Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Özgür Özel, bugün CHP'li belediyelere yönelik düzenlenen operasyonlara sert tepki gösterdi.
Adıyaman, Adana ve Antalya büyükşehir belediye başkanlarının gözaltına alınmasının ardından partisinin Merkez Yürütme Kurulu'nu (MYK) olağanüstü toplantıya çağıran Özel, operasyonları "sandığı kaldırmanın provası" olarak nitelendirdi.
CHP lideri, partisine yönelik bu tür operasyonların siyasi amaç taşıdığını belirterek, "Bu operasyonların zamanlaması ve hedef aldığı isimler tesadüf değildir.” dedi.
Erdoğan'a meydan okudu, erken seçim talebini tekrarladı. 2 Kasım'i işaret etti:
Özel’in açıklaması özetle şöyle:
“Türkiye artık yol ayrımında, tüm muhalefet tehdit altında”
Artık milletin gözünden de gönlünden de düştüğüne hiç şüphe olmayan bir iktidarın yaptığı kötülüklerle, toplumsal desteğini ve meşruiyetini yeniden kazanma ümidi olmaksızın sadece koltuğuna tutunma ya da seçime kadarki dönemi bir şekilde geçirme ve en nihayetinde de sandıkta hesaplaşmak yerine milletten korkan, sandıktan kaçan, işçinin, emekçinin, emeklinin karşısına çıkacak yüzü kalmayan bir iktidarın baskı rejimine çevirmeye çalıştığı bir ülkedeyiz maalesef.
Bugün sabah erken saatlerde artık duyanlara ‘Yok artık’ dedirtecek, duyup da kimsenin ‘Bunu da bekliyordum’ demeyeceği haberlerle uyandık.
Bu iktidarın içindeki bir avuç insan yanına üç savcı, üç hakim ve üç de gizli tanık alarak 19 Mart 2025 günü bu millete savaş açmıştı. ‘Bu savaş ilanı sadece bize değil, demokratik siyasete açılmıştır’ diye ilk günden bunu tanımlamıştık. Zaten siyasi yelpazede Cumhur ittifakının dışında kalan tüm partilerin; en sağdan, en sola kadar yelpazenin her yerindeki partilerin ortaya koydukları dayanışma ve ortaklaştıkları tespitler de bu yöndeydi. Artık bu ülkeyi milletin rızasıyla yönetmek istemedikleri çok açık.
Milletin elinde kalan tek şeyi; sandığı ortadan kaldırmak istiyorlar ve bunun provalarını yapıyorlar. Sandığın olmadığı, otoriter bir yönetimi millete dayatıyorlar.
Biz bu kötülüğe karşı 108 gündür meydanlarda direniyoruz. 108 gündür hiçbir delil olmadan, 15,5 milyon insanın oy verdiği Cumhurbaşkanı adayımızı, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanımızı, İstanbul’daki ve Adana’daki belediye başkanlarımızı, çok sayıda belediye meclis üyemizi ve bürokratlarımızı hapiste tutuyorlar. 108 günde toplam 150 milyar dolar harcadılar. Yani 6 trilyon liraya mal oldu bu yaptıkları. 108 gündür millet daha da fakirleşti. Ülkemizin dünyadaki itibarı daha da zedelendi. İç barışımız, birliğimiz, beraberliğimiz umulanın, beklenenin, söylenenin aksine gitgide zayıfladı ve geriledi.
Bu toprakların barış umuduna da birlikte yaşama umuduna da müreffeh bir Türkiye umuduna da Avrupa Birliği’ne tam üye olma umuduna da kökten zarar veren, bu ülkeyi içe kapatan, bu ülkeyi içeride de baskıyla yönetilen bir ülke durumuna getirmeye çalışanlarla birlikteyiz, onlarla yüz yüzeyiz. İçeride tuttukları arkadaşlarımız hakkında en ufak bir delil, en ufak bir kanıt, bir somut gösterge ortaya koyamadılar.
“Dünyaya mal olmuş başkanlarımıza saldırmaktan çekinmediler”
“Tepeden tırnağa suça bulaşmış bir suç örgütü lideri bildiklerini değil, bildiklerine benzettiklerini ya da bildiklerinin bir kısmını ya da bildiklerinin bir kısmını bir partiye ifade ederek dünyaya mal olmuş, yaptıkları görevlerle ülkelerin de takdir toplamış ve bütün dünyada da takdir edilen, ödüller alan belediye başkanlarımıza saldırmaktan çekinmediler.
Abdurrahman Tutdere, bütün dünyanın deprem sırasında bir toplum önderi olarak tanıdığı ve devamında da bizim tarafımızdan değil; ağıt yakan Kürdüyle-Türküyle, AKP'lisiyle-CHP’lisiyle analar tarafından adaylaştırılan, yanımıza her geldiğinde veya herhangi bir yere gittiğinde Adıyaman için bir şey isteyen, hatta bir başka şehir için bir şey yapıldığında bile ‘Onlarda var, Adıyaman’ın daha çok ihtiyacı var. Aman Adıyaman’a’ deyip bazı mevkiidaşlarının artık yanında bir şey konuşmaya korktukları Adıyaman’la yatan, Adıyaman’la kalkan bir arkadaşımıza gözaltına aldılar.
İddiaları tamamen safsata, tamamen duyum, tamamen iftira. Adana’da Zeydan Karalar… 2014’te Seyhan Belediye Başkanı. 2019’da, 2024’te Adana Büyükşehir Belediye Başkanı. CHP’nin oy potansiyelinin çok üzerinde bir destekle, bütün Adana’nın desteğiyle seçilen, Adanalıların ‘Adana gibi Başkan’ dediği, Sayın Ekrem İmamoğlu’na yapılan darbe girişiminden sonra Türkiye Belediyeler Birliği Başkan Vekilliğini de üstlenmiş olan ve bu sabah Adana’da kapısına dayanılmış olan bir başkan. Kapıyı emekli öğretmen eşi açıyor. Durumu görünce ‘Zeydan Karalar nerede? Gözaltına almaya geldik’ diyorlar. Diyor ki ‘Gebze’ye gitti.’ Gebze‘deki açık adresini söylüyor ve bu kez Gebze’ye ekipler gidip gördüğünüz görüntülerle Zeydan Karalar’ı gözaltına alıyorlar.
Diğer taraftan Antalya Büyükşehir Belediye Başkanımız Muhittin Böcek, Yörüklerin gururu, 26 yıldır aralıksız belediye başkanı. Beldede, Konyaaltı’nda Büyükşehir’de. Tarihte Antalya il, sonraki adıyla Büyükşehir Belediyesini iki kez üst üste herhangi bir partiden kazanan ilk başkan. Antalya’ya 25 milyon kişiye göre hizmet bekleyip, 2 milyon kişiye göre ödenek yollandığı için hiçbir başkan dönemin sonunda yeniden seçilmeye güvenoyu alamamışken, muhalefet partisinden bu imkansızı başaran belediye başkanımız Muhittin Başkan’ın da kapısında bu sabah polisler vardı.”
“Aziz İhsan Aktaş’ın çalıştığı belediyelerde biz istisnayız”
“Peki bu üç belediye başkanını, Ekrem Başkanı ve İstanbul’daki belediye başkanlarını bir araya getiren şey ne olabilir, nasıl olabilir? Bir suç örgütü lideri var. Adı; Aziz İhsan Aktaş. Bunu ben söylemiyorum. Bunu İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın Beşiktaş Belediyesi operasyonundan sonra servis ettikleri ve birkaç kez de çeşitli belediyelere operasyondan sonra ifade ettikleri üzere Aziz İhsan Aktaş diye biri var ve bir suç örgütü kurmuş.
Belediyelerden iş alıyor ve bunun karşısında rüşvet dağıttığı iddia ediliyor. Bu Aziz İhsan Aktaş’ın yaptığı bütün işlerde şaibe var diye düşünülüyor, hangi belediyeye iş yaptıysa, şu ana kadar adını geçirdiği hangi belediye varsa oraya operasyon düzenleniyor. Hangi belediyelere düzenlendi derseniz, İstanbul’daki belediyelerimizi, işte son Gaziosmanpaşa’yı, Avcılar’ı hatırlıyorsunuz. İlk Beşiktaş’ı hatırlıyorsunuz. Önce Esenyurt Kent Uzlaşısından dolayı gözaltına alınmıştı. Ama Aziz İhsan Aktaş üzerinden de yeniden bir tutuklama yaptılar, ikinci tutukluğunu yaptılar. Seyhan’ı hatırlıyorsunuz. Ceyhan’ı hatırlıyorsunuz.
Şimdi de Adıyaman Belediyesi ve Adana Büyükşehir Belediyesi. Adıyaman Belediyesi ile sözleşme bitmiş ve yeniden yapılmamış. Adana Büyükşehir Belediyesi ile bu dönem yok, geçen dönem yok. Zeydan Başkan Seyhan’ı yönetirken, bundan sekiz yıl önce önceden kalan sözleşme devam etmiş, o zaman ödeme yapmış. Adı geçiyor ya, ‘Alın Zeydan Karalar’ı.’ Burada karşı karşıya kaldığımız durum, Aziz İhsan Aktaş hangi belediyeden fatura kesip para aldıysa o belediye başkanını gözaltına alıyorlar ve şimdiye kadar gördüğümüz pratikleriyle de tutukluyorlar.
Peki bu Aziz İhsan Aktaş başka bir belediyeden, başka bir kamu kurumuyla çalışmamış mı CHP’den başka? Biz istisnayız, kaide AKP ile çalışmak. Yargıtay, Türkiye Büyük Millet Meclisi, Devlet Hava Meydanları, Elektrik Üretim Anonim Şirketi, Türk Hava Yolları, bütün dünyaya hizmet eden Türk Hava Yolları. Pamukkale ve Uludağ Üniversiteleri rektörlükleri, 20 ilin kamu hastaneleri, AKP Trabzon Büyükşehir, Kocaeli Büyükşehir, Kahramanmaraş Büyükşehir, Ordu Büyükşehir, Elazığ ve Isparta il belediyeleri.
Yine AKP Bahçelievler, Fatih, Zeytinburnu, Haliliye, Karaköprü, Eyyübiye, Ünye, Antakya, Nurdağı, Çayırova, Demirci, Adapazarı belediyelerinden yıllardır. Önceki yıllara yönelik de Balıkesir Büyükşehir, Şanlıurfa Büyükşehir, AKP’deyken Afyonkarahisar, Kilis, Yozgat, Uşak, yine AKP’deyken Çekmeköy, Seyhan, Sandıklı. Burada arkadaşlar size de verecek. Tam listesi var arkadaşlar. Aziz İhsan Aktaş’ın AKP'li belediyelerle ilişkisi.”
“AKP’nin ‘kir göstermez’ kuralından yararlanıyorlar”
“Bunlardan herhangi biri, herhangi bir belediye örneğin; şimdi Kilis Belediyesi onunla çalışıyor olsa başkanımızı alıp götürmüşlerdi. Ordu Belediyesi, geçen dönem çalıştığı Ordu Belediye Başkanı CHP’li olsa içerideydi. Bu belediyelerden İstanbul’daki Bahçelievler Belediyesi. En son ve en büyük ihaleyi vermiş, hem de parçalı ihale vermiş, İstanbul Bahçelievler Belediyesi. CHP’li olsaydı şu anda tutukluydu. Niye tutuklu değiller?
Çünkü bunlar AKP’nin kir götürmez, kir göstermez her türlü iş AKP’nin içinde bilinir, çözülür, yargıya intikal etmez kuralından yararlanıyorlar. Hatırlayın, Adalet ve Kalkınma Partisi kendisine ait beşi büyükşehir, onlarca belediyesini, adına sonradan rumuz takarak ‘metal yorgunluğu oldu’ dedikleri esasen iki şeyle, FETÖ’cülük ya da yolsuzlukla, çoğunu da ikisiyle birlikte suçladıkları bir süreç yaşandı. Ne dediler? Başta Melih Gökçek’e, Balıkesir Belediye Başkanı’na, İstanbul Belediye Başkanı’na. Ne dediler onlara? Dediler ki ‘Ya siz istifa edersiniz, ya biz gereğini yapar sizi alırız.’ Ben CHP Genel Başkanıyım. Örneğin Adana Belediye Başkanını ya da Manavgat Belediye Başkanını görevden alamam. Yapsam yapsam partiden atarım. Belediye başkanlığından alamam. AKP nasıl alıyor? Onların Genel Başkanı aynı zamanda Cumhurbaşkanı ya da yürütmenin başı olunca, yargı da emirlerinde olunca, ‘FETÖ’cüsün’ diyor, alıyor ya da ‘Yolsuzluk var’ diyor, alıyor. Bunu duyunca kimi ağlaya ağlaya kimi güle oynuyor istifa ettiler. Hepiniz biliyorsunuz. Ne oldu istifa eden belediye başkanları?”
“Memnun etmemişlerin ismini veriyor Aziz İhsan Aktaş”
“Onlardan birine, bir soruşturma, çağırıp bir soru, davet edip. Bırakın sabah operasyonu, şafak operasyonu, alıp da götürmek, dört gün nezarette tutmak, sonra tutuklamak, yargılamak. Bir soru soran oldu mu bunlara? Oysa ‘Parsel parsel Ankara’yı sattın’ diyen Bülent Arınç, bu partinin Başbakan Yardımcısı, bu partinin Meclis Başkanı, bu partinin Bakanı. Bu partinin daha sonra Cumhurbaşkanı İstişare Kurulu Üyesi.
Bu partinin iliğini, kemiğini, AKP’nin akyuvarlarını bilen kişi. ‘FETÖ’ye parsel parsel sattın’ diyor. ‘Her türlü yolsuzluk var’ diyor. Bir soru soruldu mu? Vicdanı olan AKP'lilere, MHP’lilere soruyorum. Bu soruları gerçek hırsızlara, yolsuzlara sormayanlar, Aziz İhsan Aktaş kimle çalışmışsa…
Bunların çoğu da şöyle, bakın. Aziz İhsan Aktaş’ın çalışmaya devam ettiklerine de bir şey yok. Aziz İhsan Aktaş’la çalışmayıp, Aziz İhsan Aktaş’ı memnun etmemişlerin isimlerini veriyor Aziz İhsan Aktaş. Bir suç örgütü düşünün, başında Aziz İhsan Aktaş. İtirafçı olmuş. Aziz İhsan Aktaş evde, iftira attıkları hapishanede. Bir de şoförü, muhasebecisi falan. Ya böyle, bu yoğurdun bolluğu nerede bulunmuş arkadaşlar? Nerede bulunmuş? Bir suç örgütü kuracaksın, yarın kuralım bir suç örgütü. Oradan menfaat temin edeceksin. Ortaya çıktıktan sonra ‘Ben itirafçı olayım, gideyim. Bunlar kalsın’ diyeceksin. Nerede bu yoğurdun bolluğu? Bu Aziz İhsan Aktaş bir itirafçı değil, bir iftiracıdır.
CHP'li belediyelerde söylediği rüşveti verdiğine dair bir kanıt var mı? ‘Para verdik’ diyorlar. O paranın konulduğu bir yer var mı? Bir kör kuruş bulundu mu? Yerde, gökte, yaylada, tarlada, kuyuda kasa arıyorlar. İki kasa buldular, birinden belediye mührü çıktı, birinden 48 tek beylik tabanca kurşunu. Utanmaz arlanmaz TRT, o görüntüler yerine stok görüntülerden dolar çıkarıyordu kasalardan. Böyle iftira, böyle kişilerin namusuna, haysiyetine dil uzatma, el uzatma olmaz.
Erken seçim için tarih verdi: 2 Kasım
Hodri meydan, 2 Kasım Pazar. Madem birinci partisin, gel. Aday da olabiliyorsun. Vereceğiz oyu. Meclis’te erken seçim kararını aldıracağız. Madem birinci partisin, gel. Allah’ın korkağı. Allah’ın korkağı, sen birinci parti olsan parende atarak sandığa gidersin.
CHP birinci parti. Her geçen gün farkı açıyor. Sen her geçen gün yetişemeyeceğin için ‘Akın koş, çelme tak’ diyorsun. Dün çelmenin adı İstanbul, bugün Adana, öbür gün Adıyaman, öbür gün Antalya.
Kork kardeşim. Bak o meydanlarda şu anda prova yapıyoruz. 81 ilde sen fragman izliyorsun, fragman. Korku filmini izleteceğim sana. Sen kötüleş, senden beter kötüleşmeyen ne olsun… Korku filmini size izletmeyen ne olsun. Fragman izliyorsunuz 2 milyon kişiyle. Gün gelecek bak, sandığı ortadan kaldırmaya kalkma. Efendi gibi sandıkla gideceksin. Aha da 2 Kasım ortada. 2 Kasım’a sen sandık koymazsan, kasıma ben bir sandık koyarım. Koyar mıyım, koymaz mıyım hep beraber bakarız.
(HA)