Her yıl 30 Ağustos öncesi günler çok heyecanlı geçer; gözler nemlenir, küçük beden hamleleriyle sürpriz kucaklaşmalar yaşanır. Bizler de giden ve gelen komutanların konuşmalarından ülkeye yönelik "tehditleri" yeniden hatırlar ve de Türk Silahlı Kuvvetlerinin tekrarlanan mücadele azmini dinleriz, vesaire!.
Son birkaç gündür devletin yüksek katlarındaki ziyaretlerde karşılıklı şıklıklar ve İznik çinileri, Yıldız porselen, Zülfü Aruz gibi ayrıntılar dikkat çekiciydi; kimi köşelerin olayı Özkök'ün "Cumhurbaşkanlığı"na taşımaları ise enteresandı. Yoksa, üzerinde durmaya değer mi demeli?
Neyse, emekliye ayrılanlar "sivil hayata" karışıyor, terfi edenler de yeni koltuklarına oturuyor. Ne diyelim, en başta kendilerine sonra da vatana millete hayırlı olsun!
Bu yıl terfi eden/emekli edilen askerler, yani üzülenler/sevinenler derken "Sauna Çetesi", "Atabey Çetesi" de karıştı işe. Malum, her yıl kararların bir bölümü de "ihraçlarla" ilgilidir. Ama, kimler ihraç edildi bilemiyoruz, çünkü liste yok.
Ben bu "ihraç" tartışmasına, esas olarak "Şemdinli"yi, yan rollerde Korgeneral Mustafa Ethem Erdağı'yı katmak istiyorum.
Medyada yer alan haberlere göre Türk Silahlı Kuvvetleri'nden (TSK) ihraç edilen "17 personel" kim? Gazete haberlerinde isim yoksa da YAŞ kararlarındaki "ihraç kriterleriyle" birlikte bazı ipuçları sunuluyor.
Yaş ve "yargı yolu"
"Türk Silahlı Kuvvetlerinin itibarını sarsacak şekilde ahlak dışı hareketlerde bulunan, hizmetin gerektirdiği şekilde tavır ve hareketlerini ikazlara rağmen düzenlemeyen ve irticai faaliyetlerde bulduğu anlaşılan toplan 17 personelin Türk Silahlı Kuvvetlerinden ayrılmasına karar verilmiştir."
Biliyoruz ki; YAŞ kararları kesindir, yargı yolu kapalıdır. Neden? Yine de, bu kapalılık, "ahlak dışılık" ve "hizmetin gerektirdiği tavır ve hareketler"in neler olduğunu ve bu durumlarda nasıl "ikaz" yapıldığını merak etmeyi engellemiyor tabii.
Bu kadarla da bitmiyor, yine medyaya göre, YAŞ kararlarında ilk kez "irticai faaliyetler" vurgusu yapılmış. Aslında bundan pek emin olamadım, önceki yıllarda, en azından bu hükümet döneminde "irticai faaliyet" gerekçeli ihraçlarda Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın muhalefet şerhi koyduğunun yazıldığını hatırlıyorum.
Belki de, kararlarda öyle denmiyordu da, biz her zaman olduğu gibi hep birlikte anlıyorduk. Evet, bu bölümünde ne manaya geldiğinin açıklanmasını beklerim özetle.
Medyada her şeye rağmen sürdürülen isimlendirme çabası 17'nin tamamını değilse de bir bölümünü açığa çıkardı gibi.
Yüzbaşı Eren ve Astsubay Taş ihraçlar arasında?
Mesela, Zaman gazetesinde "Atabeyler Çetesi'ne yönelik yapılan operasyon sonrası tutuklanan ve haklarında iddianame hazırlanan Yüzbaşı Murat Eren ile Astsubay Erkut Taş'ın (özel Kuvvetler Komutanlığında görevli), disiplinsizlikleri sebebiyle YAŞ kararıyla ihraç edildiği ortaya çıktı," deniyor.
"Atabeyler'e yönelik operasyon sonrası yürütülen soruşturmada savcılık, aralarında 2 yüzbaşı, 2 astsubay ile 2 emniyet müdürünün de bulunduğu 10 sanık hakkında 27 yıla kadar hapis cezası istemişti.
"Savcılık iddianamede, Yüzbaşı Murat Eren ve Astsubay Erkut Taş'ın diğer sanıklarla planladıkları eylemlerle hükümete karşı darbe hazırlığında oldukları öne sürmüştü. "
Burada soru şu: Sanıkların ilk duruşmaları 15 Eylülde olacağına göre, yargı süreci bitmek bir yana henüz başlayacağına göre, Eren ve Taş'la ilgili kesinleşmiş hüküm olmadığına göre ordudan nasıl atılıyorlar?
Yüzbaşı Bozkır da ihraç edilmiş
17 ihraçtan birinin de "Sauna çetesi"nden Özel Harp Dairesi Muharebe Arama Kurtarma (MAK) timi komutanı Yüzbaşı Nuri Bozkır olduğu öne sürüldü.
Hatırlayacaksınız, "Sauna Çetesi"ne yönelik yürütülen Küre operasyonu sonucunda aralarında üst düzey emniyet mensupları ve Yüzbaşı Nuri Bozkır'ın da bulunduğu sekiz kişi tutuklanmıştı.
Gazete haberlerinde, Yüzbaşı Bozkur'un devletin gizli sırları ve sınırdışı operasyonlarıyla ilgili bilgiler içeren ayrıca Gayri Nizami Harp Eğitim bilgileri bulunan CD'leri bir özel güvenlik şirketi sahibine verdiği öne sürülmüştü. Ayrıca A-3 plastik patlayıcılar, TNT kalıplarının da bulunduğu iddiası gündeme gelmişti.
Bu olayda da, henüz kesinleşmiş yargı kararının olmadığının altını çizmek gerekiyor.
Başbakan Erdoğan bu iki ihracı da, yine gazete haberlerine göre, onaylamış, "irtica" gerekçelileri ise hayır. Eğer doğruysa, Başbakanın şu ana kadar hukuki gerekçeler ileri sürdüğü karşı çıkışlarının hukuki değil, siyasi olduğu anlaşılıyor. Başbakan YAŞ kararlarına yargı yolunun kapalı olmasını eleştirmiyor muydu?
Korgeneral Erdağı'na "bir yıl uzatma" terfisi
Elazığ'daki 8. Kolordu Komutanlığında 2002-2003 yılları arasında inşaat ihalesine usulsüzlük yapıldığı iddiasıyla bir süredir Genel Kurmay Askeri Mahkemesinde yargılanmasına devam edilen 3. Kolordu komutanı Korgeneral Mustafa Ethem Erdağı'nın görev süresi dolmuştu ama YAŞ bir yıl uzatma verdi. Yani, 2007 şurasında orgeneral olma imkanı doğdu.
Milliyet'in haberine bakılırsa, davanın 30 Ağustos sonrasına bırakılmasına özen gösterildiği anlaşılıyor.
Yargı kararı kesinleşmeden Korgeneral Erdağı'nın "ihraç" edilmemesi doğruysa da bu kuralın herkes için işletilmesi beklenmez mi?
Ve Şemdinli'de Kaya ve İldeniz
Geçen 9 Kasım'da Şemdinli'de Umut Kitabevine yönelik bombalı saldırı olayıyla ilgili olarak Astsubaylar Ali Kaya, Özcan İldeniz ve itirafçı Veysel Ateş'e karşı dava açıldı.
"Yeni Susurluk" adıyla anılan olayda 30 Ağustosta itibariyle Genel Kurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt'ın astsubay Ali Kaya için "iyi çocuk" dedi, iddianameyi hazırlayan Cumhuriyet savcısı Ferhat Sarıkaya da görevden alındı.
"Şemdinli" yargılamasında Kaya ve İldeniz hakkında Van 3. Ağır Ceza Mahkemesi, 39 yıl 5 ay 10'ar gün hapis cezası verdi. Dava şimdi Yargıtay aşamasında.
"Şemdinli" ve Korgeneral Erdağı'nın YAŞ'ın konusu olmaması normal, çünkü, yargı süreci henüz tamamlanmadı. Oysa, "Atabey çetesi" ve "Sauna çetesi"nde ise yargılama süreci henüz başlıyor.
"Çifte standart" kabul edilebilir gibi değil; hele de bu durum bir dolu soru yaratıyorsa!
Ölçü ne acaba; birileri açıklasa da, merakımızı gidersek! Bir de, artık şu YAŞ kararlarına "yargı yolu" açılsın lütfen.(NM/EÖ)