığı'nın 27/07/2000 tarihli raporuna göre; eylemin sanıkların ifadesinde de geçtiği gibi TNT kalıplarının rendelenerek, içi boş kola kutusuna konularak bomba haline getirilmesi ile oluşmadığı, bununla birlikte patlamanın bomba mı, yoksa gaz kaçağından mı kaynaklandığının kesin olarak söylenemeyeceği belirtilmiştir.
* Adli Tıp Kurumu 1. İhtisas Dairesinin 27/06/2001 tarihli Mısır Çarşısındaki büyük bir patlama olduğuna ve bu patlamanın orjininin tespit edilemediğine dair raporu mahkememize sunulmuştur.
Bu raporları hatırlatan mahkeme heyeti “Ceza mahkumiyeti yargılama sürecinde toplanan kanıtların bir kısmına dayanılarak ve diğer bir kısmı göz ardı edilerek ulaşılan ihtimali kanıya değil kesin ve açık bir ispata dayanmalıdır bu ispat hiç bir kuşku ve başka türlü bir oluşa olanak vermeyecek şekilde açıklıkta olmalıdır” dedi.
Kararda Anayasanın 38/4 ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmenin 6/2. Maddelerinde düzenlenen “suçsuzluk karinesi”ne vurgu yapıldı. (ÇT)