Ortadoğuda Edebiyat Tartışıldı
Panele Suriye Kürtlerinden ama babası Mardin'in ilçesi Derik'ten göç etmiş Suriye, Derbêsiye'li Lokman Derikî, Laz kültürünü temsil eden Mehmedali Barış Birer, Süryani temsilcisi peder Gabriel Akyüz ve İstanbul'da yayınlanan Ermeni gazetesi Agos'un editörü Sarkis Seropyan katıldı.
Ermenice, Kürtçe, Lazca ve Süryanice'nin kullanıldığı üç saatlik panel, doğrusu izlemeye değerdi. Belki de bu kadar ciddi mevzuların konuşulduğu panellerde en esprili vurguyu Sarkis Seropyan yaptı: Kürtler hep "Kürdün deniz görmüşüdür Lazlar" dese de Ermeni de bakın ne dermiş; "Ermeniler kendine Ermeni demez. Hay der. İşte Ermeni'nin Karadenizlisine de 'Haylaz' denir." Sonra da ardı ardına Ermeni, Kürt, Laz fıkraları geldi.
Sarkis Seropyan; Doğu ve Güneydoğu'daki dillerin birbirlerini etkilediklerinden söz ederek dört ana başlık altında Sami, İber Kafkas, Ural Altay ve Hint Avrupa dillerini ayrıntılandırarak sıraladı. Ve Anadolu'da en çok konuşulan dilin de Hint Avrupa dili olduğunu geçmişten bu yana örnekleyerek anlattı.
Seropyan, dillerin etkileşimine ve ortak kullanımlarına da birkaç örnek verdi. Mesela Sümerler tarlaya "Adar" derler. Hint Avrupa dillerinde "Argos" olur. Ermeniler < @"ard"=""> derlermiş. Sonra da salonda dinleyici sıralarında oturan Diyarbakırlı Ermeni yazar Mıgırdiç Margosyan'a gönderme yapan Seropyan, "Margosyan ben Dikranagerd'liyim der. Ben de ona hayır sen Amida'lısın derim. Anlaşamayız. Neden derseniz. Tarihte Ermeni Kralı Dikran bir şehir kurmuş. Şehrin etrafına surlar ve kale yapmış. Uzun yıllar sürmüş bu yapım. Surlar ve kalenin harcı bütün köylerden toplanan yumurta akıyla olmuş. Öyle olmuş ki köylüler yumurtanın tadını unutmuşlar. İşte o şehir Kürtlerin Meyafarkîn dediği şimdiki Silvan eski Dikranagerd'dir. İşte bu nedenle Margosyan Amida'lıdır."
Sonra söz alan Mardin Süryani Cemaatinin ruhani liderlerinden Kırklar Kilisesi Papazı Peder Gabriel Akyüz; Süryanilerin neredeyse "Mezopotamya coğrafyasında 8 bin yıldır var olduklarını ve Asurlulardan bu yana Asur dahil değişik adlar aldıklarını ama kendi aralarında aldıkları mutabık karar gereği artık bu adlardan hiçbirini kullanmak istemediklerini, Süryani adında karar kıldıklarını" ifade etti.
Süryanice'nin Semitik dil ailesinden geldiğini, Süryanilerin Hıristiyanlığı ilk kabul edenlerden olduklarını, Hıristiyanlığı kabul ettikten sonra önceki putperestlik dönemine ait bütün kayıtları yok ettiklerini bunun da geçmişi kayıt altına almak anlamında Süryani tarihi açısından sıkıntıya neden olduğunu da belirtti.
Gabriel Akyüz, "Süryani edebiyatı bugün kilisenin ürünüdür. Azizlerin ve şehitlerin hayatı bu açıdan Süryani edebiyatında önemli yer tutar. Tabii ki Süryani edebiyatı açısından 8 makamlı müziğimiz de çok önemlidir. Bunu yıl boyunca ayinlerimizde kullanırız" diye de ekledi.
Üçüncü olarak söz alan Suriyeli Kürt Lokman Derikî ise; "Ben Derbêsiyeliyim. Şehrim çok dinli ve çok kültürlü bir şehirdi. Ben oradayken Kürtlüğümün çok farkında değildim. Çünkü evde dışarıda Kürtçe konuşuyorduk. Ama Halep'e, Şam'a gittikten sonra Arapça konulanların içinde ayrı olduğumuzu fark ettim. En çok da ismimde bu ayrımı hissettim. Çünkü Suriye'de Lokman ismi sadece Kürtlerde var. Ve her gittiğim yerde 'ha ismin Lokman ise o halde sen Kürtsün' derlerdi." Daha sonra Kürtlerde daha çok sözlü edebiyatın var olduğunu, bugün yazılı edebiyatın artık ihtiyaç olduğunu bunun da yerinin Diyarbakır olması gerektiğini belirtti.
Son olarak söz alan Laz Mehmedali Barış Birer; "bilinenlerin aksine mesela Trabzon, Rize gibi şehirlerin Laz şehri olmadığını Lazların oralardan daha doğuda Ardeşen, Borçka gibi yerlerde yaşadığını" ifade etti. Lazların Güney Kafkasyalı bir halk olduğunu da vurguladı. "Kendimize Lazi, dilimize de Lazuri deriz. Latin alfabesi olan 35 harften oluşmuş bir alfabemiz vardır. 1984'te oluşturduk. İnternet'te lazuri.com isimli dili de sanal ortamda öğreten bir sitemiz vardır. Lazca'da 'yaz da kömürden yaz' diye bir atasözümüz olduğu halde bu kadar geç başladık yazı işine" diye sözlerini sürdüren Birer; "Laz fıkraları diye dillendirilenlerin de popüler kültürün kişiliksizleştirme örnekleri olduğunu" sözlerine ekledi.
Daha sonra gün boyu değişik mekanlarda daha çok dil ve edebiyat ilişkisi üzerine konuşmalar yapıldı. Akşam saatlerinde belediye tiyatro salonu bu kez yazar Buket Uzuner'in "Edebiyatta kurmaca ve yazarın arka sokakları" söyleşisini dinledi. Buket Uzuner romanlarından örnekler vererek yaptığı bir saatlik söyleşisinde ağırlıklı olarak roman kişiliklerinin çoğu kez yazarda kişilik bulduğunu, yazarın o roman kişilikleriyle birlikte yaşadığını ve romanı kurduğunu, bazen çok önemsiz başlayan roman kahramanlarının giderek romanın baş kişileri haline de dönüşebildiklerini Gelibolu'yu anlattığı romanından örnekledi.
Günün son programı beş şairin katıldığı şiir dinletisiydi. Salon dışarılara taşarak yarım saat öncesinden dolmuştu. Her birinden bir dize aktarırsak; Haydar Ergülen "Bütün oğullar anneyi bir şiire terk eder"; Kemal Varol "Anneler erken, babalar ölümlerine yakın özlenir"; Mustafa Köz "Bizim çocuklarımız bu yağmadan olmalı"; Halil İbrahim Özcan "Sebepsiz teslim olmak gibi kendi gözlerinde suların"; Hicri İzgören ise "Bahtı teninden yanık bir serencamdı".
Belki de en son sözü şiire dair söyleyen yine Haydar Ergülen oldu: "Kimsenin kimseye gözü değmiyorsa şiir niye".
Bugün Diyarbakır 2. Edebiyat Günlerinin 4. günü. Program şöyle.
Panel: "Çocuk edebiyatının sorunları"
Muharrem Cebe, Feyza Hepçilingirler, Yunis Behram, Dr. Arif Haco.
Yer: Büyükşehir belediyesi tiyatro salonu
Saat: 10.30
Panel: "Cezaevlerini yaratıcı mekanlara dönüştürenler"
Sezai Sarıoğlu, Osman Akınhay, Özgür Tüzün
Yer: Dicle-Fırat Kültür Merkezi
Saat: 12.00
Panel: "70 kuşağından 90 kuşağına iki toplum, iki edebiyat"
Süheyla Acar, Nuri Fırat
Yer: DSM
Saat: 14.00
Panel: "Süleymaniye'nin soluğu"
Celil Kaya, Cewher Kurmanc, Ebûbekir Xoşnaw
Yer: Büyükşehir belediyesi tiyatro salonu
Saat: 14.30
Şiir Dinletisi: "Şairler genç şairlerle buluşuyor"
Yerel gündem 21'in genç şairleri ve konuk şairler
Yer: Dicle Fırat Kültür merkezi
Saat: 15.30
Şiir Dinletisi:
Küçük İskender, Lâl Laleş
Yer: Büyükşehir belediyesi tiyatro salonu
Saat: 17.00
Şiir Dinletisi:
Derya Önder, Tuğrul Keskin, Mansur Balcı, Sedat Şanver, Roşan Lezgin
Yer: Büyükşehir belediyesi tiyatro salonu
Saat: 19.30 (ŞD/BB)