Yüksek Öğrenim Kurumu (YÖK), İstanbul Şehir Üniversitesi'nin geçici olarak Marmara Üniversitesi’ne devrini kararlaştırdı.
Şehir Üniversitesi’nin faaliyet izninin de geçici olarak durdurulduğunu duyuran YÖK’ten yapılan yazılı açıklamada şu ifadeler yer aldı:
“Üniversitenin mevcut mali durumunun eğitim öğretim faaliyetini sürdürülemeyecek hale getirdiği; öğrencilerin, akademik ve idari personelin mağduriyetini büyüteceği ve eğitim-öğretim faaliyetlerinin aksamasının artık kaçınılmaz hale geldiği anlaşıldığından, Vakıf Yükseköğretim Kurumları Yönetmeliğinin 25/d-3 maddesi uyarınca İstanbul Şehir Üniversitesi’nin ‘Faaliyet İzninin Geçici Olarak Durdurulması’na ve idaresinin garantör üniversite olan Marmara Üniversitesi'ne devrine karar verilmiştir.”
Açıklamanın tam metni şöyle:
Türkiye Halk Bankası A.Ş, 24.07.2019 tarihli ve 1887 sayılı yazısıyla, İstanbul Şehir Üniversitesinin 2014 yılından itibaren kendisine Özelleştirme Yüksek Kurulu tarafından bedelsiz devredilen bir taşınmazı teminat göstermek suretiyle kredi kullanmaya başladığı; teminat konusu taşınmazın devrine ilişkin işlemin iptali için açılan dava sonucunda, Danıştay 13. Dairesi tarafından yürütmeyi durdurma kararı verildiği; tahsis etmiş olduğu kredilerin teminatsız kalma riskiyle karşı karşıya kalındığı bildirilerek alacaklarının tahsili için gerekli işlemleri başlatmış olmaları dolayısıyla eğitim öğretim faaliyetinin aksamaması, olası öğrenci mağduriyetlerinin önüne geçilmesi için durumun mevzuattan kaynaklanan yetki çerçevesinde değerlendirilmesi talebi Yükseköğretim Kuruluna iletilmiştir. Yükseköğretim Kurulu olarak 07.08.2019 tarihinde İstanbul Şehir Üniversitesine gönderilen yazıyla Üniversitedeki eğitim öğretimin bu durum dolayısıyla aksatılmaması için yapılan planlamaların Başkanlığımıza bildirilmesi talep edilmiştir. Bu süreçte İstanbul Şehir Üniversitesinin banka hesaplarına 11.10.2019 tarihinde İstanbul 18. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2019/1384 Sayılı Kararıyla haciz konmuştur. Gelinen bu noktada İstanbul Şehir Üniversitesi yetkililerinin Banka yetkilileriyle yürüttüğü borcun yapılandırılmasına yönelik görüşmeler bir uzlaşma ile sonuçlanmamış, yargı sürecinden de konunun çözümlenmesine yönelik bir sonuç çıkmamıştır. Bilindiği gibi vakıf üniversitelerinin bankalardan kredi kullanması, üniversiteler ve bankalar arasındaki özel hukuk ilişkisi olup, Yükseköğretim Kurulunun onayına bağlı değildir. Vakıf üniversitelerinin varlıklarını aşacak, mali yapılarını olumsuz etkileyecek derecede borçlanmaları ihtimali öngörülmediğinden yürürlükteki mevzuatımızda buna ilişkin kısıtlayıcı bir düzenleme bulunmamaktadır. Dolayısıyla konunun, bir vakıf üniversitesi özelinde değil, sisteme ait bir sorun olarak değerlendirilmesi doğru olacaktır. Yükseköğretim Kurulunun muhtemel sorunların önüne geçebilmek için bazı yasal düzenlemelere ihtiyaç olduğuna dair defaatle dile getirdiği tespitlerin de ne denli önemli olduğu açıkça görülmektedir. 02.12.2019 tarihinde İstanbul Şehir Üniversitesine gönderilen yazıyla eğitim öğretimin yaşanan mali sıkıntı dolayısıyla aksatılmaması için yapılan planlamaların Yükseköğretim Kuruluna bildirilmesi yeniden talep edilmiştir. Nihayet 11.12.2019 tarihinde gönderilen en son yazıyla da; 1. Üniversitede görev yapmakta olan akademik ve idari personelin özlük haklarının ödenip ödenmediği 2. Öğrencilere ödenen burslar ve/veya uluslararası değişim programları kapsamında yapılması gereken ödeme yükümlülüklerinin yerine getirilip getirilmediği2. Öğrencilere ödenen burslar ve/veya uluslararası değişim programları kapsamında yapılması gereken ödeme yükümlülüklerinin yerine getirilip getirilmediği 3. Üniversitenin eğitim öğretim faaliyetleri açısından gerekli olan alt yapı (internet, elektrik, su, doğalgaz gibi) imkânlarına ilişkin ödemelerde aksama olup olmadığı hususlarında açıklama talebinde bulunulmuştur. Konuya ilişkin olarak İstanbul Şehir Üniversitesi Rektörlüğünün 12.12.2019 tarih ve E.882 sayılı yazısında; Üniversitelerinde çalışmakta olan akademik ve idari personelin Ekim ve Kasım ayı maaşlarının ödenemediği, en düşük ücret alan personellerden başlanarak ancak cüzi bir ödeme yapılabildiği; burslu öğrencilerin Kasım ayı burslarının yatırılamadığı, Aralık ayında da burs ödemesi yapılamayacağı; Üniversitenin eğitim-öğretim faaliyetleri açısından gerekli olan alt yapı imkânlarına ilişkin ödemelerde aksamalar oluştuğu, bu bağlamda elektrik, su, doğalgaz ve internet faturalarının ödenemediği; ayrıca ödeme tarihleri geçen borçlar nedeniyle fiili haciz işlemlerinin başlatıldığı; mevcut durumun devamı halinde eğitim-öğretimin aksamasının kaçınılmaz olduğu bildirilmiştir. Yükseköğretim Kurulu, bütün bu süreç içerisinde herhangi bir gecikmeye yol açmadan üniversitenin yetkilileriyle iletişime geçmiş, yaşanan sorunlara çözüm olabilecek bütün imkânları ve yolları kullanmaları beklentisini kendilerine birçok kez iletmiştir. Aradan geçen sürede sorunun çözümü bağlamında beklentiler ne yazık ki gerçekleşmemiştir. Üniversite Rektörlüğünden alınan bilgiler ışığında Üniversitenin içinde bulunduğu durum, Denetleme Kurulunun 17.12.2019 tarihli inceleme raporu ve 18.12.2019 tarihli kararı birlikte değerlendirildiğinde; Üniversitenin mevcut mali durumunun eğitim öğretim faaliyetini sürdürülemeyecek hale getirdiği; öğrencilerin, akademik ve idari personelin mağduriyetini büyüteceği ve eğitim-öğretim faaliyetlerinin aksamasının artık kaçınılmaz hale geldiği anlaşıldığından Vakıf Yükseköğretim Kurumları Yönetmeliğinin 25/d-3 maddesi uyarınca İstanbul Şehir Üniversitesi'nin "Faaliyet İzninin Geçici Olarak Durdurulması"na ve idaresinin garantör üniversite olan Marmara Üniversitesine devrine karar verilmiştir. Bilinmelidir ki, eğitim öğretimi devam eden öğrencilerimiz önceliğimizdir. Öğrencilerimizin herhangi bir mağduriyet yaşamaması hususunda azami dikkat ve hassasiyetin gösterileceğini, Marmara Üniversitemizin de Yükseköğretim Kurulunun bu dikkat ve hassasiyetine sahip çıkacağını başta öğrencilerimiz olmak üzere kamuoyuna saygı ile duyururuz." |
TIKLAYIN - Muhcu: Mağdur Algısıyla Yağma Aklanamaz
Ne olmuştu?
* İstanbul Şehir Üniversitesi'nin kampüs olarak kullandığı, Kartal Dragos Tepesi yakınlarındaki eski Tekel arazisi 2001 yılında özelleştirme kapsamına alındı.
* 2008'de Ahmet Davutoğlu'nun kurucusu olduğu Bilim ve Sanat Vakfı, İstanbul Şehir Üniversitesi'ni kurdu. Üniversite Maliye Bakanlığı'na başvurarak 450 dönümlük arazinin 49 yıllığına kendilerine tahsis edilmesini istedi. (Alan henüz Maliye hazinesine devredilmemişti)
* 28 Kasım 2008'de Özelleştirme Yüksek Kurulu Kararı'yla Cevizli'deki 237 parsel (296.159,73 m2) Tekel'in vergi borçlarına karşılık Maliye Hazinesi'ne devredildi.
* 2009'da 237 parsel sayılı alan için İrtifak Hakkı İhalesi (bir eşya üzerinde hak sahibine o eşyadan yararlanma yetkisi sağlayan bir ayni hak) açıldı. İhaleyi tek katılımcı olan İstanbul Şehir Üniversitesi kazandı.
* 2013'te Özelleştirme İdaresi arazinin İstanbul Şehir Üniversitesi'ne tahsis edilmek üzere Maliye Hazinesi'ne bedelsiz olarak devrine karar verdi. 2014'te Danıştay bu devri iptal etti. Özelleştirme Yüksek Kurulu 2015'te ise taşınmazın Şehir Üniversitesi'ne doğrudan devrine karar verdi.
* Şehir Üniversitesi, borçlarına karşılık arazinin bir bölümünü teminat göstererek Halkbank’tan kredi aldı. Üniversite bu krediyi “bütünüyle kampüs inşaatı için harcandı” olarak açıkladı.
* Halkbank, Danıştay'ın yürütmenin durdurulması kararına da dayanarak önce üniversitenin kredi teminatlarını durdurdu sonra da tüm bankalardaki varlıklarına tedbir koydu.
* Halkbank, 29 Kasım’da internet sitesinde yayımladığı açıklamada, özetle şöyle dedi: "Şehir Üniversitesi'nin kullandığı kredileri vadesinde geri ödemediğini, bu süreç içerisinde birçok defa ödeme kolaylığı sağlanmasına rağmen yükümlülüklerini yerine getirmedi.”
* Cumhurbaşkanı Erdoğan da bu süreçle ilgili “Halk Bankası dolandırılmaya çalışıldı" dedi.
* Dragos kampüs arazisinin devrinin yürürlükteki yasalara uygun olarak yapıldığını savunan Üniversite, Halkbank’tan alınan kredinin bütünüyle kampüs inşaatı için harcandığını açıkladı.
* Arazinin Milli Emlak tarafından kendilerine tahsis edildiğini, 2013’teki ek kararla bu tahsisin kapsamı ilave parsellerle genişletildiğini, tahsis kararına yönelik 16 dava açıldığını ve bunların 15’ini kazandıklarını belirten üniversite, ancak tahsis kararının 2014’te Danıştay tarafından iptal edildiğini belirtti.
* Üniversite, Dragos kampüs arazisi için ön-izin ve irtifak hakkı bedeli olarak toplam 12.581.195 TL İstanbul Defterdarlığı hesabına ödeme yapıldığını da açıkladı.
Erdoğan ne dedi, Davutoğlu ne yanıt verdi?Erdoğan, 7 Aralık'ta Haliç Kongre Merkezi'nde düzenlenen Genişletilmiş İl Danışma Meclisi Toplantısı'nda şunları söylemişti: "Bu Şehir Üniversitesi meselenin özellikle bir siyasi ayağında bizim olduğumuz, bir siyasi ayağında da malum zatın (Ahmet Davuoğlu) olduğu söyleniyor. Şunu çok açık ve net söylemek durumundayım. Her şeyden önce Şehir Üniversitesinin tahsisini Başbakanlığım döneminde yapan benim. Tahsisini yapan ben olduğuma göre, daha sonra malum zat Başbakan olunca bu tahsisi, Şehir Üniversitesine mülkiyet devrine dönüştürmüştür. Türkiye'de hiçbir üniversiteye tapu ile tapu devri, mülkiyet devri yoktur, olmamıştır. "Yine bir başka isim o da Sayın Babacan var. Onun da imzası var bu işin altında. Başka kim var? Mehmet Şimşek var. Başka kim var? O zaman Ulaştırma Bakanı olarak Özelleştirme Yüksek Kurulu'nun içinde olan Feridun Bilgin var. Bunlar Halk Bankasını da dolandırmaya çalışıyorlar. Halk Bankasından bunlar kredi talebinde bulunuyorlar. Halk Bankası bunlara ciddi bir kredi veriyor fakat ödeme planlarında maalesef bunlar Halk Bankasına ödemelerini yapmıyorlar." *** Erdoğan'ın yolsuzluk iddialarına sosyal medya hesabından yanıt veren Davutoğlu da şöyle dedi: "Bir arazinin üniversiteye tahsis edilmesi ile devredilmesi arasındaki tek fark zaten rayicin altında belirlenen bir yıllık kira bedelinden ibarettir. Devir işlemi tahsis bedellerinden kaçınmak ya da kamu arazisini mülk edinmek için değil, Danıştay'ın tahsis işlemini iptal etmesinden sonra yukarıda zikredilen yasaya uygun bir şekilde zorunlu olarak yapılmıştır. Devri yapılan arazinin eğitim dışında kullanılması zaten mümkün değildir ve üniversite amacının dışına çıkmamıştır." *** Davutoğlu, bugün partisinin Kurucular Kurulu Toplantısı sonrasında yaptığı açıklamada ise şunu dedi: "Cumhurbaşka nı vicdanıyla baş başa kaldığında 'Davutoğlu'ndan her şey çıkar ama dolandırıcı çıkmaz' diyebilir, eğer vicdanı kaldıysa..." |
TIKLAYIN-Erdoğan: Yolsuzluk Yapan Kapımızdan İçeri Giremez
TIKLAYIN-Davutoğlu'ndan Erdoğan'a Yolsuzluk Yanıtı: Komisyon Oluşturulsun
TIKLAYIN - Davutoğlu: Biz Erdoğan’dan Ayrılmadık, O Bizi Ayırdı
(EKN)
* Fotoğraf: Şehir Üniversitesi'nin internet sitesi