Halkın pastörize süte yönelmesini teşvik amacıyla yürütülen "Açık Süte Karşı Ulusal Kampanya"nın etkilerini değerlendiren İzmir Tabip Odası Halk Sağlığı Komisyonu, böyle bir proje yürütülürken ülke koşullarının göz ardı edilmemesi gerektiğine dikkat çekti.
Komisyon: Kötü beslenme yoksulluktan
Türkiye'de halkın açık süte yönelmesinin ana nedeninin "ekonomik" olduğuna işaret eden İzmir Tabip Odası Halk Sağlığı Komisyonu, alım güçlüğü olan kişileri olumsuz etkileyebileceğini vurguladı.
İzmir Tabip Odası Halk Sağlığı Komisyonu, ambalaj firması "Tetrapak" tarafından Milli Eğitim ve Sağlık Bakanlıklarının da desteğiyle yürütülen "Açık Süte Karşı Ulusal Kampanya"ya ilişkin bazı tespitlerde bulundu.
Bununla ilgili olarak hazırlanan çalışmada, Türkiye'de kötü beslenmenin büyük oranda "yoksullukla" ilintili olduğuna dikkat çekilerek, Türkiye Nüfus ve Sağlık Araştırması (TNSA) verilerine göre 5 yaş altı çocuklarda kısa boylu olma oranının yüzde 16, belirgin kısa boylu olma oranının ise yüzde 6.1 olduğu anımsatıldı.
"Yetersiz beslenme enfeksiyonu tetikliyor"
Çalışmada doğu bölgeleri ile batı bölgeleri arasındaki farka bakıldığında ise yoksulluğun etkilerinin daha net bir biçimde ortaya çıktığı; batı bölgelerinde kısa boylu olma oranı yüzde 9.9 iken, doğuda bu oranın yüzde 30'a yükseldiği vurgulanarak, "Yetersiz beslenme, enfeksiyon hastalıklarını tetiklemekte, bu durum kötü çevre ve ev koşulları ile birleşince 5 yaş altı çocuk ölümleri artmaktadır" denildi.
Sütün beslenmedeki önemi
Bütün bu olumsuz beslenme koşullarında süt ve süt ürünlerinin yeterli ve dengeli beslenme için başta çocuklar, gebeler ve emziren anneler olmak üzere her yaş için vazgeçilmez besinler olduğunun belirtildiği çalışmada, sütte bulunan proteinin, özellikle riboflavin olmak üzere B grubu vitaminlerin ve başta kalsiyum olmak üzere çeşitli minerallerin bireylerin gereksinimlerinin karşılanmasında önemli yere sahip olduğuna işaret edildi.
Türkiye'de süt ve süt tüketiminin yeterli düzeyde olmadığı belirtilirken, özellikle çocuklarda kişi başına tüketilen süt miktarının, tüketilmesi gereken süt miktarının oldukça altında olduğuna dikkat çekilen çalışmanın sonuç bölümünde ise şunlara yer verildi:
* Bir ülkenin her politikasında olduğu gibi, beslenme politikalarının belirlenmesinde de ülkenin yapısı ve gereksinimleri en önde yer almalıdır.
* Türkiye her ne kadar hızla gelişen bir ülke konumunda olsa da, hala 1950'li yıllarda sık görülen, önlenebilir sağlık sorunları ile uğraşmaktadır.
* Sosyalleştirmenin uygulatılmaması, yeterli bağışıklama sağlanamaması, yeterli izlem yapılamaması sonucunda önlenebilir nedenlerle anne ve çocuklar yaşamını yitirmekte, halk yoksullukla boğuşmaya çalışmaktadır.
"Açık süt kaynatılarak tüketiliyor"
* Yine bu ülkede, halkın yüzde 18'i günde 2 dolardan az kazanmaktadır. Süt ve yoğurt gibi son derece besleyici olan, yeterli tüketildiğinde çocukların kötü beslenmesini önleyecek besinlerin fiyatlarını belirlerken veya bu konuda yasama yaparken sağlıklı gelecek adına dikkatli karar vermek gerekli.
* Tetrapak'ın kendi yaptırdığı araştırmada Türk halkının yüzde 60-70'lik bir kısmının açık süt kullandığı, bunların yüzde 60'ının fiyatı nedeniyle açık sütü tükettiği göz ardı edilmemeli.
* Yapılan bir çalışmada sokaktan alınan çiğ süt, pastörize edilmiş sütlerle karşılaştırılmış, elde edilen bulgular doğrultusunda açık sütlerin zararlı olduğu ve tüketilmemesi gerektiği sonucuna ulaşılmıştır. Burada göz ardı edilen nokta, açık olarak alınan bu sütlerin çiğ olarak değil, genellikle kaynatıldıktan sonra tüketildiğidir.
"Önce yoksulluk tartışılmalı"
* Bu nedenle o sonuca dayanarak "açık süte karşı ulusal kampanya" başlatmak, alım güçlüğü çeken kişilerin, alabileceği bu sütleri tüketmekten kaçınmasına, zaten yetersiz ve dengesiz beslenen toplumun daha da kötü beslenmesine yol açabilecek.
* "Açık süte karşı ulusal kampanya"dan önce ülkenin durumu göz önünde tutularak, tüm toplumun sağlıklı süte ulaşmasının nasıl sağlanacağını, açıkta satılan sütün nasıl daha sağlıklı hale getirilebileceğini ve aslında belki de tüm sorunların temelinde yatan, eşitsizliğin ve yoksulluğun nasıl ortadan kaldırılabileceğini tartışmak ve bu sorulara yanıt aramak toplum sağlığının geliştirilmesi için daha yararlı olacak. (EÖ/BB)