Alperen Ocakları İstanbul İl Başkanı Kürşat Mican’ın geçen sene Onur Haftası katılımcılarına yönelik tehdit içeren açıklamaları nedeniyle yargılanmasına yarın başlanacak.
İstanbul LGBTİ’den Kıvılcım Arat “Eşitlikten, özgürlükten yana olan herkesi yarın saat 13.45’te Kartal Adliyesi’ne bekliyoruz” diyor.
Halkı kin ve düşmanlığa tahrikten dava açıldı
İddianamede, Mican’ın “halkı kin ve düşmanlığa tahrik veya aşağılama” (TCK 216 / 1,2) suçundan cezalandırılmasını istedi.
Mican, 2016’da yaptığı açıklamada “Değerlerimiz hiçe sayarak alay edercesine bizimle dalga geçiyorlar. Sayın devlet yetkilileri bunlarla bizi uğraştırmayın. Ya gereğini yapın ya da biz gereğini yapacağız”, “Bu normal bir özgürlük değil. Biz şimdi uyarıyoruz. Önceden olacakları bildirdik, bundan sonra olacakların sorumlusu biz değiliz”, “Biz her şeyi göze aldık direk yürüyüşü engelleyeceğiz”, “Ziya Paşa'nın 'Nush ile uslanmayanı etmeli tektir tektir ile uslanmayanın hakkı kötektir' veciz beytini hatırlatırız” gibi ifadeler kullanmıştı.
İddianamede Mican’ın açıklamasının tamamına yer verildi. SEGBİS (Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi) aracılığıyla verdiği ifadede, Mican LGBTİ’lerin “Şaban’la Recep’in aşkına Ramazan engel olamaz’ şeklinde sözler sarfettiklerini, bunu Türk toplumunun manevi yapısı nedeniyle meydan okuma olarak gördüğünü söyledi.
Mican “maksadının kamu görevlilerinin bu konuya dikkatinin çekilmesi olduğunu” da savundu.
13. İstanbul Onur Yürüyüşü’nde “Şaban’la Recep’in aşkına Ramazan engel olamaz” pankartını taşıyan üç kişiye, 14. İstanbul Onur Yürüyüşüne günler kala “halkın bir kesiminin benimsediği dini değerleri alenen aşağılama” suçlamasıyla dava açılmış, mahkeme “sanıkların üzerine yüklenen fiilin kanunda suç olarak tanımlanmamış olması” nedeniyle beraat kararı vermişti.
Arat: TCK 216 yeterli değil, tehditten de dava açılmalıydı
bianet’e konuşan İstanbul LGBTİ’den Kıvılcım Arat, 15 Haziran 2016’da İHD ile birlikte Müslüman Anadolu Gençliği ve Alperen Ocakları hakkında halkı kin ve düşmanlığa tahrik, hakaret, ayrımcılık ve tehdit şikayetleriyle suç duyurusunda bulunmak için savcılığa gittiklerini, savcının kurumsal başvuruları almayacağını söylemesi üzerine dernek temsilcilerinin bireysel olarak suç duyurusunda bulunduğunu söyledi. Bireysel başvuruların birleştirilerek iddianame hazırlandığını belirtti.
İddianamenin sadece halkı kin ve düşmanlığa tehdit suçlamasıyla hazırlandığını söyleyen Arat şöyle konuştu:
“Hazırlanan iddianame bizleri şaşırttı, kabul edileceğini düşünmüyorduk. Bugüne kadar TCK 216 üzerinden yargılananlar hep muhalifler oldu.
“Ama biz bunu yeterli bulmuyoruz, açıklama tehdit içerdiği için ve organize yapmalarından dolayı suçlamanın ağırlaştırılması gerek. Ayrıca yaralanan arkadaşlarımızın da bu davaya dahil olması lazım. 10 arkadaşımız polislerin değil, sivillerin saldırısı sonucu yaralandı.
“Mican’ın açıklamaları bireysel ifade özgürlüğü kapsamında değerlendirilemez çünkü Alperen Ocakları İstanbul Başkanı ve onun talimatıyla adım atacak birçok insan var.
“Biz trans toplumu olarak bu davaları bireysel davalar olarak görmüyoruz. Mican bir sebep değil, sistemin bir sonucudur. Ayrıca anayasal hakkımızı engelleyen İçişleri Bakanı, yürüyüşe izin vermeyen Valilik ve katılımcılara saldıran emniyet güçlerinin Alperenlerle birlikte toptan yargılanması gerek. Böyle olmadığı sürece saldırılar devam edecektir.”
Ne olmuştu?
Geçtiğimiz sene 19 Haziran’da düzenlenmesi planlanan 7. İstanbul Trans Onur Yürüyüşü ve 26 Haziran’da düzenlenmesi planlanan 14. İstanbul LGBTİ+ Onur Yürüyüşü öncesinde, Müslüman Anadolu Gençliği, Alperen Ocakları gibi bir takım gruplar, yürüyüşlere yönelik tehdit mesajları ve saldırı çağrıları yapmıştı.
Alperen Ocakları 14 Haziran akşamı saat 22.30'da Üsküdar’da bir basın toplantısı düzenlerken, İstanbul İl Başkanı Kürşat Mican devlet yürüyüşü engellemezse “derin milletin temsilcileri” olarak Alperen Ocakları’nın yürüyüşe engel olacağını söylemişti.
17 Haziran’da ise İstanbul Valiliği bir açıklama yaparak, iki yürüyüşe de “izin vermeyeceğini” açıklamıştı.
İstanbul LGBTİ, İnsan Hakları Derneği (İHD), SPoD LGBTİ ve Onur Haftası Komitesi’nin yanısıra birçok aktivist bireysel olarak savcılığa başvurmuş, yürüyüşlere yönelik tehditler ve Valiliğin yasaklama kararı hakkında suç duyurusunda bulunmuştu. (ÇT)