Zekra yeni albümünün piyasaya sürülmesinden tam iki hafta sonra, Kahire'deki evinde kocası tarafından vurularak öldürüldü. Vücudunda 26 adet kurşun bulundu. Önce Zekra'yı, ardından kendi yöneticisini ve onun karısını otomatik tüfekle tarayan koca da, tabanca ile intihar etti.
Zekra'nın kocasının, katil olmadan önceki, saygıdeğer ve başarılı imajının bir nebze olsun muhafazası için, Mısır basınının gösterdiği çaba takdire değerdi doğrusu. Önce Zekra'nın kocasını yöneticisi ile aldattığı öne sürüldü. İkna edici pek bir delil bulunamayınca, kocanın psikolojik problemleri olduğu, o gece sarhoş olduğu ve ani bir sinir krizi geçirdiği filan ballandıra ballandıra anlatıldı.
Oysa ki, daha sonradan Ayman El Suweidi'nin kardeşine bıraktığı mektuptan anlaşıldığı kadarıyla, bu cinayet ve dahi kaçış önceden planlanmıştı. Ayman kardeşinden tüm mallarını satıp, Mısır'daki parasının tamamını yurtdışına göndermesini istiyordu mektubunda.
Bilmem hatırladınız mı? Marie'nin katili için de o gün çok sarhoş olduğunu yazmışlardı. Alkol problemi varmış ve Marie'yi döverek öldürdüğü gün o kadar çok içmiş ki, ne yaptığının farkında değilmiş.
Acaba hiç düşünmüş müydü Zekra, aşık olduğu adamın kendisini öldüreceğini? Sinirli biriydi, belki çok fazla bağırıp çağırıyordu. Bazen sinirlerine hakim olamayıp ortalığı kırıp döküyordu. Hatta bir kere vurmuştu ona. Ama her defasında pişman oluyor, özür diliyor, hatta ağlayarak dizlerine kapanıyordu. Kıyamazdı bu kadar sevdiği bir adamın ağlamasına. Bir anne gibi affederdi onu her zaman.
Belki de biliyordu bir gün sevgilisi tarafından öldürüleceğini. Albümü çıkmadan birkaç hafta önce, kendi yazdığı şarkılardan birinde "Sen benim şansımsın" (ana hazzy ma'ak keda) cümlesini, "Sen benim sonumsun" (ana akhry ma'ak keda) sözleri ile değiştirmek istediğinden bahsediliyor. Belki de biliyordu, ama gidemedi.
"İlk tokattan sonra terk edin" diyor feministler. Eminim Zekra bunu hiç duymamıştı. Olurdu böyle şeyler karı koca arasında.
Marie ise belki de biliyordu bunu, annesi defalarca uyarmıştı onu. Sevgilisi ile sürekli konuşuyordu. Yaptığının ne anlama geldiğini defalarca izah etti ona. Bazı günler hakikaten bir değişiklik oluyor sandı. En azından sevgilisinin değişmek için çaba harcadığına ikna oldu. O da kıyamazdı, sevdiği erkek ağlayarak özür dilediğinde, bağışlayıverirdi hemen yüce gönüllülükle.
Kadına yönelik şiddet, kadın üzerinde baskı ve tahakküm kurmanın en yaygın yöntemlerinden biri. Her sınıftan, her dinden, her ulustan kadın, özellikle ev içerisinde şiddete maruz kalabiliyor ve çoğunlukla da kendi kaderine terk ediliyor.
Marie ile Zekra. İki başarılı kadın. Sevilen iki kadın. Çok farklı görünseler de, birbirlerine ve biz diğer kadınlara yabancı olmayan iki kadın. Neler yaşadıklarını tahmin edebileceğimiz, neden öldürüldüklerini bildiğimiz iki kadın. Katillerinin kim olduğunu bildiğimiz iki kadın.
Feministler doğru söylüyor: İlk tokattan sonra terkedin! (EK/BB)