Haberin İngilizcesi için tıklayın
Siyaset, Ekonomi ve Toplumsal Araştırmalar (SETA) Vakfı’nın “Uluslararası Medya Kuruluşlarının Türkiye Uzantıları” raporu hakkında yapılan suç duyurusuyla ilgilikovuşturmaya yer olmadığına karar verildi.
Medya ve Hukuk Çalışmaları Derneği (MLSA), SETA hakkında söz konusu raporda gazetecileri fişlediği ve hedef gösterdiği gerekçesiyle 8 Temmuz 2019 tarihinde suç duyurusunda bulunmuştu.
MLSA’nın suç duyurusuna Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı Basın Suçları Bürosu’ndan yanıt geldi. Savcılık, suç duyurusu ile ilgili olarak kovuşturmaya yer olmadığına karar verdi.
MLSA, suç duyurusunda SETA hakkında halkı kin ve düşmanlığa alenen tahrik etme, suç işlemeye alenen tahrik, kişilerin huzur ve sükununu bozma, kişisel verilerin hukuka aykırı olarak kaydedilmesi suçlamalarında bulunmuştu.
MLSA’nın internet sayfasında yer alan habere göre, savcılık suç duyurusunda belirtilen suçlamaların yasal unsurlarının oluşmadığına kanaat getirerek, SETA raporunu “düşünceyi açıklama özgürlüğü kapsamında” değerlendirdi.
Ok: Karar çok ironik
Savcılık kararı hakkında konuşan MLSA Eş-Direktörü Veysel Ok, şunları söyledi:
“İfade özgürlüğü kararı verilmesi çok ironik. Çünkü Türkiye’de mesleğini icra eden gazetecilerin faaliyetlerine sürekli dava açan, çeşitli terör suçları yönelten savcılıkların ifade özgürlüğünün yalnızca hükümet yanlısı kurum ve medya organlarına yaraşır bir hak olduğunu düşündüğünü gösteriyor.
“Bu karara karşı itirazımızı yapacağız ve aynı şekilde yerel ve uluslararası tüm hukuk mekanizmalarını işleteceğiz.”
"Düşünceyi açıklama özgürlüğü"
MLSA’ya tebliğ edilen kararda “belirsiz sayıda kişiyi gazetecilere yönelik şiddette bulunmaya çağırma, belirsiz sayıda kişiyi kanunlara uymamaya veya bir suçu işlemeye davet etme olarak kabul edilebilecek ifadeler içermediğinden,” TCK 214. ve 216. maddelerinde düzenlenen “halkı kin ve düşmanlığa alenen tahrik etme” ve “suç işlemeye alenen tahrik” suçlarının yasal unsurlarının oluşmadığı belirtildi.
“Kişisel verilerin hukuka aykırı olarak kaydedilmesi” suçunun unsurlarının da oluşmadığını tespit eden savcılık, bu kararı “Gazeteciler hakkındaki bilgilerin herkes tarafından bilinmeyen veya kolaylıkla ulaşılamayacak türde bilgiler olmaması ve bilgilerin kamuoyunda daha önce yer alan konulara ilişkin olması nedeniyle” verdiğini kaydetti.
Kararda ayrıca, “Sırf sükunu bozmaya yönelik hukuka aykırı bir davranış bulunmadığından TCK 123. maddesinde düzenlenen “kişilerin huzur ve sükununu bozma” suçunun yasal unsurlarının oluşmadığı, şüphelilerin eyleminin düşünceyi açıklama özgürlüğü kapsamında değerlendirilmesi nedeniyle araştırılarak ifadesinin tespitine gerek duyulmadığı,” bildirildi. (EKN)