"Hayatıma hiç kıskanç sevgili almadım, ama bu roman benim için kıskanç bir sevgili oldu. Bu sevgiliyle oturup elele tutuşmak değil, sürekli sevişmek istiyordum."
Pınar Selek yeni kitabı Yolgeçen Hanı için İstanbul'a geldi. Biz de İletişim Yayınları'nda buluşup Selek'le yazdığı ilk roman hakkında sohbet ettik.
Şimdiye kadar araştırma kitaplarıyla tanıdığımız Selek aslında ilk romanını 11 yaşında yazmış. "Ben işe edebiyatla başladım. Menekşe Gözler adında üç defterlik, çocuksu bir roman yazmıştım" diye anlatıyor gülerek.
Yolgeçen Hanı üzerindeyse son iki senedir çalışıyor. Bu roman çalışmasının, onu adalet mücadelesinde çektiği acılardan kurtadığını söylüyor. "Birdenbire bu roman benim hayatımın merkezine oturdu. Bir sevgili haline geldi benim için. Normalde kıskanç sevgilileri hayatıma sokmam, bırakırım. Fakat bunu bırakamadım, hatta o beni bırakacak diye korktum."
"Yargıtay kararının açıklanmasından sonra çok yorucu bir dönemdi benim için. Romanla gelen duygusal yoğunluk beni kurtaran birşey oldu. Canlı karakterler olarak hayatımda yer almaya başladı. Yani tek bir sevgili de değil, birçok sevgilim oldu. İki senelik bir ilişkiydi bu."
Selek romanı ilk defa İstanbul'a geldiğinde eline aldığını ve o anda bu aşk ilişkisinin dostluğa dönüştüğünü söylüyor. İstanbul'da gezerken heran romanın karakterlerinden Elif'le, Sema'yla, Hasan'la ve diğerleriyle karşılacakmış gibi hissettiğini, gözlerinin hep onları aradığını da ekliyor.
Arayışlarla kaçışların içiçe geçtiği bir hikaye
Romanda 12 Eylül'den sonra hayatları değişen, farklı arayışlara giren birçok karakterin zaman zaman kesişen hikayeleri anlatılıyor. "Aslında bir kaçışın hikayesi değil roman" diyor Selek, "1980 sonrası ve öncesi kuşaklarda kesişen hikayeler, aynı kuşaktaki farklı sınıflar, farklı politik ve kültürel arka planların aslında arayışları ne kadar kısıtladığını da anlatıyor.
"Bu bir dostluk ve dayanışma hikayesi bir taraftan da. O arayışların içerisinde dostluk ve dayanışma o kısıtlamaları ortadan kaldırıyor ve insanlar kendi yollarını daha berrak bir şekilde çizebiliyor. Özne olarak katılabiliyor."
"Romanın sonunda da o arayışlar bitmiyor" derken Selek, kitabın editörlerinden Belce Öztuna araya giriyor "romanın sonunu söyleme" diye. Ama Selek devam ediyor, "yolun sonu yok, sadece hayatın çizdiği yollardan kendi çizdiği yollara geçiş var."
"Karakterlerden biri değil, ancak bütünü biyografim olabilir"
Kitabı okuyan herkes Elif'in Pınar olduğunu düşünüyor. "Benzerlikler var gibi gözükebilir, ama aslında hayatlarımız ve karakterlerimiz arasında hiçbir parallelik yok Elif'le. Karakterlerden birisiyle özdeşleştirmedim kendimi. Ama romanın bütünü belki biyografidir. Hayatıma giren o kadar fazla insan oldu ki, cezaevinde vs çok kadar farklı deneyimlerle kesiştim. Ve bu insanların birşeylere olan tepkileri ve yaşadıkları travmalardan dolayı kendilerini o kadar kısıtladıklarını gördüm ki, bunu anlatmak ve bu insanların hakkını teslim etmek istedim."
Selek 12 yıldır peşini bırakmayan yargı sürecinden hiç bahsetmek istemiyor. Bu konuda konuşulabilecek zaten her şeyin konuşulduğunu ifade ediyor. "Bu davadan uzak durmak istiyorum, bu pis bilimkurgu filminin dışında yaşamak istiyorum. Benim gündemim sadece Mısır Çarşısı ve o davanın bende yarattığı etkiler değil. Ben başka gündemleri olan, başka çalışmalar yapan bir insanım."
Sosyal bilimlerden romana geçiş
İlk defa bir roman çalışması yapan Selek, hem roman hem araştırma çalışmalarına devam edeceğini, farklı yöntemlerlerle hayatı anlamlandırmayı, üretmeyi sevdiğini anlatıyor. "İmgeler, kavramlar, terimler, felsefe, bilim, sanat hepsi hayatı başka yönleriyle, başka biçimlerde anlatmaya çalışıyor. Ben hiçbirinin içine kapatmak istemiyorum kendimi. Hepsinin dünyasında gidip gelmek istiyorum."
Selek şimdiden yeni bir çalışmaya başlamış. Bu seferki bir roman değil. Yine de edebiyatın dilini kullanmayı bırakmayacağının söylüyor. Bu çalışmaya kendi deneyimleri ve kesiştiği deneyimlere ilişkin bir söz söyleme ihtiyacıyla başladığını belirtiyor.
"Çeşitli grupların kurtuluşu üzerinden yürütülen politikaların özgürlük ve kimlik arasında sıkışmasını anlatan bir çalışma yapıyorum. Özgürlük, kimlik, iktidar gibi şeyleri sorguluyorum. Ama henüz onunla sevgili gibi değilim, sadece yakın bir dostum."(ÇT/EÖ)