Avukat Efkan Bolaç, mahkemenin Topçu Kışlası Projesi hakkında yürütmeyi durdurma kararı vermesine rağmen siyasi iktidarın “referandum” önerisini bianet’e değerlendirdi.
Avukat Bolaç, mahkeme kararı varken referanduma gidilemeyeceğini, nihai sonucu belirlenmemiş bir yargı kararıyla ilgili referandum yapılmasının “yargıya müdahale olacağını” ifade etti:
“Belki sadece bir anket, temayül yoklaması gibi düşünülebilir.”
“Sağlıklı çevre hakkı referanduma götürülemez”
Temel hakların referanduma götürülemeyeceğini de ekleyen Bolaç, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın İsviçre’deki minare referandumuyla ilgili 1 Aralık 2009’da söylediklerini hatırlattı.
Başbakan Erdoğan, o dönemki referandumla ilgili şunları söylemişti:
“Ülkemizde de zaman zaman böyle bu tür konuları konuşanlar oluyor. Bu tür konular referanduma götürülmez. Bunlar doğuştan verilmiş, alınmış haklardır, bunu referanduma götüremezsiniz.”
“Bir insanını insan hak ve hürriyetlerini, bir toplumun, bir halkın yaşam özgürlüğünü, inanç özgürlüğünü kalkıp da referanduma sunamazsınız.”
Avukat Bolaç, doğal hakların içine sağlıklı bir çevrede yaşama hakkının da girdiğini belirtti ve şöyle devam etti:
“Siyanürle altın işlenmesi konusu, halk sağlığını tehdit ettiği için, nasıl ki referanduma götürülemezse, sağlıklı çevre hakkı da referanduma götürülemez.”
“Anayasa’nın 56. maddesinde, ‘Herkes, sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkına sahiptir’ deniyor. Bu parkla ilgili verilecek kararlar da bu çerçevede değerlendirilmeli.”
“Yargıyı daha önce de yok saydılar”
Konu sadece insan hakları açısından değil, yasal olarak değerlendirildiğinde de referandum yapılabilmesinin mümkün olamayacağını söyleyen Bolaç, ancak siyasi iktidarın daha önce de buna benzer yargı kararlarını hiçe sayan işlemlere imza attığını söyledi:
“Nisan 2012’deki torba yasayla eklenen kanunla, yargı kararları sonucu iptal edilen TÜPRAŞ, SEKA Balıkesir, Seydişehir ETİ Alüminyum, Kuşadası Limanı ve Çeşme Limanı ihalelerinde son sözü söyleme hakkı Bakanlar Kurulu’na bırakıldı. Bu beş ihale için karar verme yetkisi tamamen Bakanlar Kurulu’nun oldu. Karar, 12 Haziran 2012 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girdi.”
“Bu maddeden Tüpraş’ın yüzde 14.76 hissesinin Sami Ofer’e satışı, SEKA kağıt fabrikasının Albayrak Grubu’na satışı ve Seydişehir Alüminyum’un Cengiz İnşaat’a satışı yararlandı. Bu satışların hepsi yargı kararıyla iptal edilmişti.”
Avukat Bolaç, daha önce yargının karar vermiş olduğu beş özelleştirme kararının bu şekilde yok sayıldığını, iktidarın “yargıyı tanımıyorum minvalinde” yasal düzenleme yaptığını anlattı.
Ne olmuştu?
27 Mayıs gecesi saat 23:00'te iş makineleri Gezi Parkı'nın Elmadağ tarafındaki duvarını yıkarak ağaçlarını sökmeye başladı.
Olayı duyanlar parka giderek yıkımı durdurdu. Grup alana çadır kurdu. Ertesi gün polis gruba müdahale ederek yıkıma devam etmeye başladı. Yıkım yine durduruldu.
İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB), yıkımın ve ağların sökülmesinin yol çalışması nedeni ile ilgili olduğunu açıkladı. Çalışmayı Taksim altgeçit projesinin ihalesini alan Kalyon İnşaat'ın taşeronu tarafından yürütüldüğünü belirten bir yetkili de 24 saat çalışma izinleri olduğunu ve parkın yol çalışması kapsamında kazıldığını iddia etti.
Taksim Gezi Parkı Koruma ve Güzelleştirme Derneği ve Ayaspaşa Derneği, İstanbul 2 numaralı Kültür Varlıkları Koruma Bölge Kurulu’na dilekçe vererek gece yapılan yıkımın hukuksuz olduğunu söyledi.
Kurul, yıkımın projeye aykırı olup olmadığına ilişkin tespit yapması ile ilgili İstanbul Büyükşehir Belediyesi ve Beyoğlu Belediyesi’ne talimat verdi.
30 ve 31 Mayıs'ta sabaha karşı polis gaz bombalarıyla parka yine saldırdı. Eylemler artarak devam etti.
Başvuru, dava ve karar aynı gün
İstanbul 6. İdare Mahkemesi, 31 Mayıs’ta Taksim'de Gezi Parkı'na yapılması planlanan Topçu Kışlası Projesi hakkında yürütmeyi durdurma kararı verdi.
Avukat Efkan Bolaç, davanın da başvurunun yapıldığı 31 Mayıs’ta açıldığında ve yine aynı gün karara bağlanmasına dikkat çekti.
Gezi direnişi halen sürüyor. (AS)