Uzun süredir kentsel dönüşüme karşı mücadele eden Okmeydanı halkı mahkemece daha önce birçok kez iptal edilen imar planlarına karşı yine dava açtı.
Okmeydanı uzun yıllardır yıkım tehdidi altında yaşıyor. Beyoğlu Belediyesi'nin hazırladığı kentsel dönüşüm projesi mahalledeki endişeyi arttırmıştı. Mahalleli daha önce de 1997'de Recep Tayyip Erdoğan belediye başkanıyken hazırlanan imar planını mahkemede iptal ettirmişti. Beyoğlu Belediye Meclisi'nde 2 Haziran 2014'te 6306 sayılı afet yasası kapsamında mahalle riskli alan ilan edilmişti. Ancak Bakanlık kararı çıkmadı. Son olarak Şubat 2015'te Okmeydanı 1/5000 ölçekli nazım imar planı İstanbul 6. İdare Mahkemesi tarafından oy birliğiyle iptal edildi.
Mahallenin yarısı gider
Ancak mahalleyle ilgili yeniden imar planları hazırlandı. Bunun üzerine bugün İstanbul Büyükşehir Belediyesi önünde bir araya gelen Okmeydanı halkı, İBB’nin hazırladığı 1/1000 ve 1/5000’lik imar planlarına, halka sorulmadan hazırlandığı ve öncekilerden bir farkı bulunmadığı için itiraz etti.
Okmeydanı Çevre Koruma ve Güzelleştirme Derneği öncülüğünde gerçekleşen eylemde 1/5000'lik kentsel dönüşüm planına itiraz dilekçesi verildi ve talepler İstanbul Büyükşehir Belediyesi'ne iletildi.
Basın açıklamasını okuyan Okmeydanı Çevre Koruma ve Güzelleştirme Derneği’nden Rüstem Karakuş, bu planlar uygulandığı takdirde 93 bin kişinin yaşadığı Okmeydanı’nda halkın yarısının semti terk etmek zorunda kalacağını, kalanların da büyük bir borç yükü altına gireceğini söyledi.
Karakuş, Beyoğlu Belediyesi’nin alanda “herkesin dairesine daire, dükkanına dükkan verilecektir” afişleri astığını ancak belediyeye başvuranlara verilen hisseli arsa tapularında kime ne kadar yer verileceğinin belirsiz olduğunu ifade etti.
Talepler
Karakuş, imar planları için taleplerini şöyle sıraladı.
Planlama çalışması şeffaf ve katılımcı hale getirilerek, Okmeydanı halkını temsil eden paydaşların da katılımıyla, Okmeydanı halkının ihtiyaçları düşünülerek hazırlanmalı; vatandaşların beklentilerin karşılık gelecek bir içeriğe sahip olmalı.
Planlar, genel ve belirsiz içeriğinden çıkarılıp, mülkiyet uygulamaya dönük hazırlanmalı, plan çalışması içinde bütün hak sahiplerine plan sonrası nereye yerleştirileceği bugünden bilinmeli. Bunu sağlamak için gerekirse AVAM projeler hazırlanmalı. Ya da plan notlarında her şey açık seçik belirtilmeli.
Plan sonucu yaratılacak değerin Okmeydanı halkına maledilmesi ana ilke olmalı. Bu çerçevede halkın mevcut mülkiyet büyüklüğü ile plan sonrası sahip olacağı tapulu mülkün büyüklüğü arasında hakkaniyet gözeten bir ilişki kurulmalı.
Plan sonrası hak sahipleri büyük borçların altına sokulmadan tapu sahibi olması ana ilke olmalı, doğan açıkların nasıl giderileceği belediye tarafından en baştan taahhüt edilmeli.
Eğer dönüşüm süreci uygulanacaksa da bu sürece yayılmalı ve uygulama sürecinde mevcut yerleşimcilerin organize olmasını teşvik eden, müteahhit ve rant baskısını, azaltan biçimlere bürünmeli.
Belediyenin Okmeydanı halkına karşı yükümlülüklerinin hukuki belgelere dönüştürülerek garanti altına dönüştürülmesi bir zorunluluktur. (NV)
Mahalle nasıl oluştu?Okmeydanı'na 1950'lerde mahallenin anlatımına göre "tarla ve dutluk" olan alana Türkiye'nin her yerinden ekonomik sebeplerle göç başlamış. Mahalleli belediyenin gözü önünde tarlaları satın alıp "kaçak" ev yaptırmış. Yaşanmayacak haldeki mahallelere yavaş yavaş yol, su elektrik her türlü alt yapı hizmeti verilmiş, vergiler de alınmaya başlamış. Her seçim öncesinde siyasetçiler "Bana oy verin, tapuları vereceğiz" diye söz vermiş. 1983'te ise dosyalar hazırlanmış, Ziraat Bankası'na 2 bin lira ödenip sonradan tapuya dönüşecek tapu tahsis belgeleri alınmış. Aradan 30 yıl geçmesine rağmen mahalleli tapusunu alamadı. Bu arada mahalleye göç hiç bitmedi; özellikle 1990 sonrasında doğu ve güneydoğu bölgesinden birçok kişi "zorunlu göç"le hala mahalleye yerleşmeye devam ediyor. Mahalle konfeksiyon atölyeleri, marketi, kuaförü dükkanlarıyla bir sistem kurmuş. Çoğu asgari ücret ya da emekli maaşı ile geçiniyor. |
Fotoğraf: Mehmet Çay